Dershane merkezli devam eden AKP-Gülen kavgası, kendilerine Hizmet adını takanların gerçek varlık sebeplerini ortaya koyması açısından kimi farklı anlamlar taşımaktadır. Dershaneler konusunda Gülenistlerin verdiği tepkiye ve buna karşın Erdoğan`ın katı tutumuna bakınca meselenin, daha derin anlamlar ifade ettiğini kavramak zor olmasa gerek. Yani moda tabirle, mesele dershane meselesi değil. Peki nedir? Mesele açıkça bir iktidar çekişmesidir.
Yıllardan beri adı konulmamış bir koalisyon içerisinde devam eden ve menfaat birlikteliğiyle neşv-u nema bulan güç paylaşımı, bir noktadan itibaren bencilliklerin doğmasına ve rüştünü ispatlama yarışına dönüştü.
Ortada Erdoğan sonrası AKP`ye amiyane deyişle çökmek isteyen bir Gülenist hareket ile İktidarını koruma refleksiyle katılaşan bir Erdoğan var. Malum, Gülenizmin en başarılı olduğu konu SIZMA`dır. Polis`in ve Yargının içine sızıp oralarda MİT`e kafa tutacak kadar yer edinmek Gülenizmin ufkunu açarak AKP`ye de sızılması lazım, sonucunu doğurmuştur.
Erdoğan, bu sızıntıların ve yaklaşan tehlikenin farkına varmış olacak ki; onların bu sızmalarına dershane hamlesiyle cevap verdi. Kazan kazan ve menfaat birlikteliğinin sonsuza kadar devam etmeyeceği de herkesin malumuydu. Gelinen nokta, aslında bir Gülenizmi bitirme hamlesinden ziyade AKP`yi ele geçirme hareketidir. Dershaneleri kapatma hamlesi ise buna verilen bir cevaptır.
AKP ile Gülen hareketinin şimdiye kadarki ilişkileri, Osmanlı Devletiyle Devlet içerisindeki kimi güçlü aşiretlerin ilişkilerine benziyor. Güçlü ve her an başkaldırmaya meyyal aşiretleri isyandan uzak tutmayı hedefleyen Osmanlı Sultanları, sürekli olarak kimi ulufelerle bu tür aşiretleri isyandan uzak tutmayı başarmıştır. Kimi aşiret liderlerine Paşa unvanı veren Osmanlı, kimi aşiretleri ise ya toprak ve zeamet vererek ya da fertlerini askerlikten muaf tutarak sakinleştirmeyi başarmıştır.
AKP de şimdiye kadar bu yolu izleyerek Gülenizmi sürekli olarak ulufelerle besleyip dengede tutmaya çalıştı. Gülenizm kontenjanından seçilen Milletvekilleri, atanan Bakanlar ve Bakan Yardımcıları, üst düzey Bürokratlar ve Valiler hep Ulufe ya da Hedaya-i Şahane kapsamında tevdi edildi. Ayrıca maddi olarak da sürekli cari bir kaynak tahsis edilerek Gülenizm kontrol altında tutulmak istendi. Gülenist STK`lar ve basın yayın kuruluşları, Gülenizmin sözcüleri sürekli taltif edilerek yandaş gibi görünmeye ikna edildi. Hatta Gülenist medyadan özellikle TRT`ye sürekli transferler yapılarak haber kaynaklarında etkinleştirilmeleri sağlandı. Bu arada Gülenist eğitim kurumlarına aktarılan paralar verilen arsalar ve binalar da işin cabası.
Ama anlaşılan o ki; Erdoğan nerdeyse tüm devleti vermesine rağmen yine de Gülenistleri doyuramamış. Çünkü Gülenizm altın yumurtlayan tavuğun her gün gelen bir yumurtası ile yetinmek yerine tavuğun kendisini hatta kümesini bile istemeye başladı.
Dershane tartışması şimdiye kadar kendini edep ahlak timsali olarak gösteren Gülenistlerin gerçek yüzünü de ortaya koymuş oldu. Tartışma başlar başlamaz hemen saldırıya geçen Gülenist medya en düşük iftiralarda bulunmaktan kaçınmadı. Hatta öyle ki; dershaneler kapanmasın diye mucizeler bile uydurmaya başladılar. "Dershane, dershane" diye kükreyen Aslandan tutun da içinde dershane yazan karpuza kadar basit uydurmalara tevessül ettiler.
Aynı iftiraları 2000 döneminden bu güne kadar Mustazaflar Camiasına en ağır şekilde yaptıklarını da unutmayalım. Nitekim Dershaneler kapanmasın diye, yalana başvururken işin içerisine Hizbullah Cemaatini da katmaya çalışmaları gerçeği de ortada.
Peki, sadece kendine hizmet kardeşlerimiz neden dershane konusunda bu kadar yırtınıyorlar acaba? Elbette ki maddi ve insani rantlarını kaybetmemek için. Ülkenin her tarafına yayılan dershane ağıyla her yıl milyonlarca dolar kazanan Gülenizm elbette ki bu rantı kaybetmek istemeyecektir.
Ayrıca Gülenizmin yurt içerisindeki en güçlü insan sağlama kaynağının dershaneler olduğu gerçeği de gözlerden kaçmamalıdır. Onların dershanelerinden her hangi birine kaydını yaptıran bir çocuk istese de onlardan kurtulamayacaktır. Çünkü devletin kendilerine sağladığı imkânlarla birçok eğitim kurumuna, özel okula, üniversiteye, yurda, okuma salonlarına sahip olmuşlar. Dershaneyle başlayan çocuk birlikteliğini ta Üniversite yıllarına kadar sürdürmek zorunda kalıyor. Bu da ister istemez o çocuğun devşirilmesine vesile oluyor.
İşte bu yüzden nasırlarına basılmış gibi bağırıp duruyorlar. Hiçbir İslami kaygı taşımamasına rağmen kendinden başka bütün İslami gruplara düşmanlık besleyen Gülenizmin, hedeflediği Beyaz saray İslamı`nı Türkiye`de kaim kılmak için biraz daha güçlenmeye ihtiyacı var. Bunun için de yeni bir parti kurup da seçimlere girmeye, iktidar olamaya zamanları yok. İşte buna binaen hazırdaki iktidar partisine çökerek devleti ele geçirmeye çalışıyorlar. Hazır üç dönem kuralı dolayısıyla Erdoğan da gidecekken bu fırsatı değerlendirme telaşındalar. İşte bu noktada egosu çok güçlü iki adamın çatışması ortaya çıkıyor. Dünya lideri olmak isteyen bir Erdoğan ile elinden gelse Halifeliğini ilan edecek Gülen`in kavga ve çekişmesi hiç de memleketin hayrına olmayacaktır.
Bu güne kadar İslam`a ve Müslümanlara yapılan hiçbir saldırıya, hakarete zerre kadar cevap vermeyen hatta onaylayan ve her olayda Müslümanları suçlayan Gülenist Medya, sırf dershaneleri kapanmasın, rantları kesilmesin diye birden bire Battal Gazi olmaya başladı. Takkenin düşüp kelin arz-ı endam ettiği an bu andır işte.
Başörtüsünü teferruat, Mavi Marmara Şehit ve Gazilerini Terörist olarak gören Gülenizm, İsrail ve ABD dostluğuyla Dinler Arası Diayalog hançerini Ümmetin bağrına saplayarak, camilerin içerisine haç ve siyon yıldızı yerleştirerek, camileri Cem evi seviyesine indirgeyerek, dünyanın her yerindeki Müslümanlara saldırarak kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getiriyor.
Özellikle Dinler Arası Diyalog ihaneti ve Gülen`in ABD korumasında oluşu, Gülenizm ideolojisinin asıl hedefini ortaya koymaktadır. Ya İslam sulandırılacak ya da Diyalog ihanetiyle ortaya karma bir din konulacaktır. Biraz Hıristiyanlıktan, biraz Yahudilikten ve Semavi olmayan dinlerden biraz da ayıp olmasın diye İslam`dan alınacak öğretilerle ortaya karışık bir Amerikan dini mi hedefleniyor diye düşünmeden edemiyor insan. Güçlenen her İslami grubu bombalayan, İHA`larıyla Müslümanların düğünlerini bile katliama dönüştüren ABD Şeytanı, neden Gülenizme bu kadar sıcak davranıyor acaba? Babasının hayrına mı?
Evet, Dershane tartışması bir kez daha bu hareketin gerçek yüzünü ayan beyan ortaya koymuştur. O yüzde insana umut veren ve dostluk bahşeden hiçbir şey yok. O yüzde rant kavgası veren bir öfke kabarmasından başka hiçbir şey yok…
Selam ve Dua ile…
Hürsedahaber