AA- Üniversite denilince akıllara ilk İstanbul Üniversitesinin Beyazıt yerleşkesindeki tarihi ana kapısının görüntüsünün geldiğini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
"Biz üniversitelerin açık sistemler olmasını istiyoruz. Etrafında fiziki duvarlar olur, olmaz ona bir şey diyemem. Ama zihinlerde duvarlar olmamalı, bu çok önemli. Üniversite evrensel şehir demek. Evrensel bir alan demek. Üniversitede ön yargılara yer yok. Üniversitede zihinsel kalıplara, şablonlara yer yok. Üniversite açık olan, zihni açık olan insanların yeridir. Her türlü farklılığa açık olan bir alandır. Dolayısıyla ilmin kapısı olarak gördük az önce İstanbul Üniversitemizin kapısını, bu kapı ardına kadar açık olmak durumunda. Az önce de açık olduğunu gördüm. Bütün üniversitelerimizin böyle olmasını istiyoruz."
Yılmaz, öğrencilere sınıflarda öğrendikleriyle kendilerini yetiştirmelerinin mümkün olmadığını anımsatarak, "Dersliklerin dışında üniversite alanında gerçekleşen etkileşimin mutlaka öğrenciler bir parçası olmalı. Hep şikayet ediyoruz, teorik eğitimle bir yere kadar değerli arkadaşlar. Teoriyle pratiği uygulamayı mutlaka buluşturmamız lazım. Türkiye'de ben tıp eğitimini çok beğeniyorum. Başarılı bir sistemimiz var. Dünyada en iyi doktor yetiştiren ülkelerden bir tanesiyiz. 'Bunun sırrı nedir?' diye baktığımızda teorik eğitim ve uygulamayı burada birleştirmişiz" ifadesini kullandı.
Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek tip üniversite istemiyoruz. Üniversitelerimiz farklılaşsın. İçinde bulundukları bölgeye göre, şartlara göre mutlaka farklı işlevleri olan üniversiteler olsun istiyoruz. Birbirinin kopyası üniversiteler ülkemize bir yere kadar değer katabilirler ama farklılaşan üniversiteler, belli alanlara yoğunlaşan o alanlarda dünya ölçeğinde işler yapan üniversiteler ülkemize de çok daha büyük değerler katacak. Dolayısıyla İstanbul Üniversitemizin perspektif 2053 çalışmasını çok önemli gördüğümü belirtmek isterim."
Yılmaz, Türkiye'nin 2053 vizyonunda Cumhuriyet'in ilk yüzyılının geride bırakıldığını, 2'nci yüzyıl içinde olduklarını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle 'Türkiye Yüzyılı' dediklerini belirterek, "Bu bir partinin, bir kesimin vizyonu değil. Bu ülkenin vizyonu, bütün görüşleriyle, bütün illeriyle, bölgeleriyle, bütün toplumsal kesimleriyle yeni bir yüzyıl. Çok daha güçlü bir geleceğe yürüdüğümüz bir yüzyıl. İşte bu perspektifi mutlaka üniversitelerimizin desteklemesi gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Kuru bilgi etikle buluşmadığında yıkıcı bir güce de dönüşebiliyor"
Bilgiyle bilinci bir arada düşünmenin gerekliliğine vurgu yapan Yılmaz, "Sadece bilginin tabiri caizse kuru bilginin, mekanik bilginin bizi nerelere getirdiğini, Nazi Almanya'sından da görüyoruz. Bugün Gazze'de de görüyoruz maalesef. Kuru bilgi ne kadar ileri olursa olsun etikle, ahlakla buluşmadığı sürece, hikmetle buluşmadığı sürece, insani değerlerle buluşmadığı sürece yıkıcı bir güce de dönüşebiliyor. En modern teknolojilerle en ileri düzeyde insanlık dışı saldırılar yapabiliyorsunuz maalesef, bugünkü dünyada bu manzaraları görüyoruz. Dolayısıyla bilgiyle bilincin değerleri etik değerleri, ahlaki değerlerin, insani değerlerin mutlaka buluşturmak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Gazze'de bugün yaşanan soykırımlar insanlık dışı katliamlara karşı dünyanın dört bir yerinde, dini ne olursa olsun, dili, ırkı ne olursa olsun insani bir duruşla Gazze'de yaşananları protesto eden tüm kampüslerin, tüm üniversite öğrencilerine İstanbul Üniversitesinden en derin selamlarımızı, saygılarımızı gönderiyorum. İstanbul Üniversitemiz inşallah hem bilginin hem bilincin hem erdemlilerin bir merkezi olarak yoluna devam edecektir buna inanıyorum. Üniversitemizin bilimsel yayınları, küresel ölçekte de çok kıymetli. Mezunları, bunların başarıları yine iftihar ettiği bir durum. Birçok kıymetli devlet adamı yetiştirdi İstanbul Üniversitemiz, Nobel ödüllü araştırmacılar, bilim insanları, birçok girişimci yetişti bu üniversitede."
"Yurt yatak kapasitesini bugün 993 bine çıkarmış bulunmaktayız"
Yılmaz, öğrenciler için yurt imkanlarının da geliştirildiğini belirterek, "Bundan 20 yıl kadar önce 182 bin civarında olan yurt yatak kapasitesini bugün 993 bine çıkarmış bulunmaktayız. Bir milyonu da yakında geçeceğiz. Dünyada en fazla öğrenci başına yurt sayısı olan, oda sayısı olan ülkelerden biri biziz. Üstelik eski yurtlar gibi de değil" dedi.
Dünyada bedelsiz eğitim veren üniversiteleri kastederek, bu konuda Türkiye'nin nadir ülkelerden biri olduğunu söyleyen Yılmaz, "Yurt dışında da ben yüksek lisans yaptım. Ne kadar büyük paralar ödediklerine bizzat şahidim. Çalışarak okumak durumunda olan gelişmiş dediğimiz ülkeler ne kadar çok öğrenci olduğunu bizzat gördüm. Dolayısıyla bugün bütün lisans alanlarında bilabedel parasız bir yükseköğretim hizmeti sunulması hakikaten üzerinde durulması gereken önemli bir değer. Bir taraftan da krediler ve burslar sağlıyoruz öğrencilerimize. İmkanı da kısıtlı olanlara burs ama her talep edene kredi imkanı sunuyoruz. Bu tür imkanlarla da fırsat eşitliğine destek oluyoruz" ifadelerini kullandı.
"Bütçemizin yüzde 14,8'ini eğitime ayırmış durumdayız"
Yılmaz, TBMM'ye sunulan bütçede en büyük payı eğitime ayırdıklarına vurgu yaparak, şu bilgileri paylaştı:
"Bütçemizin yüzde 14,8'ini eğitime ayırmış durumdayız. Bu anlamda eğitim, Milli Eğitim özellikle bir numaralı başlık olarak bütçemizde yer alıyor. Öğretim elemanı sayımız da bu dönemde çok arttı. 20 yıl kadar önce 64 bin civarında öğretmen elemanı varken bugün 185 bin öğretim elemanına ulaşmış durumdayız. OECD ülkeleri arasında 8. sırada ülkemiz. Bilimsel yayınlar açısından da gelişmeler yine memnuniyet verici. Dünya sıralamasında 29. sıradan 17. sıraya yükselmiş durumdayız. İnşallah 2053 vizyonumuzda tabii ilk 10 ülke arasına girmek, bilimsel yayınlarda da bunu hedeflemek durumundayız. Ülkemizin yükseköğretimdeki başarısı, uluslararası raporlarla da tescilleniyor. İstanbul Üniversitesi, ARWU (Academic Ranking of World Universities) Sıralaması'nda birçok alanda ilk 500 üniversite arasında yer almıştır. Bu başarısını daha yükseklere taşımasını bekliyoruz."
Özel sektör ile üniversitelerin arasındaki iş birliğine de değinen Yılmaz, "Kamu özel iş birliği gibi üniversite iş dünyası iş birliğiyle çok kıymetli. Üniversiteli endüstri iş birliği çok kıymetli. Bu üniversitelerde aynı zamanda kaynak oluşturucu bir fonksiyon göreceğiz. Girişimci üniversite dediğimiz bir kavram var. Üniversiteler sadece kaynak tüketen kurumlar değil, aynı zamanda kaynak üreten kurumlar olmak durumunda, özel sektörle, araştırmacılarla, üniversitenin ilişkisi işte bu girişimci üniversite kavramını çok daha güçlendirecektir" şeklinde konuştu.