Hür Dava Partisi Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, HÜDA PAR Genel Merkezi`nde iç ve dış gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Yavuz, başta Demokratikleşme Paketi olmak üzere, fişleme ve yasa dışı dinlemeler, maden ocaklarındaki ölümlü iş kazaları, Kerkük ve Qamışlo saldırılarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Demokratikleşme paketi
Demokratikleşme paketi kapsamında bir takım düzenlemeler içeren yasa tasarısının Meclis Başkanlığı`na sunulduğunu hatırlatan Yavuz, yasanın olumlu olmakla beraber yetersiz gördüklerini söyledi.
Yavuz, "Siyasi partilerin farklı dil ve lehçelerde propaganda yapabilmesi, partilerin beldelerde teşkilat kurması zorunluluğunun kaldırılması, milletvekili genel seçimlerinde yüzde 3`ten fazla oy alan partilere devlet yardımı yapılması, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yer ve güzergâhının siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda genişletilerek belirlenmesi, özel öğretim kurumlarında Kürtçe eğitim ve öğretim yapılması, eğitim hakkının engellenmesi suçuna ilişkin cezanın artırılması, dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesi halinde caydırıcı hapis cezalarının getirilmesi gibi düzenlemeler genel olarak olumlu olmakla birlikte yetersizdir. Bu yetersizlik, hükümetin iddia ettiği gibi şartların elverişli olmaması nedeniyle mazur görülebilecek nitelikte değildir. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar, hak ve adalet adına daha büyük adımların atılabilmesine imkân tanımaktadır. Partilerin hazine yardımından faydalanabilmesi için yüzde 3 oy alma şartı getirilmesi hakkaniyete uygun değildir. Bunun yerine seçime girme yeterliğine sahip partilerin tümüne ayrım gözetmeksizin sabit bir yardım yapılmalı, her bir partinin seçim sonucunda aldığı oy oranına göre adil bir yardım yapılarak temsil kabiliyeti ölçüsünde desteklenmeleri sağlanmalıdır. Kürtçe anadilde eğitimin koşulsuz olarak devlet okullarında verilmesi bir takvime bağlanmalı ve gerekli adımlar süratle atılmalıdır." dedi.
Fişleme ve yasa dışı dinlemeler
MGK kararları doğrultusunda İslami cemaat ve yapılara yönelik fişleme, takip ve baskıların öteden beri süregelen uygulamalar olduğunu söyleyen Yavuz, Devletin İslam`ı ve dindar insanları kendi varlığı için bir tehdit gibi algılaması yeni olmadığı gibi değişmediğini de ifade etti.
Yavuz sözlerini şöyle sürdürdü, "Bazı grupların Hükümet ile olan anlaşmazlıkları sebebiyle yeniden gün yüzüne çıkan MGK kararları ve bu paralelde düzenlenen Başbakanlık ve MİT belgeleri, bu gerçeği sadece bir kez daha hatırlatmış oldu. İslami sivil toplum kuruluşlarına olduğu gibi, İslam`ı referans alan partimize yönelik de yasadışı dinleme ve takiplerden biri geçen hafta Diyarbakır teşkilatımız tarafından deşifre edildi. Henüz bir yılını bile doldurmamış partimizin toplantı ve çalışmalarının gizli dinleme cihazları ile takip edildiği de kamuoyuna bu vesile ile duyurulmuş oldu. Tamamen yasal çerçevede faaliyetlerini sürdüren partimizin bu türden çirkin ve gayrimeşru yol ve yöntemlerle taciz edilip rahatsız edilmesi, devletin İslam`a ve İslami referanslı faaliyetlere şaşı bakışının devam etmesinden ileri gelmektedir. On yıldan fazla bir süredir iktidarda olan Ak Parti hükümetinin fişleme ve tacizleri önleyecek acil ve ciddi önlemler alması, ne adına ve hangi konjonktürel maslahat adına olursa olsun koruyup kollama ve örtbas etme yoluna gitmemesi gerektiği kanaatini taşıyoruz."
Maden ocağı ölümleri ve iş kazaları
Yavuz, geçtiğimiz hafta Zonguldak`ta kaçak bir kömür ocağı ile Türkiye Taşkömürü Kurumu`na ait maden ocağında meydan gelen iş kazalarında 3 işçinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "İş kazalarının büyük oranda madencilik, imalat ve inşaat sektöründe yaşandığı, özellikle emeğin yoğun ancak ücretin az olduğu bu sektörlerde, iş güvenliği önlemlerinin yeterince uygulanmaması, kaçak işçi ve kaçak üretim ve imalat tesislerinin denetlenmemesi, ölümlü iş kazası sayısını her geçen gün daha da artırmaktadır. Konu ile alakalı gerekli önlemler alınmalı ve emeği sermayeye ezdiren anlayışın bir sonucu olan bu türden trajedilerin bir daha yaşanmaması için azami gayret sarf edilmelidir." diye konuştu.
Kerkük ve Qamışlo saldırıları
Irak Kürdistanı`nın Kerkük şehrinde istihbarat binasına düzenlenen saldırıda 10 kişi hayatını kaybettiğini, 42 kişinin de yaralandığını belirten Yavuz, Suriye Kürdistanı`nın Qamışlo kentindeki saldırıda ise en az 7 kişi hayatını kaybettiğini, 22 kişinin de yaralandığını söyledi.
Sivil insanların hayatına mal olan bu tür saldırıları tasvip etmeyerek kınadıklarını açıklayan Yavuz, "Şüphesiz savaşın da bir hukuku ve ahlakı vardır. Asker-sivil ayırımı gözetmeksizin şehrin merkezinde düzenlenen bombalı saldırıların Suriye`deki iç savaşın bir uzantısı olduğu açıktır. Meşru hiçbir mücadelenin gayrimeşru yöntem ve araçlarla yürütülmesinin kabul edilebilir bir yanı bulunmamaktadır. Yüce Rabbimiz `den başta Suriye olmak üzere zulüm altındaki tüm İslam beldelerinde İslami bilinç ve vahdetle birlikte barış ve huzuru hâkim kılmasını diliyoruz." dedi.
Bangladeş
Yavuz, Bangladeş`te Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden olan ve 1971`deki bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle idama mahkûm edilen Abdülkadir Molla`nın idam kararı başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünyada tepkiyle karşılandığını söyledi. "Bangladeş Hükümeti`nin rejime muhalif İslami yapıların üyelerini ve liderlerini vatana ihanet suçlaması ile uzun zamandır sindirmeye ve tasfiye etmeye çalıştığı bilinmektedir." Diyen Yavuz, "Cemaat-i İslami lideri Abdulkadir Molla`nın idam teşebbüsüne karşı gelişen halk tepkisinin hükümetler ve uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimlere dönüşmesi ve bir İslam âlimine yönelik muhtemel bir cinayetin önlenmesi acilen sağlanmalıdır." diye konuştu.
Birleşmiş Milletlerin çifte standardı
Yavuz sözlerini söyle sonlandırdı, "Arakan`da Budist çetelerce Müslümanların hunharca ve vahşice yöntemlerle katledilmesine sessiz kalan Birleşmiş Milletler, aynı şekilde ABD`nin kontrolündeki Guantanamo hapishanelerinde hukuksuz biçimde işkence altında tutulan Müslüman esirlere dair hiçbir açıklama yapmamaktadır. Budist çetelerin Müslümanlara yönelik saldırılarının şiddetini artırdığı Guantanamo hapishanesindeki esirlerin aileleri ile haberleşmesine yasak getirildiği bugünlerde, İslam ülkelerinin yönetici ve idarecilerini Müslümanların dertleri ile dertlenmeye, zulüm ve işgal altındaki tüm halklarla dayanışma için inisiyatif geliştirmeye davet ediyoruz. Müslüman idarecilerin bu meseleye en az kendi ülkelerindeki iç politik dengeleri gözettikleri kadar ehemmiyet vermemelerinin `Gadabullah`a dokunacağını hatırlatmayı İslami bir vazife addediyoruz." (İLKHA)