Bunlar, Hitler’e etmedik laf bırakmadı… 'Hitler Almanya’sının yaptıkları için af diledi… faşizmden, ırkçılıktan uzak olduklarını dile getirerek hümanizmi kutsadı… 

Ve yine bunlar, insan hakları evrensel beyannamesinin altına imza attı. Dünyaya demokrasi pazarladı. Hepsi birer özgürlük havarisi oldu.

Peki, oldu da ne oldu?

Hepsi lafta kaldı.

Dedikleri, yaptıkları ile örtüşmedi.

Hitlere küfredenler Netanyahu'yu kutsadı.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini İmzalayanlar Gazze'de İnsanları Katlediyor

Hitler’in politikalarına faşizm diyenler, Netanyahu'nun katliamlarına; çocukları, kadınları acımasızca bombalamasına tek laf etmedi. Bırakın laf etmeyi, verdikleri silahlarla katliama ortak oldu.

Kendi ülkelerinde, kendi halklarının siyonist soykırımı protesto etmesine dahi müsaade etmeyenler, ülkelerini, tarihe 'siyonazi Almanyası' diye kaydettirdi.

'Hitler Almanya’sının utancından kurtulamayan Berlin yönetimi, soykırımcı siyonist Yahudilerle ortaklığın vereceği utançtan da kurtulamayacak ve günümüz Almanya’sı tarih boyunca 'siyonazi Almanyası' olarak anılacak.

Çünkü Berlin yönetimi Netanyahu ve siyonist rejimi savunmaya, onları kollamaya ısrarla devam ediyor.

Almanya: israile Silah Sağlama Konusunda Tutumumuz Değişmedi

Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, Berlin’de düzenlediği basın toplantısında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin, Netanyahu ve Yoav Galant hakkında verdiği tutuklama kararı hakkında konuştu. Alman sözcü, siyonist rejime silah desteğine devam edeceklerini vurguladı.

Hebestreit, "israil'e silah sağlama konusunda tutumumuz değişmedi." sözleriyle soykırıma açık desteklerini yinelemiş oldu.

"Başbakan Olaf Scholz, israil'in uluslararası hukuka uyacağından şüphe duymadığını söylemişti. Söz konusu karardan sonra başbakan şüpheye düştü mü?" sorusu yöneltilen Hebestreit, “bildiğim kadarıyla şansölye bu konudaki tutumunu değiştirmedi." cevabını verdi.

"Netanyahu Almanya’ya geldiğinde tutuklanacak mı?" sorusunu da cevaplayan Almanya hükümet sözcüsü, "israil başbakanı'nın ofisinden Almanya’ya gelmek istediğine dair acil bir talebi bulunmadı. Dolaysıyla bu konuda da fazla bir şey söylemem gerekmiyor." diyerek soruyu geçiştirdi.

Almanya’nın kendi putunu yediğini Berlin yönetimi görmezden gelse de tarih bu durumu da kayıtlara geçiyor.

O Almanya ki, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tüzüğünün hazırlanmasında yer almış bir ülke olarak öne çıkıyor. Yani bir anlamda kendi kurduğu mahkemenin verdiği bir kararı bile kulak arkası ediyor. Almanya bu ikiyüzlülüğü ile hukuk ve demokrasi kavramlarının da içini oymuş oluyor.

Siyonist rejime kayıtsız desteği gerekçelendirmeye çalışan Steffen Hebestreit, "israil ile benzersiz ilişkiler ve büyük bir sorumluluk paylaşıyor olmamız Alman tarihinin bir sonucudur." diyor. Ancak bugün israilin işlediği soykırıma destek vermenin yarın ne gibi sonuçları olacağına dair bir öngörüde bulunmuyor.

Özetle, Almanya’nın israil politikasında bir değişim yok. Ve artık 'siyonazi almayası' tarihe yeni bir niteleme olarak geçecek.

Birileri Almanların gelecek nesilleri için şimdiden kara kara düşünmeye başlamalı. Çünkü bugün yaşananların hesabını vermek pek de kolay olmayacak. Hitler’in diyetini ödediğini zanneden Almanya, Gazzeli bebeklerin, Filistinli kadınların canice soykırıma tabi tutulanlarının hesabını hiç veremeyecek.

Almanya elbette israil ve Netanyahu'yu kollamaya devam edecek, uluslararası mahkemelerin kararını görmezden gelecek. Çünkü siyonist rejimin uluslararası alanda soykırımcı olarak mahkûm edilmesi başta Almanya olmak üzere bu soykırımı silahlarıyla destekleyen diğer batılı ülkeleri de mahkûm edecek.