İstanbul
Binyamin Netanyahu ve eski sözde Savunma Bakanı Yoav Gallant, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) "savaş suçu" suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, insan hakları örgütleri Gazze'deki Filistinlilere yönelik zulümlerinden dolayı başka işgalci komutan ve politikacıları da sorumlu tutmak için çabalarını artırıyor. İşgal elebaşları ve askeri personel aleyhine düzinelerce dava açılmışken, hukuk uzmanları ve aktivistler, UCM'nin daha fazla tutuklama emri çıkarıp çıkarmayacağını yakından takip ediyor. Adalet arayışında önde gelen kuruluşlardan biri, 1000 işgalci askeri hedef alan dönüm noktası niteliğindeki bir dava da dahil olmak üzere çok sayıda dava açmış olan Hind Rajab Vakfı.
Kuruluş, işgalcilerin Ekim 2023'te Gazze'ye yönelik ölümcül savaşını başlatmasından kısa süre sonra kurulan bir başka hak grubu olan 30 Mart Hareketi'nin bir kolu. Vakıf, adını Ocak 2024'te ailesiyle birlikte rejim askerleri tarafından vahşice vurularak katledilen 5 yaşındaki Filistinli kız çocuğu Hind Rajab'dan alıyor. Vakfın açtığı davada adı geçenler arasında politikacılar, generaller ve yüksek rütbeli subaylar bulunuyor.
İŞLENEN SUÇLAR TİTİZLİKLE İNCELENDİ
Vakfın avukatı Harun Raza, AA muhabirine, "Bu dava, Roma Statüsü'nde belirtilen her türlü savaş suçu suçlamasını içeriyor." dedi. UCM'ye sunulan kanıtlar 8 Ekim 2023'ten Haziran 2024'e kadar olan olayları kapsıyor ve suçlar tarihleri ve açıklamalarıyla birlikte titizlikle belgeleniyor. Bu suçlar arasında hastanelere, sivillere, yardım çalışanlarına ve kritik altyapıya yönelik saldırıların yanı sıra sistematik açlık ve susuz bırakma da yer alıyor.
Hind Rajab Vakfının internet sitesinde yer alan açıklamada, davanın ciddiyetine işaret edilerek, dosyada adı geçen askerlerin Gazze'de devam eden soykırım sırasında sivillere yönelik sistematik saldırılara katılmakla suçlandıkları belirtildi. Açıklamada, "Videolar, ses kayıtları, adli tıp raporları ve sosyal medya belgeleri de dahil olmak üzere 8 binden fazla doğrulanabilir kanıtla desteklenen bu şikayet, askerlerin bu vahşete doğrudan katıldıklarını göstermektedir." ifadesine yer verildi. Adı geçen askerlerin tamamının soykırım saldırısı sırasında Gazze'de bulunduğuna işaret edilerek, "Kanıtlar, uluslararası hukuk ihlallerine katıldıklarını ortaya koyuyor." denildi.
Öte yandan, Vakfın avukatı Raza, bazı askerlerin eylemlerine ilişkin kanıtları sosyal medyada açıkça paylaştıklarına dikkati çekerek, "Elimizde kanıtları olan kişiler var. Gazze'de ne zaman ve nerede olduklarını görebileceğiniz videolar ve kendi paylaştıkları fotoğraflar." dedi. Davada adı geçen askerlerin yaklaşık yüzde 10'u AB üyesi ülkeler ile ABD'den gelen çifte vatandaşlardan oluşuyor.
BELÇİKA'YA ÇAĞRI!
Hind Rajab Vakfının 1000 işgalci askeri hedef aldığı davada, bu askerlerin en az 12'sinin Fransa'dan, 12'sinin ABD'den, 4'ünün Kanada'dan, 3'ünün İngiltere'den ve 2'sinin Hollanda'dan olduğu belirtildi. Vakıf bu davaya ek olarak savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım nedeniyle üst düzey işgalci yetkilileri hedef alan çok sayıda şikayette bulundu. Şikayetlerden biri işgal rejiminin Belçika'daki Askeri Ataşesi Albay Moshe Tetro'ya odaklanıyor ve o da Gazze halkını sistematik olarak açlığa mahkum eden politikalar uygulamakla suçlanıyor. Bu politikalar, Tetro'nun, işgal ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi'nin (COGAT) başında olduğu dönemde uygulanmıştı. Hind Rajab Vakfı, Belçika'ya Tetro'nun diplomatik akreditasyonunu reddetme çağrısı yaptı. Yetkililer, Tetro'yu tutuklamaya ya da sınır dışı etmeye çağırıldı ve UCM'ye Tetro hakkında derhal işlem yapılması talebiyle ayrıntılı şikayette bulunuldu.
ÇOK SAYIDA BAKAN VE ÜST DÜZEY SUBAYIN İSMİ GEÇİYOR
Diğer davalarda Netanyahu, eski Savunma Bakanı Gallant, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Dışişleri Bakanı Yisrael Katz ve Kadının Statüsünü Geliştirme Bakanı May Golan gibi üst düzey hükümet yetkililerinin isimleri geçiyor. Davalarda adı geçen işgalci askeri yetkililer arasında ise işgal rejiminin Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, işgalci Hava Kuvvetleri Komutanı Tomer Bar, eski Askeri İstihbarat Dairesi Şefi Tümgeneral Aharon Haliva, işgalci Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, İç İstihbarat Teşkilatı Şin-Bet (Şabak) Başkanı Ronen Bar, işgal rejiminin Güney Bölgesi Komutanı Tümgeneral Yaron Finkelman ve Gazze Tümeni Komutanı Tuğgeneral Avi Rosenfeld yer alıyor.
Avukat Raza, Vakfın, UCM'nin yanı sıra çeşitli ülkelerdeki yerel mahkemelerde de dava takip ettiğini belirtti. Bunlar arasında, Fransa'da Filistinli bir tutukluya işkence yaparken görüntülenen çifte vatandaş bir askere karşı açılan dava ile Belçika'da işgal ordusunda keskin nişancı olarak görev yapan bir kişiye karşı açılan dava da bulunuyor.
BİREYSEL MAĞDURLAR İÇİN ADALET
Hind Rajab Vakfı, işgalcilerin Gazze'de uyguladığı yıkıcı şiddetten etkilenen bireyleri de temsil ediyor. Bu davalardan biri, çatışma sırasında ailesiyle birlikte defalarca yerinden edilen Filistinli kadın Huda ile ilgili. Huda adına UCM'ye şikayette bulunuldu. Suç ortaklığı iddiasıyla Hollanda hükümet yetkilileri de şikayet edildi. Raza, "Huda, Gazze'nin dört bir yanına kaçıyor, çocuklarıyla birlikte kuzeyden güneye gidip geliyor, kocası yaralandı, amcası ve arkadaşı şehit oldu. Huda için biri Netanyahu'ya karşı UCM düzeyinde, diğeri de Hollanda hükümet yetkililerine karşı olmak üzere iki şikayette bulunduk." dedi. AA
Kutu-
SUÇLANAN İŞGALCİ ASKERLERİN ÇOĞU ÇİFTE VATANDAŞ
Türkiye’de de Gazze’de soykırım yapmaya giden binlerce çifte vatandaşın olduğu gündeme gelmişti. Bununla ilgili HÜDA PAR tarafından ‘Çifte Vatandaşlık Yasa Tasarısı’ hazırlanarak meclise sunulmuştu. HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkan Yardımcısı Mahmut Şahin, partisi tarafından Meclis'e sunulan ve "soykırım suçuna katılan çifte vatandaşların yargılanması, mal varlıklarına el konulması" gibi konuları içeren kanun teklifinin bir an önce TBMM'de görüşülerek yasalaşması gerektiğini söylemişti. Ancak mecliste bununla ilgili hala bir adım atılmadı. Yaklaşık 11 ay önce HÜDA PAR tarafından Meclis'e sunulan "soykırıma katılan çifte vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılması" yasa tasarısı ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Mahmut Şahin, neredeyse tüm siyasi partilerin kamuoyunun desteğini alan yasa tasarısının bir an önce TBMM'de oylamaya sunularak kanunlaşması gerektiğini ifade etmişti.
Kutu-
HAMAS: israil'in yerleşim alanlarını "havaya uçurması"
GÖRÜLMEMİŞ BİR SAVAŞ SUÇU
Hamas, işgal ordusunun Gazze'nin kuzeyi başta olmak üzere bölgede Filistinlilere ait mahalleleri, konutları havaya uçurmaya; halkı evlerini terk etmeye zorlamaya devam etmesini, "yakın tarihte benzeri görülmemiş bir savaş suçu" olarak değerlendirdi.
Gazze
Hamas, işgal ordusunun, kuzeyi başta olmak üzere Gazze Şeridi'nde soykırıma devam etmesine; Kemal Advan Hastanesini ve sağlık personelini hedef almasına ilişkin açıklama yaptı. Binyamin Netanyahu ile eski sözde Savunma Bakanı Gallant hakkında uluslararası tutuklama kararına rağmen sivil yerleşim alanlarını havaya uçurmaya, bölge sakinlerini evlerinden çıkarmaya zorlamaya devam ettiği belirtilen açıklamada, bu durum, "yakın tarihte benzeri görülmemiş bir savaş ve etnik temizlik suçu" şeklinde nitelendirildi.
İşgal ordusunun, Beyt Lahiya başta olmak üzere Gazze Şeridi'nin kuzeyinde sistemli şekilde hayatın her alanında işlediği soykırım ve yıkım suçlarının yanı sıra sakinleri içerisinde iken evleri bombalamaya, halkı tehcire zorlamaya, Kemal Advan başta olmak üzere hastaneler ile sağlık personelini kasıtlı şekilde hedef almaya devam etmesinin, Tel Aviv'in uluslararası kanunları hiçe saydığının yeniden teyit edilmesi anlamına geldiği ifade edildi.
Uluslararası sistemin, Gazze'de günün her saati işlenen bu korkunç suçlara son verme konusunda utanç verici şekilde başarısız olduğu kaydedildi. İşgalcilerin suçlarını, ABD yönetimi ve bazı Batılı ülkelerin tam koruması altında işlediği, bunun da Gazze Şeridi'nde devam eden soykırıma suç ortaklığı teşkil ettiği belirtildi.
Hamas, Arap ve Müslüman ülke hükümetlerini, Birleşmiş Milletler ile kurumlarını, Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile tüm bölgelerinde Filistin halkını hedef alan kuşatma ve soykırımı durdurmak için acil adımlar atmaya çağırdı. AA