Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya`nın kaleme aldığı bildiride Hizb-ut Tahrir üyeliği ve yöneticiliği suçuyla 8 kişiye verilen hapis cezasının hukuksuz olduğuna dikkat çekilirken hiç bir şiddet eylemine katılmayan Hizb-ut Tahrir örgütüne karşı yasaların eğip bükülerek ceza yağdırıldığı ifade edildi. Bildiride vakit geçirmeden bu durumun çözülmesi gerektiği belirtildi.
***
Hizb-ut Tahrir Yargılamaları:
Daha Ne Zamana Kadar Bu Hukuksuzluk Sürecek?
Yargı kılıfına büründürülmüş zorbalık evrensel hukuk ilkelerini çiğnemeye devam ediyor. Cebir ve şiddet içeren hiçbir eylem içinde olmamış kişilere yasalar eğip bükülerek ceza yağdırılıyor. Bugüne kadar tek bir silahlı eylemi bulunmadığı emniyet ve mahkeme belgeleriyle de ikrar edilmesine rağmen, Hizb-ut Tahrir örgütüne üyelik suçlamasıyla açılan davalarda hukuksuz ve mesnetsiz bir tutumla yargılanan insanlar hakkında ağır cezalara hükmediliyor. Ve şüphesiz bir yandan düşünce ve örgütlenme özgürlüğü alanında önemli gelişmeler yaşanırken, İslami kimliğinden ötürü suçlanan insanların gayet rahatlıkla ağır hapis cezalarına çarptırılmaları vicdanları yaralıyor.
Bursa’da Hizb-ut Tahrir adına faaliyet gösterdikleri gerekçesiyle tutuklanan ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan 8 kişi aleyhinde verilen kararlar bu zulmün yeni bir örneği oldu. Yasadışı örgüt yöneticiliği suçlamasıyla Suat Çoban hakkında 15 yıl hapis cezasına hükmeden mahkeme; Nurettin Göksugüzel, Nihat Kurtaran, Serdar Yılmaz, İsmail Özcan, Mesut Şahin, İbrahim Er ve Mehmet Sena Arat içinse üyelik suçlamasıyla her biri için 7 yıl 6’şar ay hapis kararı verdi.
Defalarca tekrarladık, bir kere daha altını çiziyoruz: Bu kararlar hukuksuzdur! Evrensel insan hakları ilkelerine ve tüm uluslar arası sözleşmelere ters düştüğü gibi yürürlükteki Türk Ceza Kanununa da aykırıdır. Brifingli yargı mekanizmasının dayatıldığı karanlık süreçte belirlenen ve uygulamaya konulan hukuksuz tavrın inatla sürdürülmesinden başka bir şey ifade etmemektedir.
Aradan geçen bunca zamana ve gelişmeye rağmen Hizb-ut Tahrir davalarında yargının takındığı bu inanılmaz tavır sorunun daha fazla vakit kaybetmeksizin ve yeni mağduriyetlere yol açmaksızın Meclis tarafından köklü bir biçimde çözülmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir. “İktidarımızda bütün vatandaşlarımızın din ve vicdan özgürlüğünü kamil manada yaşaması için çaba sarfettik, düşünce ve inanç özgürlüğü önündeki engelleri kaldırdık” diyen AK Parti Hükümeti Hizb-ut Tahrir davaları adı altında süregelen hukuksuzluğa daha fazla göz yummamalı, bu zulme ortak olmamalıdır!
Son günlerde dershaneler gündemiyle ilgili olarak medyaya sızdırılan 2004 MGK belgesi üzerinden devam eden tartışma sürecinde serdedilen bazı sözleri, açıklamaları hatırlamakta yarar var. Bilindiği üzere AK Parti Hükümeti döneminde Meclis’te kabul edilen ve yine 2004 tarihini taşıyan değişiklikle Ceza Yasasında terör suçu cebir ve şiddet içeren eylemlerle sınırlanmıştır. Bu açık gerçeğe rağmen aradan geçen bunca zaman içinde yüzlerce kişi Hizb-ut Tahrir örgütüne üyelikle itham edilmiş ve cezalandırılmıştır.
Bir yanda Hükümet adına konuşanlar Fethullah Gülen Cemaatini yasadışı örgüt ithamına maruz kalmaktan biz kurtardık demektedirler. Buna karşın söz konusu cemaatin savunucuları Ceza Kanununa cebir ve şiddet şartının eklenmesi için kamuoyu nezdinde etkili bir kampanya yürüttüklerini ve çok bariz bir hukuksuzluğun kendi çabalarıyla önlendiğini ifade etmektedirler. Hepsi iyi güzel, katkıda bulunan herkesin ellerine sağlık!
Mamafih, sonuç ortada! Evet, birilerinin bu düzenlemeyle hukuk dışı bir suçlamanın mağduru olmalarının önüne geçilmiş ama başka birileri mütemadiyen mağdur edilmeye devam ediyor! Ortada suç yok ama sürekli birileri suçlu ilan ediliyor ve haklarında ağır cezalara hükmediliyor. Ve kimsenin kılı bile kıpırdamıyor.
Bu duruma artık bir son vermek gerek! İslami kamuoyu bu zulme gözlerini kapamamalı, sadece kendisi için özgürlük talep eden, başka Müslümanların maruz kaldıkları zulmü görmezden gelen ayıplı tutumu terk etmelidir! Ve şüphesiz bu zalimane işleyişi durdurmak, mağduriyetlere son vermek hususunda asıl sorumluluk sahibi olan AK Parti Hükümeti ise harekete geçmeli ve bu hukuksuzluğun neyle giderilmesi gerekiyorsa derhal o adımları atmalıdır!
Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı