Rami Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen programa, Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan, HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Mehmet Eşin, ETHR yetkilileri, birçok STK ve siyasi parti temsilcisi katıldı.

Doğu Türkistan'da yaşanan zulümleri yansıtan bir fotoğraf sergisinin de yapıldığı program, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.

Programda bir konuşma gerçekleştiren Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan, 1949 yılında Çin işgali altına giren Doğu Türkistan'da geçen 76 yıllık süreçte uygulanan baskıcı politikalarla insanların Çinlileştirilmeye çalışıldığını, ülke topraklarının tamamen hakimiyet altına alınmak istendiğine dikkati çekti.

Uygulanan politikalarla etnik, maddi-manevi, kültürel ve dini değerlerin yok edilmeye çalışıldığını belirten Oğuzhan, Çin Başkanı Xi Jinping'in 2016 yılında Doğu Türkistan'a yaptığı ziyaret sonrasında halkın tamamen Çinlileşmediğini gördüğünü ve bunun üzerine daha çok baskı yaparak 70 yılda yapılamayan soykırımı gerçekleştirdiğini, halkın inanç özgürlüklerinden alıkonulduğunu, İslam dininin akıya alındığını ifade etti.

"Çin'in yürüttüğü insan hakları ihlalleri, uluslararası hukukta soykırım tanımlamasını aşacak boyutlara ulaştı"

Gazze ve Suriye halkının esenliğe kavuşması temennisiyle konuşmasına başlayan ETHR Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ali Ruzi Özuygur, "Allah için her şey kolaydır. İsterse Doğu Türkistan'a da zafer nasip edebilir. Bunu Allah'tan diliyoruz." dedi.

Özuygur, "İnsan Hakları Beyannamesi hala birçok ülkede ayaklar altına alındığını görüyoruz. Bunun bariz örneklerinden biri de Doğu Türkistan'da yaşanmakta. Çin'in yürüttüğü insan hakları ihlalleri, uluslararası hukukta soykırım tanımlamasını aşacak boyutlara ulaştı. Nitekim Doğu Türkistan'da yaşananlar birçok ülkede soykırım olarak tanımlandı." diye konuştu.

"Doğu Türkistan 2024 İndeksi" ile ilgili bir sunum gerçekleştiren ETHR Araştırmacısı Feyza Pınar Kılınç, yaşanan insan hakları ihlallerine dikkati çekti.

"Çin hükümeti Doğu Türkistan'da işlediği insan hakları ihlallerini örtbas etmek için bilgi kontrol mekanizması uyguluyor"

Kılınç, "Doğu Türkistan'da şu anda 2 kişi başına bir kamera düşecek şekilde yoğun bir gözetim ağı kurulmuş durumda. Aynı Uygurların dijital, tıbbi, mali bilgileri sıkı sıkıya takip edilmekte. Elbette bu baskıcı ortam Çin'in hem ulusal hem de uluslararası düzeyde propaganda mekanizmalarıyla desteklenmektedir. Çin'in dışa kapalı bir rejim olması ve iletişim ağlarını engelleme politikası da bölgeden objektif bir şekilde bilgiye ulaşmayı çok zorlaştırmaktadır. Bunların yanında Çin hükümeti Doğu Türkistan'da işlediği insan hakları ihlallerini örtbas etmek için bilgi kontrol mekanizması uygulamaktadır. Bu strateji yalnızca doğru bilgiye erişime engellemekle kalmayıp aynı zamanda hükümet politikalarına karşı çıkan aktivistleri, gazetecileri, sivil toplum çalışmaları yapan kişilerin de hedef haline gelmesine sebep olabiliyor. Tüm bu sebeplerden dolayı da Doğu Türkistan'da yaşananları gerçek boyutu ile anlamak ve doğru bilgiye ulaşmak bölgenin karmaşık dinamikleri nedeniyle büyük bir dikkat gerektiriyor. Soykırımın sistematik bir şekilde gizlendiği bir bölgede gerçek politik bir bağlamda değerlendirilmesi de kritik bir önem arz ediyor. "diye konuştu.


Kaynak: İLKHA