Geçenlerde rutin parti ziyaretlerimizden birisi için bir araya geldik. Rahmetelinin yardımda bulunduğu fakir ailelerden birini ziyarete gittik. İçeriye girmemizle birlikte ağlamamak için kendimizi zor tuttuk. İçerde yaşayan insanlar o kadar çaresizdi ki anlatmaya ne ben ne de bu aciz kalem yeter. Yerde serili doğru düzgün bir sergi yok, evin 4 küçük çocuğu var 2 tanesinin gözü neredeyse hiç görmüyor diğer ikisi de hasta. 3 kardeş yerde bir döşeğin içinde birlikte yatıyor. Babanın bir kulağı sağır ve astım hastası. Kümes gibi bir oda ve odada yaşayan 6 kişilik bir aile. Duvarlarda doğru düzgün bir sıva bile yok..

Önümüzde çok çetin bir kış var ve bu evin sadece bir elektrik sobası var. Ama bütün bu olumsuzluklara rağmen Allaha şükrediyordular ve bu bizi çok şaşırttı. Çünkü bizlerin yediği önünde yemediği arkasında olduğu halde ne de az şükrediyoruz. Rabbimiz ferman buyuruyorya: “… Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”

En basitinden bugün yeryüzünde olan her şey bizim olsaydı ve gözlerimiz kör olsaydı bütün dünyanın bizim için bir kıymeti olmazdı. Evet, Allah bize bütün dünyadan kıymetli olan iki göz vermiş, yine dünyalara bedel ayaklar, kulaklar ve sayamayacağımız kadar güzellikler, nimetler vermiş. Vermiş vermesine de biz tüm bunlara karşın gerçekten şükredebiliyor muyuz?

Görüştüğümüz bu aile şunu da anlattı: “2-3 ay önce Van belediyesine başvurduk, mağduriyetimizi dile getirdik ve önümüzde kış var en azından bir soba yardımında bulunmalarını istedik; fakat ne gelen oldu, nede soran. Ben en son belediyeye gittiğimde sen git biz bir iki saate sobayı getirecez dediler ama aylar oldu gelip giden yok.” Sözün tam da burasında birkaç şey sormadan edemiyecem:

-Siz değil miydiniz biz bu halkın hamisiyiz, temsilcisiyiz diyen? Eğer Kürt halkının temsilcisi iseniz bu garibanların hâli nedir, her defasında gelecez deyip bu insanları kandıran kim? Size tavsiyem yardım etmiyorsanız en azından bu insanlara ümit vermeyin. Elbet bir gün hesap sorulacak ve hesap görücü olarak Allahın olacağı o mahkemede haliniz nice olacak? Bu gariban insanlar yakanıza yapıştığında ne yapacaksınız? Elinizde olduğu halde parklara ve oturma yerlerine trilyonlar harcarken kümes gibi evlerde yaşayan insanlara nasıl hesap vereceksiniz?

Bu aileye Van Rahmeteli derneği kıt imkânlarına rağmen yardım etmeye çalışıyor, Allah razı olsun. Yapılan yardımlar var ama çok yetersiz. İçimizden bir kardeşimiz şöyle dedi: Keşke bugün belediye elimizde olsaydı da daha çok yardım edebilseydik…
Tabi keşke demekle bitmiyor bu iş. Çalışmamız lazım hem de çok çalışmamız lazım. Bu gariban insanların ve kimsesizlerin sahibi, temsilcisi olmak için çok ama çok çalışmamız lazım. Çalışmazsak bu insanları kime, kimlere bırakacaz? Gelecez deyipte kulak ardı edenlere mi?

Siz söyleyin Allah aşkına bu iki ateş arasında olan halkın sahibi, temsilcisi kim olacak?
 
Abdulvahap Akkaya / Van - Yaş: 22