Fikret Özkan / Doruhaber / Van
 
Bu Ahlar Bir Gün Sizi de Yakmadan  Devlet Olmanın Gereğini Yapın!

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti sırasında cezaevlerinin boşaltılacağı yönündeki beyanatlarının ardından konuşan mahkûm yakınları, biraz da olsa ümitlendiklerini ifade ettiler.

70 YAŞINDAKİ BABA: BU NASIL BİR ZULÜM!

Tutuklu Mikail Gültepe’nin 70 yaşındaki babası Ramazan Gültepe, 14 yıldır 28 Şubat zulmünün katmerleşerek kendilerine çektirildiğini ve artık bu zulme dur demenin vaktinin geldiğini söyledi. Baba Gültepe, “Evladımız 14 yıl önce İslamihassasiyetinden dolayı zindana atıldı. Rabbimizin rızasını yerine getirme gayreti içerisinde olan biri olarak evladımıza neye mukabil bu zulüm reva görülüyor, bunu anlamak mümkün değildir. Bugün bize öyle bir zulüm uygulanıyor ki artık evladımızı görmemiz bile mümkün olmuyor. Binlerce kilometre ötelere sürgün edilmiş olan çocuklarımızı görmemiz nasıl mümkün olacak? Rabbimizden umudumuz bu zulümden bir an önce kurtulmamız ve bizi bu sıkıntılardan kurtaracak bir sebep oluşturmasıdır” temennisinde bulundu. 

“RABBİMİZDEN YARDIM DİLİYORUZ”

Mikail Gültepe’nin eşi Cahide Gültepe ise, Mikail Gültepe’nin ailesi olarak 14 yıldır kendi eşiyle beraber adeta cezalandırıldıklarını, kendilerinin suçlu olarak addedilmelerinin sebebi olan camilerde Kur’an dersi vermenin bu gün artık okullarda devlet tarafından verildiğini ifade etti.

ANALAR EVLATLARINA HASRET GİDİYORLAR

Başbakanın son açıklamalarının da umut verici olarak bulduklarını ifade eden Cahide Gültepe, “İnşallah bu zulmün son bulması için bir başlangıç olur. Açıkça yaşanmış bir haksızlık var. Rabbim bu haksızlığı reva görenlerden bunun hesabını sorsun. Nice analarımız var ki evlatlarının yüzlerine hasret bu dünyadan göçüp gidiyorlar. Nice evlatlar var ki annelerinin mezarlarına bir kürek toprak atmaktan mahrum kalıyorlar. Bu dayanılmaz zulmü üzerimizden kaldırması için Rabbimize yöneliyor O’ndan yardım diliyoruz” dedi.

ÇOCUKLARIMIZ 15 YILDIR HAKSIZ BİR ŞEKİLDE ZİNDANDA YATIYOR

Mahkûmlardan Turan Boldağ’ın Annesi Halime Boldağ ise, başlarına gelen bu musibetten dolayı hiçbir zaman isyan etmediklerini ve inşallah etmeyeceklerini belirterek, “Bize yaşatılan bu zulümler inşallah bir gün son bulacaktır. Ancak, bize bu zulmü reva görenlerden de Allah hesabını sorsun. Ancak beklentimiz bu zulmün bir an evvel son bulmasını sağlayacak bir yol bulunmasıdır. Zira çocuklarımızı 15 yıla yakın bir süredir haksız yere zindanlarda tutuyorlar. Yıllardır bölgemizde işlenen bu zulümler son bulur” diye konuştu.

“ONLARI ALLAH’A HAVALE EDİYORUM”

Turan Boldağ’ın eşi Züleyha Boldağ, 14 yıldır cezaevinde olan eşinden dolayı özellikle çok mağdur edildiklerini bu mağduriyetlerin başında da eşinin kendilerinden uzak bölgelere sürgün edilmesi olduğunu söyleyerek, “Bunların hiç mi evlatları yok. Hiç mi acı çekmediler. Merhamet nedir bilmezler mi? Ben bu halimle ve 2 çocukla bu kadar yolu nasıl gidebilirim? Bu zulmü bize reva görenler bir gün evlerine gittiklerinde evlerinde çocuklarını görmediklerinde ne düşünüyorlar. Peki, bu kararları aldıklarında bu insanların çocukları, aileleri, yakınları bunları nasıl görecekler? Bu yapılanlar vicdana sığacak ve insafla değerlendirilebilecek bir şey değil. Onları Allah’a havale ediyorum” ifadelerini kulandı.

“İMAN ETTİK Kİ ALLAH’IN DEDİĞİ OLACAKTIR”
 
İslami yaşantısından dolayı 14 yıldır cezaevinde olan İsmail Balka’nın babası Abdülmecit Balka ise, “Yapılan zulüm sadece
hapisle sınırlı kalsa yine kendimizce avunup belki bir teselli buluruz. Ancak, bu insanların ailelerinden binlerce kilometre uzaklara götürülüp görüşmelerine engel olunması açıkça ailelerin cezalandırılmasıdır. Bunu başka bir şeyle izah etmek mümkün değildir. Ancak iman ettik ki Allah’ın dediği olacaktır. Bu zulüm öyle veya böyle bir gün gelecek son bulacaktır. Yeter ki Allah dilesin, mutlaka sebebini de o yaratacaktır. Dileğimiz Başbakan’ın bu zulme de bir an evvel dur demesidir” şeklinde konuştu.

MÜSLÜMANLAR HALEN ZİNDANLARDA

Cezaevinde 14. yılını tamamlayan mahkûmlardan Yakup Taş’ın abisi Ahmet Taş da 11 gün gözaltında kalan kardeşine yapılan bir sürü iftiralarla ile ceza verildiğini ve 14 yıldır atılan bu iftiraların bedelini çok ağır bir şekilde aile olarak çektiklerini ifade ederek, “Bir şekilde bu insanlara yapılan bu zulümlerin artık son bulması gerekmez mi? Oysa devlet vatandaşına sağlayacak hakkı hiçbir sebebe bağlamaz. Varsa ortada bir zulüm bunun giderilmesi için gerekli adımı atar. Kimseye de hesap vermez. Evet, 28 Şubat sürecinde resmen İslam ve Müslümanlar hedef alındı. Bunu artık alenen hükümet de söylüyor. O halde hedef alarak suç işleyen ve bu suçlardan dolayı bugün hâkim karşısına çıkarılanların mağdur ettikleri insanlar neden halen zindanlarda çürütülüyor? Bunu anlamak mümkün değil” diye konuştu.

“İHANET EDECEKLERİNİ BİLSEYDİM HİÇ ASKERE GÖNDERMEZDİM”

2000 yılında oğlu Cömert Yorgun’un askerlik yaparken gözaltına alındığını ve o günden beri mahkûm olarak hayatını devam ettirdiğini belirten Piruze Yorgun ise, bu zulüm ile sadece oğullarını değil kendilerini de mahkûm ettiklerini ve 14 yıldır bir gün olsun rahat yüzü görmediklerini belirtti. Yorgun, “Biz çok eziyet çektik. Ben çocuğumu mahkûm etsinler diye askere göndermedim. Ben çocuğumu, arkasından dualar ederek askere gönderdim. Çocuğumu onlara emanet ettim. Onlar ise çocuğumu alıp günlerce işkenceden geçirdikten sonra götürüp zindana attılar. Bilseydim evladıma bu ihaneti edeceklerini hiç askere göndermezdim. Ama nereden bileyim Allah’tan korkmaz Peygamber’den utanmazların o kirli ellerinin orada evladımı kapıp kendisine yem edeceğini” dedi.

“ONUN TEK SUÇU CAMİYE GİTMEK”

Oğullarına zamanında bu zulmü reva görenlerin tek derdinin İslam düşmanlığı olduğunu söyleyen Piruze ana, “Oğlumun tek suçu vardı. O da camiye gitmek, Kur’an dersi almak, Kur’an dersi vermek. Zannetmesinler ki oğluma attıkları iftiralara inanacağız. Allah’a yemin olsun ki ne ben ne de Cömert’i tanıyan hiçbir Allah’ın kulu, atılan bu iftiralara inanmadı inanmayacak da. Bu iftiraları atanlar Allah’tan bulsunlar başka da bir şey demeyeyim” ifadelerini kullandı.

“ARTIK BU ZULME DUR DEMENİN ZAMANI GELMEDİ Mİ?”

Çocuklarının kendilerinden uzak olmasından dolayı kendisini gidip göremediklerini söyleyen Piruze Yorgun, bir an önce bu zulme dur diyecek birilerinin gelmesi için çok dua ettiklerini söyleyerek, “Eğer ki devlet hakkımızı korumak adına ve devlet olma iddiasıyla ortadaysa ve bizim de devletimizse ben çağrıda bulunuyorum. Benim çocuğuma iftira ettiler. Bunu Allah da biliyor, şimdi devleti idare edenler de biliyor. Bu iftirayı eğer ortaya çıkarmaz ve çocuklarımızın çektiği bu zulmü ortadan kaldırmazlarsa bu günaha onlar da ortaktırlar. Artık bu zulme dur demenin zamanı gelmedi mi?” dedi.