- Öcalan Liderlik Yolunda
Öcalan’ın 1974 yılında MİT bünyesinde faaliyete başladığı ile alakalı onlarca delil bulunmaktadır. Konuyla alakalı onlarca kitap ve makale yazılmış. Dönemin MİT elemanlarından olan Doğu Perinçek’in konuyla alakalı saatler süren itirafları vardır. Perinçek’in Bekaa Vadisi ziyareti de o dönem beraber çalıştıklarının en büyük ispatıdır.
1974-1980 yılları arasında örgüt, içi infazlar ve örgütün “dışa açılım” programı “DERİN”lerin yardımıyla hızlı bir şekilde ilerlemeye başlıyor.
Öncelikle içerde Öcalan’ın elini güçlendirmek gerekiyor. Bunun için Öcalan’a liderlik yolunda çelme takma ihtimali olanlar tespit ediliyor. Bu tespit süreci tedrici olarak devam ediyor. Liderliğini baltalayacak isimler tespit ediliyor ve infaz yoluna gidiliyor. Bu infazların kimi devlet eliyle yapılırken kimi de Öcalan’a yakın isimlerin desteği ile yapılıyor.
Bütün bu süreçlerin asıl amacı kendi kontrollerinde olan birinin örgüte liderlik yapmasıdır. Zira “DERİN”ler ellerindeki bütün imkânları Öcalan’a yatırıyor, içeride ve dışarıda Öcalan’ın elini güçlendirecek faaliyetler yürütüyorlar.
Öcalan’ın liderlik yolundaki iç infazların detayını bir sonraki yazıya havale ediyor, Öcalan’ın liderlik yolunda dış desteğini bu yazımızda ele alıyoruz.
***
“DERİN”lerin desteği ile yurtdışında çeşitli STK’lar ve sol-sosyalist örgütlerle işbirliği geliştiriliyor. Öcalan’ın bunu tek başına devlet desteği olmaksızın yapması imkânsızdır. Devlet desteği ile işbirliği müzakereleri başlıyor. STK, basın kuruluşları, sözde insan hakları dernekleri, siyasi parti temsilcileri, sol-sosyalist örgütler gibi çok çeşitli yapılarla görüşülmeye başlanıyor.
Yurtdışı Anti-Faşist Birlik Komitesi “BİRKOM” Kuruldu
PKK’nin yayın organı Serxwebûn konuyla alakalı verdiği haberde PKK’nin ve PKK’ye yakın Avrupa’daki örgütlerle her türlü işbirliğine hazır olduğunu söyleyip bu işbirliği ve destek için her türlü çabayı göstereceklerinin altını çiziyor.
"Batı Avrupa'daki demokratik güçler, yabancılar sorununun demokratik mücadele içindeki önemini görmek zorundadır. Bu sorun, önümüzdeki günlerde başta Federal Almanya olmak üzere, Batı Avrupa'da daha ileri boyutlara ulaşacaktır.
Bu nedenle "BİRKOM" özellikle Alman Sosyalist ve Demokratik güçleri ile sağlam bir dayanışma yaratmak için gerekli örgütsel siyasal ilke ve biçimleri bulmak için yoğun bir çaba harcayacaktır."
TV, Gazete ve Radyolardan PKK’nin Türkiye’de yaşadıklarını gündem etmelerini isteyip “mağdur edebiyatı” ile Batı’nın desteği çekme yönündeki girişimler devlet desteği ile kısa sürede yankı bulmaya başlıyor. Bu doğrultuda; İsveç ve Danimarka’da kimi radyolar 1980 yılının Ocak ayında PKK ile alakalı yayınlar yapmaya başlıyor.
PKK, Batı’nın desteğini almak için İslam’dan uzak durmaya hatta yeri geldiğinde “hakaret” etmekten imtina etmiyor.
“Diyarbakır şehrinde camilerin minarelerinden uyuyan şehir halkı üzerinde ezan sesi yayılmaktadır” diyerek hem Diyarbakır halkına hem de İslam’a hakaret ediliyor. PKK’nin yaşadıklarına Diyarbakır halkının tepki vermemesinin nedeni camilerde okunan ezanlar olarak gösteriliyor.
Bir başka örnekte de Polonya Dil Kurumu, Hindu Avrupa Bölümü PKK Davalarının Başlaması ile ilgili olarak Polonya Hükümeti v e Bazı Kuruluşlara Çağrı yaptı. Çağrının detayı gazete küpüründe açıkça görülmektedir.
PKK, batının desteği almaya yönelik çabaları ile alakalı daha fazla örnek verilebilir. Bu kadarı ile iktifa edelim.
Öcalan’ın ilk temasları
Öcalan, dostu Perinçek ve “DERİN”lerin desteği ile “PKK’nin Genel Sekreteri” sıfatıyla yurtdışındaki örgütlerle temas kurmaya başlıyor. Bu temaslar doğrultusunda çeşitli ziyaretler ve işbirlikleri gerçekleştiriyor. Öcalan’ın bu temasları sadece PKK’nin bağlantılarını artırmak değil Öcalan’ın liderlik koltuğunu sağlamlaştırmak için yapılmış görüşmelerdir.
Perde arkasında devletlerin istihbarat örgütleri ile görüşen Öcalan, basın ve kamuoyunda “güç gösterisi" için diğer örgütlerin yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştiriyor.
Öcalan, 13.01.1982 yılında Filistin’in PKK’si konumunda olan “Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi” FDKC Sekreteri Naif Havatmeh ile bir görüşme gerçekleştiriyor. Bu görüşme sonrası bazı PKK militanları FDKC cephelerine paralı asker olarak gönderiliyor ve bunlardan bazıları öldürülüyor. Bu görüşme ile beraber hem Öcalan’ın eli güçlendiriliyor hem de PKK’ye ekonomik destek ve askeri tecrübe kazandırmak için örgütün militanları paralı “MİLİSLER” haline getiriliyor.
Kürdistan kurma hayaliyle çıkılan yolda binlerce Kürt genci paralı “MİLİSLERE” dönüştürülüyor. Bu dönüşüm süreci öyle kurnaz bir yöntemle yapılıyor ki sisteme entegre olanlar bu dönüşümü anlamamakla beraber bu dönüşümün ciddi savunucuları haline geliyor.
Sonraki yazımızda Öcalan’a muhalif isimlerin infazı ile alakalı detayları inceleyeceğiz…