BATMAN-Batman'da gerçekleştirilen 25.Yerel ve Bölgesel Medya Buluşmaları'nda RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun'un moderatörlüğünü yaptığı "Çözüm Süreci ve Yerel Medya" konulu panelde bölge gazetecileri söz aldı.

Kısa adı BM-GYC olan Batman Mezopotamya Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti Başkanı Uğur Kapuci, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Veysi İpek, Batman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Arif Arslan ve Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cemil Aydoğan tarafından yerel medyada çözüm süreci değerlendirildi.
Kürdistan demekle ülkenin üniter yapısının değişmeyeceğini belirten Batman Mezopotamya Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti Başkanı Uğur Kapuci, çözüm sürecinin devam etmesi için Doğu bölgesindeki illerin daha istekli olduğunu söyleyerek, batı illerine de süreci iyi anlatmak gerektiğini söyledi.

"Çözüm sürecini tartışmak ülkeyi bölmez"
Çözüm sürecinde barış dilini konuşmanın önemli olduğunu ifade eden Kapuci, "Batman bölgenin ve ülkenin en genç memleketi, 60 yıllık geçmişinde hep çatışma ortamı oldu. Rahat gün görmeyen Batman, barışın bir an önce ülkede tesis edilmesi için umutla beklemeye başladı. Çözüm süreci bu ay sonunda bir yıllını dolduracak. Bu bir yıl içinde önemli adımlar atıldı. Şimdi rahat konuştuğumuzu süreci, geçmiş yıllarda gizli konuşabiliyorduk. Çözüm sürecinde sorunları konuşmak ve tartışmaktan ülkenin bölüneceği anlamını çıkarmak yanlış olur" şeklinde konuştu.

"Andımızı okumak istemedim"
Demokratikleşme paketi ile birlikte idari kararla ilkokullarda okutulan andımızın kaldırılmasının çok önemli olduğunu belirten Kapuci, "Yıllardan beri gereksiz bir şekilde okullarda çocuklara andımız okutuldu. Soğuk, sıcak demeden okutulan andımızın demokratik paketin açıklanmasından sonra kaldırılması beni çok sevindirmişti. Çünkü ilkokul yıllarında bile andımızı okumadım ve okumak da istemedim. Şimdi de çocuklarımıza okutulmamasına çok sevindim. Andımızın kaldırılmasından dolayı afişlerle tepki gösteren zihniyetlere de anlam vermekte güçlük çekiyorum" ifadelerini kullandı.

"Ne mutlu Türküm diyene demekle, ne Türk olurum ne de mutlu"
Dağlara, şehirlerin girişlerine ve meydanlara asılan "Ne mutlu Türküm diyene" yazılarının kaldırılmasının büyük anlam ifade ettiğini söyleyen Kapuci, "Çözüm sürecinde? Ne mutlu Türküm diyene' yazılarının meydanlardan ve dağlardan silinmesi, vatandaşlar tarafından benimsendi. Zaten? Ne mutlu Türküm diyene' demekle ne Türk olurum ne de mutlu olurum. Çünkü bir Kürt olarak bu yazılar benim için bir anlam ifade etmiyordu. Bu söylemlerin yerine vatandaşlık denmesi daha iyi olur. Bu dayatmalardan da kurtulmamıza neden olan çözüm sürecini daha çok sahiplenmeliyiz" dedi.

"Barışın kaybedeni olmaz"
Silahların gömülmesi ile birlikte batı ve doğu bölgelerine gitmeyen cenazelerin bazı kesimleri rahatsız ettiği belirten Kapuci, "Barış sürecinde devletin ve PKK'nin silahlarını susturması, ölümlerin yaşanmasına engel olmuştur. Bu sürecin devam edebilmesi için herkesin üstüne düşen görevi yerine getirmesi gerekir. Katkı sunmak isteyen herkesin ideolojik fikirlerini de gömmesi gerekir. Bunların olması halinde süreç daha sağlıklı bir şekilde ilerler. Kalıcı barış ancak böyle sağlanabilir. Unutmayalım ki barışın kaybedeni olmaz" diye konuştu.

Panelin sonunda konuşmacılar tarafından dinleyicilerin soruları da cevaplandırıldı. (İLKHA)