ANKARA - Başkanlığını Prof. Dr. Yasin Aktay'ın yaptığı Stratejik Düşünce Esntitüsü tarafından 2 Aralık Pazartesi günü Ankara'da " Ortadoğuda Geleceğin İnşasında Kürtler" başlıklı bir çalıştay düzenlendi. Çalıştaya tanınmış birçok gazeteci-yazar, akedemisyen ve siyasi parti temsilcisi katıldı.

 

Moderatörlüğünü Orhan Miroğlu'nun yaptığı çalıştaya, Hür Dava Partisi Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, Adil Kurt (BDP Hakkari Milletvekili), Adnan Ekmen, Ahmet Yıldız, Alper Tan (Kanal A Genel Yayın Yönetmeni), Aytekin Geleri (SDE Savunma ve Güvenlik), Bülent Orakoğlu (SDE, Savunma ve Güvenlik), Cevat Öneş (Eski MİT Müsteşar Yrd.), Doğu Ergil (SDE-YİK Üyesi) Emine Çift, Erol Katırcıoğlu, Eşref Erdem, Faik Tarımcıoğlu, Gülşen Orhan, Ömer Mirani (Kürdistan Demokrat Partisi Ankara temsilcisi) Hezha Dışhad (Irak Kürdistanı) Hüseyin Yayman (Akademisyen), İbrahim Güçlü, İhsan Arslan, İlhami Işık, Kemal Burkay (HAK-PAR Genel Başkanı), Kudret Bülbül (Kamu Güvenliği Müsteşar Yrd.), Kurtuluş Tayız (Türkiye Gazetesi), M. Dengir Fırat (Eski AK Parti Genel Başkan Yardımcısı), M. Emin Ekmen (AK Parti 23. Dönem Batman Milletvekili), Mehmet Gül (Kürdistani Parti direktörü), Mehmet Şahin (SDE, Uluslararası İlişkiler, Ortadoğu Çalışmaları), Mensur Akgün, Merivan Bey, Mesut Değer, Sertaç Bucak (Kürt Demokratlar Grubu Başkanı), Sinan Başak (Gazeteci-Yazar), Vahdettin Bahadır, Vahdettin İnce, Yüksel Avşar (KADEP), İhsan Süreyya Sırma, Halit Yalçın, Elif Çakır, Murat Yılmaz (SDE, Demokratikleşme ve İç Siyaset) ve BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan konuşmacı olarak katıldı.

 

Çalıştayda konuşmacı olarak söz alan Hak-Par Genel Başkanı Kemal Burkay, Çözüm süreci ile birlikte Türkiye'de köklü bir değişim yaşandığını vurgulayarak Kürt sorunun çözümüne yönelik atılan adımları desteklediğini ve yeni dönemde bütün sorunların ortak bir çerçevede ele alınmasını istedi.
Kürt siyasetçi ve işadamı İhsan Arslan ise, çözüm süreci ile ilk defa Kürt sorununda doğru bir noktaya gelindiğini vurguladı. Çözüm süreci projesiyle sorundan beslenen tüm oyuncuların köşeye yatırıldığına dikkat çeken Arslan, taraflara uyarıda da bulunarak, "Bu sorunu başkaları üzerinden değil kendi içimizde çözmeliyiz. Beklenti dışarıda aranmamalı." diye konuştu.

 

BDP Hakkâri Milletvekili Adil Kurt ise, Kürt halkının Türklerle ve Anadolu'da yaşayan diğer halklarla tarihi ittifakı yenilemek istediğini belirtti. Akademisyen Hüseyin Yayman, Ortadoğu ve Kürtlerin geleceğini, konuşmanın Türkiye'nin geleceğini konuşmak olduğunu söyledi. CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Mesut Değer ise, Diyarbakır'da yaşanan çözüm süreci fotoğrafının tarihi bir öneme sahip olduğunu belirtti.

 

Kürt Demokratlar Platformu Başkanı Sertaç Bucak da, Kürtlerin 1920'lerde tarihsel olarak haksızlığa uğradığını söyledi.

 

AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, Kürt sorununun önündeki çözüme en büyük engelin silahlı mücadele olduğunu vurgulayarak, yeni dönemde silahlı mücadelenin ömrünü doldurduğunu belirtti. Ekmen, çözüm sürecinde tüm tarafları da sorumluluk almaya davet etti.

 

HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz ise yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: "... Sorunun ana kaynağından çözümler devşirilmeye çalışılması beyhude bir uğraştır. Bu halk Müslüman'dır. Dolayısıyla Müslüman bir topluma ancak İslam rehberlik edebilir. Kendisini Kürt ulusalcısı olarak tanımlayan kimi Kürtler, Batı'nın paradigmaları doğrultusunda meseleyi ele alıyorlar. Şurası iyice bilinmelidir ki, Batı'ya yaklaşmak bu Müslüman halktan uzaklaşmaktır.

 

Son dönemlerde dini ve dindarlığı Kürt ve Kürdistan meselesinin önünde engel olarak gören anlayışlar gelişti maalesef. Dini ve dili birbirinin alternatifi olarak gösterme çabaları var. Biz de diyoruz ki, din ve dil birbirinin alternatifi değildir. Hem diller Hem de kavimler Allah'ın kevni ayetleridir. Bu husus Müslüman olma iddiasındaki herkes için bağlayıcıdır.

 

Şeyh Said Efendi'nin kıyamını başarısızlık olarak değerlendirip, Şeyh Said Efendi'de olan ne varsa reddetme, Mustafa Kemal'de olan ne varsa onu alma şeklindeki bir anlayışın kimi politik Kürt çevreleri arasında revaç bulduğunu görüyoruz. Bu tamamen yanlış bir yaklaşımdır.

 

Kürt Meselesi'nin başlangıcının asıl sebebi Osmanlı'nın Batılılaşmasıdır. 1800'lü yılların başından itibaren başlayan Batılılaşma İttihat ve Terakki ile iktidarlaştı ve Cumhuriyet'le rejimleşti. Bu dönem Kürtler açısından tam bir Milli Felaket'tir.

 

1514'te Osmanlıyla ittifak yapan İdris-i Bitlisi de bir İslam alimidir. Ama Osmanlı'ya baş kaldıran Şeyh Ubeydullah, Şeyh Abdusselam ve Şeyh Mahmud Berzenci gibi insanlar da birer alimdir. Dolayısıyla, değişen Kürtler değil Osmanlı olmuştur. Osmanlı Batı'ya asker olmayı seçince Kürtlerle arasındaki "Şeriat"a dayalı sözleşmeyi kendi eliyle yırtmış oldu."

 

Daha Sonra Hür Dava Partisi'nin programından Kürt meselesine getirdikleri çözüm önerilerinden birkaçını okuyan Yavuz konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kürtlerin insani ve İslami bütün haklarını temin edecek idari birimin adını çok önemsemiyoruz. Özerklik, federasyon ya da konfederasyon fark etmez. Kürt halkı bunları kendi içinde özgürce tartışmalı ve kararını kendisi vermelidir. Bu bizim için zarftır. Biz ise mazrufa bakıyoruz. Sıla-i Rahim hukukunun da gereği olarak dört parça Kürdistan'da akrabaların birbirini hiçbir engelle karşılaşmadan ziyaret ettiği, sosyal, kültürel ve ticari her türlü ilişkiyi geliştirebilecekleri bir ortam ve yapının oluşturulması gerekir.

 

Çalıştay daha sonra katılımcıların birlikte yedikleri akşam yemeğinin ardından sona erdi. (İLKHA)