BURSA - Türkiye Siyasi Tarihi`nde utanç olarak nitelendirilen 12 Eylül askeri darbe dönemini aktaran "12 Eylül Utanç Müzesi" Ankara, İstanbul ve Antalya`dan sonra Bursa`da Nilüfer`de açıldı. Fotoğraflar, gazete kupürleri, işkence aletleri, idam edilenlerin son mektupları ve kişisel eşyaları Nilüfer Belediyesi Nazım Hikmet Kültürevi`nde izlenime sunuldu.
"12 Eylül Utanç Müzesi" 13-22 Aralık tarihleri arasında Nazım Hikmet Kültürevi`nde ziyaret edilebilecek.
Serginin açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "İnsanı canlılardan ayıran en önemli özellik ne düşünmesidir, ne duygusudur, ne de doğaya karşı üstünlüğüdür. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik utanma duygusudur. İşte insan olmaya çalışan herkes için yakın geçmişimizin karanlık sayfaları utanç duyduğumuz olaylarla doludur. İnsanlığın öldüğü, yöneticilerin gaflet ve delalet içine düştüğü, gençlerimizin şafak vakti darağaçlarına asıldığı, katledildiği, işkenceden geçirildiği, yurttaşlarımızın topluca kıyıma uğradığı dönemler hatıralarımızdadır." dedi.
Açılışı gerçekleştirilen serginin, canlı bir tarihin günümüze yansıması olduğunu ifade eden Bozbey, "Bu sergiyle birlikte gaflet ve delalete düşen yöneticileri, onların yarattığı karanlık dönemlerini bir kez daha anımsayacağız. Kurban verdiğimiz gençlerimizi, onların kişisel eşyalarına bakarak hasretle kucaklayacağız. 12 Eylül`de daha 18`ine bile basmamışken hukukun, insanlık onurunun hiçe sayılarak darağacına gönderilen Erdal Eren`i, ölümünün 33 yıldönümünde bir kez daha saygıyla anımsıyorum." diye konuştu.
Erdal Eren`in ölüme gitmeden önce annesine yazdığı mektuba da değinen Bozbey, "Erdal`ın mektupta dediği gibi, bizler yalnız değiliz, çok kalabalığız. Şöyle demiş Erdalcık: "Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların. Saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz. Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak mücadelemizde." 33 yıl sonra ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortada."dedi.
(Zeki Aras - İLKHA)