Her Yerde Adalet Platformu (H.Y.A.P.) tarafından yapılan basın açıklamasında 17 Aralık`ta başlatılan yolsuzluk operasyonun amacının 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinde olduğu gibi milli irade ile işbaşına gelmiş hükümeti düşürmek olduğu ifade edildi.
Basın açıklamasını okuyan Her Yerde Adalet Platformu Kurucu Genel Başkanı Av. Özkan Öztürk, "17 Aralık tarihinde gerçekleştirilen operasyon ile çeşitli gözaltılar ve tutuklamalar gerçekleşmiştir. Öncelikle bir hususu açık ve net olarak ifade etmek isteriz. Makamı, statüsü, mevkisi ne olursa olsun yoksulun, yetimin, tüyü bitmemişlerin lokmasına ahlak dışı ve hukuk dışı el koyulmuş ise bu ahlaksızlığı yapanlara haklarımızı helal etmiyoruz ve yürütülen soruşturmanın etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılarak rüşvet ve yolsuzluk noktasında hukuk dışına çıkanların en ağır bir şekilde cezalandırılmasını istiyoruz." dedi.
"Ceza yargılamaların da `Masumuyet Karinesi` temel ilkedir. Hukuki süreç sonuçlanmadan ve hüküm kesinleşmeden hiç kimsenin peşin hükümle şüphelileri vicdanlarda ve kamuoyu önünde de mahkum edilmemesi gerektiğini de beyan ediyoruz." diyen Öztürk, "Küresel Finans Baronları ve onların içerideki uzantılarınca tıpkı 27 Mayıs ,12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinde olduğu gibi Milli irade yani halkın oyları ile iş başına gelmiş hükümetler düşürülerek Milli irade yok edilmek istenmektedir." İfadelerini kullandı.
Ülke olarak son birkaç yıl içerisinde de milli iradeye yönelik suikastlerin düzenlendiğini ifade eden Öztürk, "2007 yılında yaşanan Cumhurbaşkanlığı krizi, 7 Şubat 2012 yılında ki MİT krizi,Mayıs ayının son günlerinden ki Gezi kalkışması ve 17 Aralık tarihinde ki operasyonlar ile amaçlanan özelde bu ülkenin başbakanı ,genelde ise büyük Türkiye halkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz." açıklamasında bulundu.
Operasyonlar ile ilgili şüphelerini dile getiren Öksüz şu soruları sordu: "Söz konusu teknik takip ve dinlemeler neticesinde şüpheliler yaklaşık olarak 1.5 yıl izlenmiş ve dinlenmiş olmasına rağmen ve işlendiği iddia edilen suçların gerçekleşme tarihinde neden müdahalede bulunulmadı?
Yürütülen 3 farklı soruşturma, neden tek bir soruşturmaymış gibi kamuoyuna sunuldu?
Operasyonda gözaltı işlemlerinde 17 Aralık tarihi özellikle mi seçilmiştir?1.5 yıl beklenilmiş olmasına rağmen 1 gün daha neden beklenilmedi?
17 Aralık tarihi seçilerek İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani `nin Türkiye`ye gerçekleştireceği ziyaret mi engellenmek istenmiştir?
Operasyonun şüphelilerinin avukatları bile soruşturma dosyası içeriğinde ki tapeler ve görüntüler hakkında bilgi sahibi değil iken bazı medya kuruluşlarınca bunların servisi nasıl gerçekleşti?
Yine olay mahallinde, işlendiği iddia edilen suça konu delillerin görüntüleri birkaç saat sosyal medyaya kim yada kimler tarafından sızdırıldı?
Söz konusu operasyon neticesinde ülkemizin Ticari sırlarının yabancı istihbarat birimlerinin ellerine geçtiğini düşünüyoruz bu açıdan bakıldığın da bu hususlarda gerekli güvenlik çalışması yapıldı mı ?
Özellikle son 10 yılda 5 kat büyüyen, 2000`li yıllar da zarar ederken şimdi 2.6 milyar dolar kara geçmiş olan bir kamu bankasının DATA bilgilerinin muhafazası sağlanabildi mi?"
Öztürk yaptığı açıklamada şu dikkat çekici bilgilere verdi: "Merkezi Washington da bulunan AIPAC `in (Amerikan/ İsrail Kamu İşleri Komitesi ) Amerika Temsilciler Meclisinde 47 vekilin imzası ile Nisan 2013 tarihinde Türkiye`nin İran ile Halk Bank aracılığı ile gerçekleştirdiği ticaretin durdurulması adına bu 47 vekil Türkiye`yi ve Halkbank`ı ABD Dış İşleri Bakanı Kerry`e şikayet etmişlerdir.
Yine bu yıl içerisinde ABD Hazine Bakanlığı Temsilcileri Türkiye `yi ziyaret ederek bazı özel bankaları İran ile yapmış oldukları para transferleri noktasında tehdit etmişlerdir.
Rauters haber ajansının ve The Economist dergisinin son 4_5 ay içerisinde Halkbankası ve Türkiye aleyhine yapmış olduğu kara propaganda Özellikle İngiliz basının da son 1 ayda sayın başbakan hakkında yapılan olumsuz haber sayısı 145 ve Türkiye hakkında yapılan yüzlerce kara haber 17 Aralık operasyonunda düğmeye basıldığı an Yahudi asıllı ABD Hazine bakanı Temsilcisi David Kohen `in apar topar Türkiye ziyareti ve yapılan operasyonu merkezden takip etmesi ve ayrıca ABD li büyükelçi Ricordene`nin sonradan yalanlasa da basına yansıyan beyanları, bizlere gösteriyor ki daha evvel askerler aracılığı ile bu millete ve milletin temsilcilerine yapılan operasyonlar şimdi ise sureti haktan görünen yerli, işbirlikçileri aracılığı ile yapılmaktadır."
Öztürk son olarak , "17 Aralık operasyonunun yargı boyutu, varsa ahlaksızlık ve yolsuzluk, rüşvet boyutu sonuna kadar, gidebildiği yere kadar gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Lakin bu hukuki süreci mecrasından çıkartıp hiçbir uluslararası güce ve bunların bürokratik ve sivil uzantılarına milletin menfaatleri aleyhine bir çalışma yapamayacaklarını hatırlatmak istiyoruz.
Bu son 1 yıl içerisinde yaşananları; Şemdinli de ,Yüksekova da yaşanan provakosyanları, Balbay tahliye edilirken daha az cezaya mahkum edilecek olan ve cezalarının büyük bir kısmını çekmelerine rağmen içeride tutulan milletvekillerini,17 Aralık hadisesi ile yaşanan olaylara ve dikkatle analiz ettiğimiz zaman büyük bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz."ifadelerini kullandı. (İlyas Yavuz - İLKHA)