HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yayımlanan mesajda "HÜDA PAR olarak, adaletin, özgürlüğün ve insani değerlerin yanında olmaya; zalimlere karşı mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz." diye belirtildi.
İnsan haklarının, insanın doğuştan sahip olduğu dokunulmaz ve devredilemez hakları olduğu belirtilen mesajda, "Bugün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. İnsan haklarının, insan haysiyetini ve adaleti sağlamak iddiasıyla ortaya çıkmış evrensel bir kavram olduğu söylenir. Ancak pratikte, bu değerlerin nasıl çiğnendiğine ve araçsallaştırıldığına şahit oluyoruz. Özellikle Filistin'de yaşanan vahşet, insan hakları söylemlerinin ne denli ikiyüzlü bir düzene hizmet ettiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. İnancımıza göre, bütün insanlar hür ve eşit doğar. İnsan hakları, insanın doğuştan sahip olduğu dokunulmaz ve devredilemez haklarını ifade eder. Bu haklar, hiçbir ayrım gözetmeksizin her şahsın canını, malını, haysiyetini ve özgürlüğünü güvence altına almayı hedefler. Ancak bugün bu değerler, yalnızca güçlülerin çıkarlarını korumak için kullanılan bir maske haline gelmiştir." denildi.
"Batı, Filistin halkına yönelik katliamlara doğrudan destek vermektedir"
Siyonist işgalci çetenin Filistin’de gerçekleştirdiği soykırıma dikkat çekilen mesajda, insan haklarının Batı’nın çıkarlarına göre şekillendiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Mazlum milletlerin kanı üzerine inşa edilen bu düzen, insan haklarını değil; sömürü, işgal ve zulmü savunmakta ve himaye etmektedir. İnsan haklarını korumanın gerçek anlamı, ezilenlerin yanında saf tutarak zalimlere karşı hakkı haykırmaktır. Ne yazık ki dünya, bu konuda en büyük sınavını Filistin'de kaybetmiştir. Filistin'de yaşananlar, modern dünyanın insan hakları konusundaki çifte standardını ve samimiyetsizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Gazze'de bombalanan çocuklar, evlerinden sürülen masum insanlar ve kutsal mekânların kirletilmesi, insan hakları tarihine kara bir leke olarak kazınmıştır.
İşgalci siyonist rejim, uluslararası hukuku hiçe sayarak Filistin halkına sistematik bir soykırım uygulamaktadır. Kadınlar ve çocuklar hedef alınmakta, ibadethaneler yok edilmekte, siviller açlık ve susuzluğa mahkûm edilmektedir. Buna rağmen, insan hakları savunuculuğunu dilinden düşürmeyen Batı, bu katliama ya göz yummakta ya da doğrudan destek vermektedir. İnsan haklarını koruma mekanizmaları bu zulüm karşısında adeta kilitlenmiş; uygulayıcılar, mazlumlar arasında açık bir ayrım gözetmektedir. Bu durum, insan haklarının henüz evrensel bir değer olarak kabul görmediğini ve Batı’nın çıkarlarına göre şekillendiğini göstermektedir."
"İnsan hakları öğretisi, tüm insanlar için eşit ve adil bir dünya arzulamadığı sürece bir anlam ifade etmemektedir"
"Filistin'de her gün işlenen cinayetler karşısında sessiz kalan uluslararası toplum, insan hakları değerlerine değil, çıkar odaklı bir politikaya hizmet etmektedir." ifadelerinin kullanıldığı mesajda, "Bu durum, insan hakları savunuculuğunun sadece güçlülerin bir aracı haline geldiğini açıkça göstermektedir. Dahası, insan hakları ihlalleri yalnızca Filistin’le sınırlı değildir. Doğu Türkistan’da mazlumların Çin’in sistematik zulmü karşısında yaşadıkları, Myanmar’da Rohingya Müslümanlarının maruz kaldığı soykırım ve dünyanın dört bir köşesinde sefalet, açlık ve eziyetle karşı karşıya bırakılan diğer mazlum topluluklar, bu trajedinin yalnızca bir parçasıdır. İnsan hakları öğretisi, tüm insanlar için eşit ve adil bir dünya arzulamadığı sürece bir anlam ifade etmemektedir." diye belirtildi.
"Zalimlerin pençesinde inleyen mazlumlar için tüm insanlığı harekete geçmeye çağırıyoruz"
Suriye hapishanelerinde ayyuka çıkan dehşet verici görüntülerin dile getirildiği mesajda, tüm insanlık zalimlerin pençesinde inleyen mazlumlar için harekete geçmeye çağrılarak şunlar kaydedildi:
"Filistin’deki soykırımı konuşurken insanlık tarihinin en korkunç, en karanlık görüntüleri Suriye’deki hapishanelerden gündeme bomba gibi düştü. İddiaya göre bunlar buz dağının görünen kısmı. Son 5 yılda bu hapishanelere giren insan sayısı 1,5 milyon, 200 bin kişinin akıbeti ise belli değil. HÜDA PAR olarak, tüm mazlumların zulümden kurtarılmasını bekliyor; insan haklarını yalnızca bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın ortak davası ve değeri olarak görüyoruz. İnsan hakları söylemleri, Filistin halkına yapılan soykırım karşısında bile sesini yükseltmediği sürece hiçbir anlam ifade etmeyecek ve dünyaya selamet getiremeyecektir. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde, dünyanın her köşesinde zalimlerin pençesinde inleyen mazlumlar için tüm insanlığı harekete geçmeye çağırıyoruz. İnsan hakları ancak zulme karşı hakkı haykırmak ve mazlumların yanında saf tutmakla gerçek anlamını bulacaktır. Bugün susanlar, tarih önünde mazlumların değil; zalimlerin safında yer alacaktır. HÜDA PAR olarak, adaletin, özgürlüğün ve insani değerlerin yanında olmaya; zalimlere karşı mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz." (İLKHA)