Fethullah Gülen Cemaati ve Hükümet çevrelerince yaşanan dershane krizine dair bir açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, mağduriyet hissinin yol açtığı ölçüsüzlük ve düşmanlığa dikkat çekerek uyarılarda bulundu.
"CHP’yle, MHP’yle, Taraf gazetesiyle flört kamuoyu nezdinde hiçbir İslami oluşuma itibar kazandırmaz."
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya`nın yaptığı açıklama:

MAĞDURİYET HİSSİ ÖLÇÜSÜZLÜK VE DÜŞMANLIĞA YOL AÇMAMALI!
Türkiye haftalardır dershanelerin kapatılması girişimiyle başlayan keskin, yaralayıcı ve boğucu bir tartışma gündemiyle çalkalanmakta. Fethullah Gülen Cemaatine yakın medya organlarında hükümetin dershaneleri kapatma girişimine karşı anlaşılabilir bir zeminde başlayan muhalefet farklı odakların da devreye girmesiyle tam tekmil bir yıpratma savaşına dönüştürülmüş görünüyor. Ve ne hazindir ki, sürecin bu minvalde ilerlemesinin on yıllardır İslami kimlik ve değerlerin toplumsal yapıdan tümüyle silinmesini, İslami hassasiyet sahibi kadroların kamusal alanın bütününden tasfiyesini hedefleyen laik-Kemalist darbe özlemcilerinden başka herkesin zararına olacağı görmezden geliniyor.

Dershaneler konusu ilk gündeme geldiği andan itibaren, kapatma kararının üzerinde yeterince düşünülmemiş, yol açacağı sıkıntılar ve adaletsizlikler iyi hesap edilmemiş, yöntem itibariyle dayatmacı tutumu yansıtan bir yaklaşım olduğunu ifade etmiş ve bu kararın gözden geçirilmesi çağrısında bulunmuştuk. Dershanelerin kapatılmasına karşı çıkan herkesin talebini, itirazını yüksek sesle ifade etmesi, bu çerçevede kampanya yürütmesinin bir hak olduğu tartışmasızdır. Bu noktada özel dershaneleri temel bir faaliyet alanı olarak belirlemiş Fethullah Gülen Cemaati mensuplarının da çeşitli araçlarla ve elbette kendi yayın organlarında bu konuyu gündemleştirmeye çalışmaları, tezleri etrafında kamuoyu oluşturmaya gayret etmeleri haklarıdır.

Ne var ki, gelinen aşamada konunun dershane odaklı bir tartışma, itiraz ya da talep olmanın çok ötesine geçtiği, adeta düşman konumuna oturtulan AK Parti’yi ele geçirilen her silahla vurma gayretine büründüğü de görmezden gelinemez. 2004 MGK Tutanağı üzerinden çizilmeye çalışılan manzara bu tutumun açıkça toplumu yanlış yönlendirmeye, manipüle etmeye yönelik çabalara dönüştüğünü ortaya koymaktadır.

Hepimiz bu ülkede öncesinde nelere maruz kalındığını bildiğimiz gibi, 2004’te de, sonrasında da nelerin yaşandığını, hangi süreçlerden bugünlere gelindiğini gayet iyi biliyoruz. Adalet ve vicdan duygusunu yitirmemiş hiç kimse tüm bu dönemler zarfında mevcut hükümetin darbeci-militarist zihniyete ve onun devletin adeta her zerresine işlemiş, kurumsallaşmış uzantılarına karşı tedrici ama etkili bir mücadele yürüttüğünü inkar edemez. Ve yine hakkaniyet sahibi herkes tüm bu mücadele sürecinde örtülü-örtüsüz darbe teşebbüsleri, sabotajlar, suikast planları, muhtıralar ve parti kapatma girişimi gibi ağır baskılarla karşılaşıldığına ama tüm bu kirlilik ve zorbalığa boyun eğilmediğine de şahitlik eder.

Şimdi tüm bu gerçekliğe karşın, kendisini ilahi değerlere “hizmet” sıfatıyla tanımlayan bir cemaatin mensuplarının yüzde yüz mağduriyet hissiyle dahi olsa, toplumun tümünün birebir yaşadığı, hatırladığı ve tekerrüründen endişe ettiği o meşum sürecin aktörleriyle elbirliğiyle mevcut hükümeti dini grup ve cemaatler aleyhine komplo içinde olmakla suçlaması yakışık alır mı?

Birileri “iyi ama işte MGK tutanağındaki imzalar” diyecek olursa, onlara daha önce Fethulah Gülen’in de aynı MGK’dan üstelik de tam manasıyla bir cunta işlevi gördüğü bir süreçte, “isabet ederse iki, yanılırsa bir sevap” alacak olan içtihadi bir kuruluş şeklinde söz ettiğini hatırlatırız.

Hizmet Hareketi dershane meselesini dershane tartışmasıyla sınırlamayı bilmeli, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlığıyla maruf çevrelerin zehirli desteklerine itibar etmemelidir. CHP’yle, MHP’yle, Taraf gazetesiyle flört kamuoyu nezdinde hiçbir İslami oluşuma itibar kazandırmaz. Elbette değişik konularda görüşleri, tutumları ve yapılanma tarzlarına ilişkin pek çok eleştiri olsa da dini hassasiyet sahibi geniş kesimlerde Hizmet Hareketi genelde olumlu değerlendirilen, saygınlık duyulan bir oluşumdur. Gündelik hesaplarla bu algının zayıflatılması, tahrip edilmesi mantıklı ve öngörülü bir tavır olmayacaktır.

Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı