Tarihin kara sayfalarına kaydedilen zulüm ve esaretin, acı ve işkencenin başgösterdiği bir coğrafya Suriye! Halkın isteklerine karşı kulak tıkayan gaddar bir rejim ve silahlı mücadeleye girmiş dağınık bir muhalefet. Esaret altında bırakılmış Müslümanlar ve dökülen kanları.. Yok olmaya mahkum bir İslam yurdu..Ve buna seyirci kalmış koca bir İslam dünyası...
Bir türlü bitmeyen iç savaşın yaşandığı Suriye’de zalim Beşar Esad tüm silahlarını vatandaşına doğrultup can alıyor ve almaya da devam ediyor.. 2 yıldır süren bu iç savaş; ülkeyi yok olma noktasına doğru sürüklüyor. Gerçek manada tam bir yıkım ve talan söz konusu iken; dış ülkelerin, hasseten Müslüman coğrafyanın, yapılan bu katliamlara karşı tepkisiz ve sessiz kalmaları yürek burkan bir gerçektir.
Bugün Suriye’de, gözyaşı ve kan durmuyorsa, yıkım ve esaret hiç bitmiyorsa; bu Müslümanların bölük pörçüklüğündendir. Tevhid dini olan İslam dini birlik olmayı gerektiriyorsa ve Müslümanların birlik olması için birçok sebep varsa; şu dakikadan itibaren vicdanların rahatsız olması gerekmez mi?
Ey Bağrı Yanık, Toprağı Kurak, İnsanı Tutsak Suriyem..
Sen kan dökerken, sen kaybetmeye yakınken vatanını, sen zalimin zulmüne maruz kalmışken, günbegün şehitlerin artıyorken, yaraların her geçen gün derinlere inerken ve... Ve zalimler zaferi elde ettiklerini sanırlarken şu ayetler ne ümit vericidir. “Sakın Allah’ı Zalimlerin Yaptıklarından Habersiz Sanma! Allah Onları Ancak Gözlerin Dehşetle Bakakalacağı Bir Güne Erteliyor” (İbrahim: 42)
İbrahim Özdemir / Diyarbakır - Yaş: 18