Araştırmaya yüzde 23,2'si bitki çayı tüketiminde değişiklik olmadığını ifade ederken, yüzde 18,8'lik bir kesim ise bitki çayı tüketmediğini belirtiyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 36,2'si keyif aldığı için bitki çayı tükettiğini belirtirken, yüzde 34,1'i sindirim ve bağışıklık sistemine destek olması için tercih ediyor. Bunun yanı sıra, yüzde 15,9'u zayıflamak, yüzde 11,6'sı sakinleşmek ve yüzde 2,2'si uyumak için bitki çayına yöneliyor.

Peki bitki çayı tüketirken dikkat edilmesi gereken hususlar neler? Bitki çayının faydası olduğu gibi zararları da var mı?

Uzmanlar, herhangi bir yan etkisi veya risk faktörlerinin çok da bilinmeyen bitki çaylarının bazı durumlarda tehlikeli olabileceğine dikkat çekiyor.

Doğallığıyla ön plana çıkan bitki çaylarının satın alımında aktarlara olan güven dikkat çekerken poşet çay tüketiminin de oldukça yaygın olduğu görülüyor.

Özellikle kış aylarında bağışıklığı desteklemek, vücut direncini artırmak veya metabolik hızı yükseltmek için insanlar ya aktarlardan veya hazır poşetli bitki çayları alarak tüketiyor.

Uzmanlara göre, bitki çayları 'çok masum' gibi görünse de belli başlı hastalığı olan bireylerde hastalık dikkate alınmadan tüketilmesi ciddi riskleri de içerebiliyor.

Hangi çay neye iyi gelir, herkes istediği çayı tüketebilir mi?

Diyet uzmanları, bitki çaylarının çeşitleri, kullanımı ve çeşitli hastalıkları taşıyan bireylerin bitki çaylarıı kullanırken dikkat etmeleri gerekenleri şu şekilde aktarıyor.

Yeşil çay; En sık tüketilen bitki çaylarından olan yeşil çayın, hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişilerin dikkatli tüketmesi gerekiyor. Yeşil çay içeriğindeki epigallokateşin galat sayesinde metabolik hızı artırıyor ancak aşırı tüketiminde, içerisindeki kafeinden kaynaklı hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişileri rahatsız edebilir. Hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişiler yeşil çayı bir-iki fincandan fazla tüketmemeli.

Kekik çayı; idrar enfeksiyonlarından sindirim problemlerine, üst solunum yolu enfeksiyonlarından mide rahatsızlıklarına kadar pek çok fayda sağlasa da tansiyonu düşürücü etkisinden dolayı yüksek tansiyon hastalarında ilacın etkinliğini arttırdığından sanılanın aksine olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Bu nedenle yüksek tansiyon hastalarının eğer kekik çayı içeceklerse bir uzman kontrolünde ilaçtan 2 saat sonra tüketmeleri uygun olabilir.

Ekinezya; Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisiyle ekinezya, soğuk algınlığında çok sık kullanılan bir bitki çayı. Soğuk algınlığı kalıntılarının önlenmesi ve tedavisinde yardımcı. Mevsim değişimlerinin etkilerini hafifletmek, hastalıklara karşı vücut direncini artırmak için ekinezya çayı bir ay düzenli kullanılabilir. Ancak bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor. Doğum kontrol, alerji ve kolesterol ilaçları ile etkileşimi olduğundan, bu ilaçları kullananlar bir uzman tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanmamalı.

Zencefil; Soğuk algınlığı, mide ve bağırsak rahatsızlıkları ile diyabet üzerine olumlu etkileri var. Ancak bu şifalı bitki, safra salgısını artırdığı için safra kesesiyle ilgili rahatsızlığı olanların uzman kontrolünde tüketmesi şart. Ayrıca hamilelikte; bulantı ve kusmayı önlediği için de zencefil kullanılıyor. Ancak bir gram üzerinde zencefil alınması adet söktürücü etkisiyle düşük riskini meydana getirebileceği için, uzmana danışarak güvenli doz aralığında kullanılmalı.

Sinemaki çayı; Zayıflama çaylarında sıkça karışımıza çıkan sinemaki, özellikle kabızlık tedavisinde sıklıkla kullanılıyor. Ancak 3 haftadan fazla tüketilmesi durumunda bağırsakta kalıcı hasara hatta uzun vadede tümörlere bile neden olabilir. Ayrıca sinemaki, bağırsaklarda kronik bir tembellik de ortaya çıkarabiliyor.

Adaçayı; Soğuk algınlığı tedavisinde adaçayı ve gargarası çok etkili. Sinüsleri ve akciğerleri temizliyor. Adaçayının içinde bulunan cineol isimli bileşen sayesinde öksürüğü önlemeye yardımcı oluyor. Özellikle ağız ve boğaz enfeksiyonlarındaki etkisiyle bilinen adaçayı, uykuya eğilimi artırdığı için sakinleştirici ilaç alanlarda ve gebelikte kullanılmamalı. Ayrıca kasılmalara da neden olduğundan hamilelerin adaçayı tüketmemesi gerekiyor.

Zerdeçal; Safra kesesinde taş olanların kullanmaması gerekir. Zerdeçalın içerisinde bulunan kurkumin, vücudumuzda hasara, kanser ve iltihaba yol açan maddelerin oluşumunu önlüyor. Yapılan çalışmalar kemoterapi ve radyoterapi uygulanan kanser hastalarında tedavinin daha etkili olmasını sağladığını gösteriyor. Ancak zerdeçalı safra kesesinde taş olanlar kullanmamalı. Çünkü safra akışını artırıcı etkisi var.

Kuşburnu; İçerisindeki C vitamini sayesinde bağışıklık sistemini korur ve güçlendirir. Soğuk algınlığı, nezle ve grip gibi enfeksiyonlu hastalıklar ile romatizma gibi iltihabi hastalıkların doğal tedavisi için de son derece etkili ve kullanışlıdır. Ancak gün içerisinde yaklaşık üç fincandan fazla tüketimi deride kaşıntı gibi alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ağızda ve sindirim sisteminde tahrişe yol açabilir. (İLKHA)