Rapora ilişkin konuşan BM Kadın Birimi İcra Direktörü Yardımcısı Nyaradzayi Gumbonzvanda “Verilerin bize söylediği şey, kadınların hayatlarının en güvenli olması gereken özel ve ev içi alanlarının, pek çoğunun ölümcül şiddete maruz kaldığı yer olduğudur. Bu rapordaki rakamları buzdağının görünen kısmı olarak görüyoruz çünkü tüm kadın ölümlerinin kayıt altına alınmadığını ve tüm ölüm nedenlerinin doğru bir şekilde kadın cinayeti olarak kaydedilmediğini biliyoruz ve hiçbir bilgiye erişemediğimiz birçok topluluk var.” diyerek kadına şiddette en tehlikeli adresi yine ''aile' olarak gösterdi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik somut öneride bulunmayan BM son zamanlarda aile kurumuna dinamit vuran cinsi sapkınlık üzerinde yoğun çalışmalar yürütüyor. Temmuz 2019’da BM Genel Kurulu’na sunulan ve sapkın haklara değinilen rapor Birleşmiş Milletler tarihinde sapkınlığa yönelik destekte bir dönüm noktası oldu.
Kadın için en tehlikeli yerin ev ve aile vurgusu yapılan ve çözümü bireyselleşmekte arayan açıklamalarda savaş mağduru kadınlara yer verilmemesi ise tepki çekiyor.
Savaş mağduru kadınların bir evi bile kalmadı.
Bir yıldan uzun süredir saldırı altındaki Gazze'de tahminen 50.000 hamile kadın bulunuyor ve her gün yaklaşık 130 kadın doğum yapıyor. Savaştan önce de israilin ağır ambargosu altında bulunan kadınlar eğitim, sağlık, çalışma gibi haklardan mahrum bırakıldı. Sadece Gazze'de değil BM'de daimi üyelerin fiili askeri müdahalede bulunduğu birçok ülkede on binlerce kadın istismara uğradı, katledildi ve temel haklarından mahrum bırakıldı. Gazze'de ateşkese izin vermeyen ABD'nin asker gönderdiği Irak ve Afganistan'da kadın ve çocuklar bombalarla katledildi.
Gazze'deki soykırımda hayatını kaybeden kadın sayısı, son 4 yılda yapılan savaş ve katliamlarda hayatını kaybeden kadınların 4 kat fazlası.
HAMZA DURMAZ