Habil ve Kabil’in kıssasını okurken Kabil’in kardeşini nefsine uyarak nasıl öldürdüğünü ve kanını akıttığını düşündüğümüzde, cinayet nedeniyle nefret duyuyor ve tüylerimiz diken diken oluyor. Çünkü onun yaptığı kötü bir şeydi. Adem’in çocuklarına oldukça kötü ve çirkin bir âdet bıraktı.
 
Tam da burada sorulması gereken bir soru var.
 
Nefsi onu, kardeşini öldürmeye nasıl itti acaba? Kabil’in çağdaş akranı olan Arapları, nefisleri ölümle boğuşmaları, zulüm ve karanlık içinde yaşamaları için Gazze kuşatmasına katılmaya nasıl teşvik ediyor?


Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyuruyor:
 
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Onu düşmana teslim etmez ve onu yalnız bırakmaz. Kim kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını görür. Kim Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah onun kıyametteki sıkıntılarından birini giderir.”
Burada hepimizin durup düşünmesi ve bazı soruları sorması gerekir.
 
Hz. Peygamber bu hadisi kimler için söylemiş? Hitap kimedir? Onun yolunu, sünnetini ve siretini takip etmesi gereken kimlerdir? Acaba onu sadece halk mı takip etmelidir? Sadece komşu komşuya, yakın yakını olana mı yardım etmelidir? Yoksa öğüt bütün Müslümanlara mıdır? Ancak birinci derecede sorumlu olanlar, onun izini takip etmesi gerekenler ve onu örnek alması gereken yakın dostlarıdır.
 
Müslüman Müslümanın kardeşidir. Bu Müslüman ister Mısırlı olsun, ister Filistinli, ister Endonezyalı ve ister Amerikalı olsun.
 
Müslümansa şayet, Mısırlının Gazze kuşatmasına destek vermesi, buradaki halkı Siyonistlere, karanlığa, soğuğa, açlık ve mahrumiyete terk etmesi mümkün değildir. Yine bunların Gazze’deki Müslümanları şahsi, siyasi, dünyevi veya başka amaç ve çıkarları için kullanması da doğru değildir. Gazze kuşatmasına katılıp buradaki halka sıkıntı verme, insanların ölmesine neden olma, sıkıntıya girmesini kolaylaştırma, hak ve hukukunun yok olmasına aracı olma, başka ülkelerdeki insanlar gibi onurlu bir şekilde yaşamalarına son verme ve başka ülkelerdeki insanlar gibi özgürce yaşamalarını engelleme çabasını meşrulaştırmaya hiçbir gerekçe olamaz.
 
Diyorlar ki yakıtsızlık nedeniyle Gazze elektrik kesintisi yaşayacak ve dolayısıyla karanlığa boğulacak. Bunu diyenler aslında, işgal rejimini ve Mısır’da hukuk ve meşruiyete karşı yapılan darbeyi meşru görmedikleri ve direnişten vazgeçmedikleri için mahrumiyete terk edilen ve her türlü zulme uğrayan Gazze halkının kıyamet gününde zalimlerle hesaplaşacakları anı unutuyorlar. O nedenle Gazze ve halkına ağlayanların bir an önce samimiyetle bu halkın sıkıntılarının ve yaşadığı kuşatmanın son bulması için çalışmaları gerekir. Bunu söylemekle birlikte biz, Gazze’deki elektrik krizinin içerde ve dışarıda alınacak siyasi bir kararla son bulacağını biliyoruz. Arap dünyasında akıl ve mantıkla hareket eden birileri yoksa da Gazze’nin yardımcısının Allah olduğunu biliyoruz. Allah onun sıkıntısını er ya da geç giderecektir.
D. İsam Şaver / Filistin Enformasyon Merkezi