31 Mart yerel seçimler sonrasında başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olmak üzere DEM Partili belediyelerin yaptığı ilk icraatlarından biri işçi çıkarmak oldu.

DEM'li belediye yöneticileri tarafından şu ana kadar 748 işçinin iş ahdine son verildiği belirtildi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde işçilerin eylemine katılan Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı Tekdemir, "Bugün DEM’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yöneticileri tarafından ekmeği ile oynanan emekçi kardeşlerimize destek vermek, bu haksızlığa karşı emek dayanışmasını gerçekleştirmek üzere buradayız. Onurları, ekmekleri, haysiyetleri için direnen kardeşlerimizi en yüce direniş ruhuyla, emeği aziz bilen Genel Merkez Yönetim Kurulumuzun, teşkilatımızın ve bir milyonu aşan üyemizin dayanışma kararlılığıyla selamlıyorum." dedi.

DEM Parti yöneticilerinin işçi kıyımı yaptığını vurgulayan Tekdemir, "Bilindiği üzere başta büyükşehir belediyesi olmak üzere DEM’in kazandığı Diyarbakır’daki belediyelerde kelimenin tam anlamıyla bir işçi kıyımı yaşanıyor. DEM’liler kazandıkları belediyelerde iş başına gelir gelmez haksız ve hukuksuzca 748 işçi kardeşimizi işten çıkardılar. Bununla yetinmeyen DEM’li yöneticiler sözleşmeli personeller için de bir kıyım furyası başlatarak 155 sözleşmeli personel kardeşimizin işten çıkarma tebligatlarını gönderdiler. Yüzlercesini daha aç biilaç bırakmak için tebligat hazırlıklarına hız verdiler." ifadelerini kullandı.

"Tamamen ideolojik saiklerle yapılan bu zulüm karşısında insan haysiyetini önemseyen hiçbir emek örgütünün sessiz kalması düşünülemez." diyen Tekdemir, "Ancak gelin görün ki bu işin arkasında bizzat bazı emek örgütleri var. Kendi sendikalarından olmadıkları için baskı yaptıkları emekçiler bu baskıya boyun eğmeyince ekmekleriyle oynamaktan çekinmiyorlar. Belediyeler de bu aymazlığa alet oluyor, korkunç bir zulme imza atıyorlar.  Dilinden emek, emekçi, demokrasi, işçi hakları, insan hakları kavramlarını düşürmeyenlerin foyası çıktı ortaya.." şeklinde konuştu.

Tekdemir daha sonra şu ifadeleri kullandı:

"Seçim öncesi çizdikleri tozpembe tablolar kapkara tablolara dönüştü. Vadettikleri aydınlık yarınlar emekçilerin hayatlarının karardığı kapkara günler getirdi.

Dillerinden düşürmedikleri barış ve kardeşlik ve emek dünyasını; kutuplaşmanın, kindarlığın ve düşmanca tavırların arenasına çevirdiler.

Emeğe saygı dedikleri; emeğe kıyım, emekçiye kaygıdan başka bir şey değilmiş.

Sözde işçi haklarını savunanlar sürgünler, mobbingler, sendika değiştirme baskıları, işten çıkarmalarla emekçiye dünyayı dar ediyor, hayatlarıyla oynuyor, ailelerini açlığa mahkum ediyorlar.

Hani nerde dillerinden düşürmedikleri demokrasi, nerde insan hakları, nerde emeğe saygı, nerde emekçi hakları?

Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür, bu nasıl bir çifte standarttır?

Alın teri ideolojilere, siyasi görüşlere kurban edilecek kadar ucuz değildir!

Ekmekleri için direnen değerli kardeşlerim

Sizler burada 149 gündür baskılara boyun eğmeden, haklı duruşunuzdan taviz vermeden emeğinizin hakkını, çocuklarınızın rızkını savunarak, zulme eyvallah demeyerek, tarihi ve onurlu bir mücadele veriyorsunuz. Bu mücadele bugün ma’şeri vicdanda yankılandığı gibi er geç duyulması gereken yerlerde de yankılanacak, bu zulme dur denilecek ve hak yerini bulacaktır, bundan kuşkumuz yok, sizin de kuşkunuz olmasın.

 Buradan bu zulmü işleyen, ortak olan, azmettiren herkese sesleniyoruz:

748 işçiyi haksız bir şekilde aç bıraktınız, yüzlercesini daha  aç bırakmak için tebligat hazırlıklarını tamamladınız. O tebligatları gönderirken hangi yasaya, hangi hukuka, hangi ahlaka, hangi vicdana dayanıyorsunuz? Zulmün üzerine zulüm ekliyorsunuz. Suç üstüne suç işliyorsunuz.

Hukuken suç işliyorsunuz.

Vicdanen suç işliyorsunuz.

Ahlaken suç işliyorsunuz.

'Ayıptır, zulümdür, cinayettir.'

Emekçinin ekmeği ile oynamayın, çocukların bedduasını, mazlumların ahını almayın. Milletin verdiği yetkiyi, gücü millete zulüm için kullanmayın. Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur.

Edi bes e!

 Kimse bu zulme sessiz kalmamızı, bu hukuksuzluğu görmezden gelmemizi beklemesin!

Biz bu haksızlığa, zorbalığa geçit vermeyeceğiz.

Sesimizi de sözümüzü de yükseltecek, haklının yanında zorbalığa karşı durmaya, insanı, hakkı, adaleti, alın terini savunmaya devam edeceğiz.

Hukuki süreçlerini başlattığımız işçi kardeşlerimizin uğradıkları haksızlıkların en kısa sürede yargı eliyle giderileceğine canı gönülden inanıyoruz."


İLKHA