AĞRI - Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde Ehmedî Xanî Ebul Hasan Harakani ve Yusuf-u Hemedani gibi şahsiyetlerin konuşulduğu, "Doğu`nun Sultanları" paneli düzenlendi.
Ensar Kulübü öğrencileri tarafından düzenlenen panelin başkanlığını, Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcı Yrd. Doç. Dr. Müzahir Kılıç yaptı. Panelin katılımcıları ise; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Mehmet Salih Geçit, Yrd. Doç. Dr. Abdülcebbar Kavak ve Kars Harakani Vakfı Başkanı Yavuz Uzgur oldu.

Nezehat Çeçen Konferans Salonundaki panelde konuşan Kars Harakani Vakfı Başkanı Yavuz Uzgur: " Tasavvufun temel taşlarından birisi ve gönül dostu Ebul Hasan Harakani`den alıntı yaparak, " Bir daha göze görünmemek üzere başımı yokluğumun içerisine çektim, ta ki bir zerrede seni anlayıncaya ve bilinceye kadar asla başımı dışarı çıkarmayacağım diyen bir alimi kendi idraklerimizin sınırları içerisinde anlamak ya da anlatmak ne kadar mümkünüdür, sizin anlayışlarınıza bırakıyorum." dedi.

Daha sonra Ebul Hasan Harakani`nin hayatını anlatan Uzgur şunları kaydetti; "Harakani, 11 yıl Beyazıdı Bestami hazretlerinin türbesine giderek, yatsı namazından sonra sabaha kadar ayak ucunda durur dua edermiş. 11 yıl sonra Beyazıdı Bestami hazretlerinin ruhaniyetinden gönlüne bir ses gelmiş; "Ey Ebul Hasan, oturma vaktin geldi, artık irşada başlayabilirsin." Hasan Harakani gönlünde duyduğu bu sesin ardından köyüne, Harakan`a dönüyor ve ruh kulağına şöyle bir ses geliyor; "Hakk`ın sarayından bu kapıya gelen herkesin ekmeğini ver ve inancını sorma. Allah katında ruh taşıyan herkes Ebul Hasan`ın sofrasında ekmeğe layıktır."

Yrd. Doç. Dr. Abdülcebbar Kavak ise, insani kamillerin aynı mananın farklı görüntüleri olduğunu belirterek, "Bu gün andığımız, üzerinde konuştuğumuz şahsiyetler tarih içerisinde yaşamamış ama kendilerinden öncekilerden aldıkları o maneviyatları kendilerinden sonrakilere aktarmaları oldukça başarılı ve yeni nesillere maneviyatın nur olduğunu hissettirecek hem canlı hem de yazılı eserler bırakan zatlardır. O yüzden insanı kâmillerin aynı mananın farklı görüntüleri olmaları çok önemli" dedi.

Yusuf-u Hemedani Hazretlerinin Anadolu`ya etkisine değinen Kavak; "İslam orduları özellikle Hazreti Peygamber (s.a.v) yanında yetişmiş onun rahle-i tedrisatında, manevi rahnesinin etrafında kümelenmiş, ondan manevi zevkini almış, Allah`ın, Peygamberin ağzından öğrenmiş o insanların yer aldığı İslam grupları bütün Avrupa`daki muhalifleri ve dünyadaki bir çok şahsiyetin şaşıracak şekilde bulundukları toprakların dışına çıkıyorlar ve gittikleri, savaştıkları İslam`ı oradaki insanlara götürmek için gayret sarf ederken içlerinde işte bu sahabelerin terbiyesinden yetişmiş insanlar bulunmaktaydı. Onlar bütün dünya ile Allah arasındaki perdeyi kaldırıp onları direk İslam`la tanıştırmak için böyle bir gayrete girdiler. Allah ile İnsanlar arasına giren engeli kaldırmak için tebliğ ediyorlardı, anlatıyorlardı karşı çıkan olursa savaşmak zorunda kalıyorlardı." İfadelerine yer verdi.

Ehmedî Xanî` de İslam Kardeşliği konusuna değinen Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Salih Geçit: "Bizim bölgemizin insanı Anadolu da ki insanların Ahmed Yeseviye kendisini nasıl nispet ediyorsa Anadolu`nun Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu kesiminde de yine aynı şekilde aynı aşk ile insanımız Ahmed-i Hani`ye de değer veriyor. Ahmed-i Hani her kesimin kendisinden bir şeyler koparmak istediği ve kendisinden göstermeye çalıştığı büyük bir şahsiyettir."

Ehmedî Xanî`nin asıl vasfının İslami kimliği olduğunu söylerine ekleyen Geçit, daha sonra, " Her ne kadar bazı arkadaşlar onu farklı yerlere çekse de Ahmed-i Hani`nin kitaplarından özellikle kendisini Allaha Peygambere sadık İslam Ümmetinin aşık bir ferdi olarak göstermektedir" diye son konuşmasına son verdi. (M. Emin Mağlay - İLKHA)

<< Geri 1 2 3 4 İleri >>

 

<< Geri 1 2 3 4 İleri >>