İşgal rejiminin Gazze'ye yönelik saldırılarını arttırdığı 7 Ekim’den bu yana meydanlarda Filistin'e olan desteklerini haykırmaktan geri durmayan Peygamber Sevdalıları Vakfı, her hafta olduğu gibi Yine Cuma günü meydanlardaydı. Diyarbakır merkez Sur ilçesi tarihi Ulu Camii’nde Cuma namazı sonrası basın açıklaması düzenleyen Peygamber Sevdalıları Vakfı, dünya Müslümanları ve yöneticilerinin Gazze'yle beraber direnişe katkı sunan Yemen ve Lübnan gibi ülkelere de destek verilmesi gerektiğini ifade ederek bir yılı aşkındır tekrarlanan kınama mesajlarından öte fiili harekete geçilmesi yönünde çağrı yaptı. Basın açıklaması öncesinde selamlama konuşması yapan Şehidler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, Filistin'de yaşanan dramın imtihanın bir parçası olduğunu vurgulayarak bu süreçte Gazze halkının sergilediği sabır ve metanet karşısında İslam ülkelerinin sessizliğini korumaya devam ettiğine dikkat çekti. Halklar söz konusu soykırım karşısında her ne kadar sesini yükseltse de uluslararası camiada karşılık bulmadığını, yetki ve söz sahibi makamların ise işgal rejimine karşı herhangi bir tavır sergilemediğini ifade eden Çelik, Birleşmiş Milletler gibi yapıları zalim ve merhametsiz olarak nitelendirerek bunlardan medet umulamayacağının altını çizdi.

"DEVLETLER, SİYONİSTLERE KARŞI SOMUT ADIMLAR ATMALIDIR"

Çelik'in konuşmasının ardından hazırlanan basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları adına Cengiz Aydın okudu. Siyonist işgal rejiminin soykırımına karşı dünya ülkelerinin suskunluğunu korumaya devam ettiğini ve dünya sustukça siyonistlerin daha fazla barbarca saldırdığını belirten Aydın, devletlerin siyonist soykırımı durduracak caydırıcı adımlar atmadığını, bundan dolayı katliam, talan ve soykırım suçlarının dozajı kat be kat arttığını ifade etti. İnsanlığa karşı suç işleyen siyonistlere dur diyecek bir irade ortaya çıkmadığını kaydeden Aydın, "Devletler, insanlığın başına en büyük felaket ve tehdit olan siyonistlere karşı somut adımlar atmalıdır. Siyonist işgal çetelerinin insanlığa karşı işlediği suçların cezası kesilmelidir. Hiçbir suç, cezasız kalmamalıdır. Uluslararası toplum, Gazze’nin ve dünya halklarının vicdanını rahatlatacak adımları atmakla sorumludur. Devletler bu sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır." dedi.

"İSLAM İŞ BİRLİĞİ TEŞKİLATI-ARAP BİRLİĞİ ZİRVESİ'NİN SONUÇ BİLDİRİSİ EZBERLERİ BOZMADI"

Siyonist işgal ordusunun Gazze’de işlediği soykırım suçu kapsamında toplu mezarlar ortaya çıktığını, siyonist zindanlarında işkencenin her türlüsünün yapıldığını sözlerine ekleyen Aydın, "İşkenceler altında hakkı haykıran bir halkın çığlığını devlet liderleri duymak istememektedir. Siyonist zindanlarında işkence ve infazların haddi hesabı yok. 10 binden fazla insandan haber alınamamaktadır. Binlerce aile yok edilerek, nüfus kütüklerinden silindi. İşkence, infaz, toplu katliam, zorla yerinden etme, kaçırma, yağmalama, talan etme ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz binlerce cürüm işlenmektedir." ifadelerini kullandı. Aydın, "Kahraman ve mazlum bir millet pervasızca yok ediliyor. Gazze'de 50 binden fazla kardeşimiz katledilmiştir. Bu katledilenlerin üçte ikisi kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. 20 binden fazla çocuk toprağın kara bağrına bırakılarak annelerin gözü yaşlı kalmıştır. Kadın ve çocuk mezarlığına dönüşen Gazze, insanlığın utancı olarak tarihteki yerini almıştır. Gazze'de yaşananlara karşı dünyanın suskunluğu yüzyılımızın en kara tarihi olarak kayıtlara geçmiştir." şeklinde konuştu. "Özellikle Gazze’nin kuzeyinde son iki aydır etnik soykırım suçlarının işlenmesine dünya yine kınama mesajlarıyla yetindi" diyen Aydın, İslam İş birliği Teşkilatı-Arap Birliği Zirvesi'nin sonuç bildirisinin ezberleri bozmadığını, zirveye katılan ülkelerin sadece kınama mesajlarıyla günü kurtarmaya çalıştığının altını çizdi.

"SİYONİST İŞGAL REJİMİNE KARŞI GÜÇ KULLANILMADIĞI SÜRECE, BU TEHDİT EVLERİMİZE KADAR GELECEKTİR"

Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi kararları yaptırım gücünü kaybettiğinin altını çizen Aydın, "Söz konusu kararların siyonist rejimi bağlayıcılığı kalmamıştır. Siyonist rejim, uluslararası ve insan hakları sözleşmelerini ayaklar altında çiğnemektedir. Siyonist işgal rejiminin varlığı, sadece Filistin için tehlike arz etmemektedir. Siyonistlerin varlığı diğer bölge ülkelerinin güvenliğini de tehdit etmektedir. Lübnan, Suriye, İran ve Yemen’e saldıran siyonist rejim, gözünü Anadolu topraklarına da dikmektedir. Tüm bölgemizi saran bu ateş, Anadolu topraklarına da yaklaşmaktadır." diye belirtti. siyonist işgal rejimi var olduğu sürece mazlum Filistin halkına yönelik cinayet, katliam ve soykırımların ardı arkasının kesilmeyeceğini vurgulayan Aydın, şunları kaydetti: "Gazze, Kudüs, Mescidi Aksa ve Filistin'in her bir karış toprağı özgürlüğüne kavuşmadan bölgeye huzur ve barış gelmeyecektir. Filistin halkının gasp edilen tüm hakları geri alınmadan, sivil yerleşim yerleri, kamu binaları, hastaneler, eğitim kurumları ve sivil yaşam alanları emniyette olmayacaktır. Siyonist işgal rejimi denize dökülüp gasp ettiği topraklardan çekilmeyene kadar bölgeye huzur gelmeyecektir. Siyonistlerin anlayacağı dil, güçtür. Siyonist işgal rejimine karşı güç kullanılmadığı sürece, bu tehdit evlerimize kadar gelecektir. Kınama mesajları siyonistleri durdurmamaktadır. Kınama mesajlarından artık vaz geçin. Siyonistlere karşı başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri gücünü göstermelidir. Siyonistleri durduracak tek yöntem, devletlerin askeri gücünü kullanmasıyla ancak olur."

"ÜÇÜNCÜ ÜLKELER ÜZERİNDEN SİYONİST İŞGAL REJİMİYLE TİCARETİN HER TÜRLÜSÜNDEN VAZGEÇİLMELİDİR"

Dünyanın özgür halklarından ve mazlumların safında yer alan devlet liderlerine seslenen Aydın, taleplerini şöyle sıraladı:

- Gazze'deki soykırımı durdurmak için İslam ülkeleri ve vicdan sahibi devletler, acil harekete geçmeli, İslami, siyasi, askeri ve insani sorumluluklarını yerine getirmelidir. Uluslararası toplum ve devletler, tüm baskı araçlarını kullanarak siyonist rejimin katliamlarını durdurmalıdır.

-Siyonistlerin yayılmacı ve işgalci politikalarına karşı bölgesel ittifaklar kurulmalı, fiili adımlar atılmalı, direnişe askeri, lojistik ve teknolojik destek verilmelidir.

-Seçimle işbaşına gelmiş olan HAMAS, Filistin halkının meşru temsilcisidir. HAMAS’ın onayından geçmeyen her türlü karar gayri meşru olup, hiçbir geçerliliği yoktur. HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartları desteklenmelidir.

- Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmalıdır.

-Lübnan halkına yapılan saldırı ve katliamları durduracak somut adımlar atılmalı, siyonist işgal rejimine karşılık veren Yemen, Irak, İran ve Lübnan desteklenmelidir.

-Siyonist soykırımcılara destek sağlayan ürünlerin boykot edilmesine devam edilmeli, üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçilmelidir.

-Meclise sunulmuş olup uzun süredir bekletilen, Gazze’de soykırım suçunu işleyen Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik çifte vatandaşlık yasası kanunu ivedilikle yasallaşmalıdır. Siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz.


Kaynak: İLKHA