VAN- Eğitim Bir-Sen Van Şube Başkanı Süleyman Şakar, yaptığı yazılı açıklamada eğitim alanındaki hak ihlallerine dikkat çekti.

Şakar, "Dün üniversiteye gittiğimizde bizi ikna odalarıyla karşılayanlar, bir kalbimizin, bir insanlık onurumuzun olduğunu düşünmeden ilkel öfkeleriyle bize diz çöktürmeye çalıştılar" dedi.

Bu uygulamalar had bildirmenin başka bir versiyonu mu?
Devletin, şiddet gören kadını koruduğunu ancak aynı devletin, kadının başını kapatarak TBMM'ye gelmesini, kamu hizmetinde görev almasını yasaklayarak bizzat kendisinin kadına şiddet uyguladığını belirten Şakar, "Üniversitede rektörlerin dönemsel lütuflarıyla haklarını kullanabilen kızlarımıza başörtüleriyle kamuda görev yapmak yasaktır. Bu uygulama, had bildirmenin başka bir versiyonudur. Küresel aktör iddiasındaki iktidar bunu ne bize ne dünyaya ne de kendilerine izah edemez. Mevcut iktidar bu ayıptan kurtulmalı, toplum mühendisliği olan 'kadınları inançlarını yaşama konusunda sınırlamaktan' vazgeçmelidir. Anayasa'da bulunmayan bir yasak, iç tüzük, yönetmelik hatta genelge gibi Anayasa'ya uygun olması gereken düzenlemelerle var ediliyor. Anayasa'da korunan bir hak, yönetmeliklerle yok sayılıyor." diyerek hükümete tepki gösterdi.

"Artık kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez"
Başbakan'ın "Hiç kimse, iç düşmanlar ihdas ederek milletin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez" sözünü hatırlatan Şakar açıklamasında "Peki, biz de şunu soruyoruz: Bizi bu vesayetçi bürokrasinin çıkarttığı yönetmeliklerle yargılamaya, ötekileştirmeye devam edecek misiniz? O yönetmelik gereği olarak başörtülüleri Meclis'ten, kamuda çalışmaktan men eden yasakları korumaya devam edecek misiniz? Devlet artık, hala bürokratik oligarşinin mi yoksa milletin devleti mi olduğuna karar vermek zorundadır."diye konuştu.
Bugüne kadar yaşananların, kendi toplumundaki hâkim inanç ve değer yargılarına yabancılaşmış sömürgeci aydın ve oligarşik bürokrasinin ortak projesi olduğunu ifade eden Şakar, "Onların kendilerini hapsettikleri, sınırlarının ne olduğunu bilmedikleri birkaç kavram yüzünden toplum daha fazla bölünmemeli ve ayrımcılık son bulmalıdır. Biz, içinde doğup büyüdüğümüz toplumdan farklı bir hayat yaşamıyoruz, burada kimliğimizi kazandık, bu ülkenin inançlarıyla büyütüldük ve bu ülkenin okullarında okuduk. Ancak bugüne kadar iktidar sahiplerinin başörtülü kadınları kabulleniş biçimi hep özürlü olmuştur. Gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde din ve vicdan özgürlüğü kapsamında başörtüsü serbestisi açıkça ifade edildiği halde, bu pazarlık edilemez temel insan hakkı, bugüne kadar 'hukuksuzların egemenliğiyle gasp edilmiştir." ifadelerini kulandı.

"Kadınların imanî, insanî değerlerinin görmezden gelinmesi insanlık ayıbıdır"
Başlarını örten kadınlara yıllardır reva görülen hukuksuz uygulamaların bir ötekileştirme olduğuna dikkat çeken Şakar, ötekileştirmeye artık son verilmesi gerektiğini aktararak, "Kadınların imanî, insanî değerleri, evrensel hukuktan kaynaklanan hakları görmezden gelinerek üretilen bu yasak açık bir insanlık ayıbıdır. Sahip olduğumuz değer, birikim ve eğitimi görmezden gelen, yaşama arzumuzu ve enerjimizi yok eden bütün uygulamaların son bulmasını istiyoruz. Toplumsal hayatın hiçbir aşamasında sorun olarak görülmeyen başörtüsü, toplum mühendisleri eliyle sorun haline getirilmiştir. Devlet dediğimiz yönetim aracına ve çalışma hayatına hükmeden oligarşik azınlığın zorbalığına derhal son verilmelidir. Biliyoruz ki, devlet dönüşmeden çalışma hayatının diğer alanlarında bu ayrımcı tutum değişmeyecek, sosyal eşitsizlik sorunu ortadan kalkmayacaktır. Siyasi iktidarın hedefleri arasında yer verdiği gibi, vatandaş iradesinin devletin bütün kurumları üzerinde belirleyici etkiye sahip olduğu özgürlükçü demokrasi istiyoruz." diyerek beklentilerini dile getirdi.

"Başörtüsü, inancın gereği ve kadınların kimliğidir"
Milli Eğitim Bakanlığının yayımladığı öğrencilerin kılık kıyafet yönetmeliğinde başörtüsünü sadece imam hatipler ve kuran-ı kerim dersi ile sınırlandığını ifade eden Şakar, "Biz yasaklar kalksın derken yasağı meşrulaştıran bu yaklaşımı da asla kabul etmiyoruz. Bakanlık bu defoyu tez elden ortadan kaldırmalı, ders merkezli hak kullanımı ayıbından bir an önce kurtulmalıdır. Buradan sesleniyoruz: iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla, kadınıyla, erkeğiyle hep birlikte el ele, omuz omuza bu çağdışı yasağı kaldırmalıyız. Başörtüsü politik hesaplaşmaların, pazarlıkların, suni ideolojik çatışmaların malzemesi değildir. Başörtüsü, inancının gereği olarak kadınların kimliğidir, kişiliğidir. Herkes kadına ait bu kimliğe ve kişiliğe insan olarak saygı duymak zorundadır" ifadelerine yer verdi. (Murat Dalgın-İLKHA)