Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
İnsanlık tarihi boyunca insanlar sürekli kendilerini Allah’a yakınlaştırmak için vesileler aramışlardır. Bu vesilelerden biri de kurban ibadeti olmuştur. Kurban ibadeti bütün ilahi dinlerde uygulamada bazı farklılıklar olmakla birlikte var olagelmiştir(1) Kurban “Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” demektir. İlk insan Hz. Adem’den itibaren insanlar Allah’a yakınlık göstermek için ‘kurban’ ibadetine başvurmuşlardır. Fakat Allah ancak takva* sahiplerinin kurbanlarını kabul etmiştir(2) Kurban Allah’ın Salih kullarının farkını ortaya koymuştur.
Kurban Habil ve Kabil’in farkını ortaya koymuştur(3) Kurban Hz. İbrahim’in sadakatini, Hz. İsmail’in teslimiyetini ortaya koymuştur. “Yavrucuğum rüyamda seni kurban ederken gördüm. Ne dersin?” sorusuyla imtihanı kazanan Hz. İbrahim’e “Babacığım emrolunduğun şeyi yap! İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın(4)” cevabını verebilen Hz. İsmail’in teslimiyetini göstermiştir bizlere. Ancak Allah bu sadakat ve teslimiyeti gördükten sonra bir koç göndererek Hz. İsmail’i bıçağın altından çıkarmıştır. Eğer o gün Allah bir koç gönderip de Hz. İsmail’i bıçağın altından çıkarmasaydı, o günden sonra insanlar, hayvan yerine evlatlarını kurban etmek zorunda kalacaktı.
Şimdi kendimize bir soralım! Acaba bugün Allah bizlerden böyle bir şey isterse kaçımız teslimiyet ve sadakatimizi gösterebiliriz? Bugün ailelerimizden evlatlarından birini Allah yolunda kurban edilmesi istense kaçımızın ailesi buna rıza gösterir? “Ey insanlar Allah’a olan sadakatinizi gösterin!” denilseydi ne yapardık? İşte bütün bunları düşünerek bir kez daha Allah’a şükretmeliyiz ki, bugün bizlerden canlarımızı değil de mallarımızı kendi yolunda kurban etmemizi istiyor. Aslında ne kadarda az şey istiyormuş değil mi?
Aslında Allah bizden sadece kendisine olan bağlılığımızı göstermemizi istiyor. Yani sadakatimizi istiyor. Yoksa haşa Allah’ın bizim kurbanlarımıza da bir ihtiyacı yok.
Tarih: 9 Ekim 2013
Mehmet Yaray / Muş – Yaş: 21