MUŞ - Muş Alparslan Üniversitesi Prof. Dr. Sebahattin Zaim Konferans Salonu'nda 'Türkiye Buluşmaları' kapsamında düzenlenen 'İnsan Hakları ve Anayasa Yargısı'' konulu Konferans düzenlendi.
Konferansa Muş Valisi Vedat Büyükersoy, ve Alparslan üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç'ın yanı sıra, , Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Hamdi Bayar,Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Kaya ile il protokolünden bazı isimler, akademisyen ve öğrenciler katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Nihat İnanç, insan hakları ve anayasa konusunun aslında iki farklı husus olduğuna dikkat çekti.
Daha düne kadar insan hakkı kavramının olmadığı bir Türkiye'nin olduğunu belirten İnanç, "Daha düne kadar İnsanın yok sayıldığı, tahkir edildiği, aşağılandığı ve her türlü kötü muameleye maruz kaldığı bir Türkiye vardı. Ama hamdolsun ki son 10 yıldır bizler, artık insan haklarını savunma noktasına gelebildik. İnsan haklarının anayasal güvence altına alındığı bir tablo ile ancak ilerleme olabilir. Hiçbirimiz yamalı bohçaya dönmüş bir darbe anayasası ile yönetilmeyi hak etmiyoruz. Türkiye'nin hiçbir ferdi bunu hak etmiyor. Bu mutlaka ama mutlaka değişmeli, ama bugün ama yarın, ama şu partinin ama bu partinin eli ile de olsa değişmelidir. O açıdan bize yakışan bir anayasanın gerçekleşeceği, yeniden yazılacağı ve bize sunulacağı bir güne kadar hepimiz özgürlük mücadelemize devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Konferansa konuşmacı olarak davet edilen Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. Dr. Engin Yıldırım yaptığı konuşmada, insan hakları konusunun tarihi sürecine değindi.
Konuşmasında, İnsan haklarının anayasalara 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yansıdığını belirten Yıldırım, " Bu haklar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve onu takip eden Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile güvence altına alınmıştır. Bu sözleşmeler küresel ve evrenselliği olan sözleşmelerdir" dedi.
Türkiye'de yaşayan insanların birbirine ve devlete güvenmiyor.
Anayasa Mahkemesinin işleyişine de değinen Yıldırım, konuşmasının devamında,"Türkiye'de görülmeyi bekleyen yaklaşık 20 milyon dava var. Kişiler birbiriyle ve kamu ile davalı. Bu, dünyadaki en yüksek oranlardan biri. Ayrıca bu oran, şunu gösteriyor; Türkiye'de yaşayan insanlar birbirine ve devlete güvenmiyor. En ufak anlaşmazlıkta, herkes mahkemeye koşuyor. Anayasa Mahkemesi 20 milyon davanın içine nasıl girsin, delilleri nasıl incelesin. Bu süpermenliği hiç kimse beceremez.'' diye konuştu.
İşkence konusunda 6 ay içinde mahkemeye hiçbir başvuru olmadı
Türkiye'nin 90'lı yıllarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine en çok işkenceden tazminat ödemek zorunda kaldığını anımsatan Prof. Dr. Yıldırım, ülkede işkence ile ilgili ciddi ilerleme sağlandığını belirterek, "Anayasa Mahkemesine 10 bin bireysel başvuru yapılmış. En çok adil yargılama ihlali ile ilgili bireysel başvurular var. Başvurular genelde uzun tutukluluk, uzun yargılama ve kadastro davaları. İşkence konusunda 31 Aralık 2012'den 24 Haziran 2013 tarihine kadar mahkemeye hiçbir başvuru olmadı. Ama Haziran ayından günümüze kadar 159 başvuru olmuş. Bu da Gezi ve benzeri olayların yansımasıdır" ifadelerini kullandı.
Program soru cevap bölümünün ardından, Rektör Prof. Dr. Nihat İnanç'ın Prof. Dr. Yıldırım'a plaket ve hediye takdim etmesi ile sona erdi. (M. Şirin Çağlayan-İLKHA)