Riyad Makaev / Doğruhaber / Analiz
Ukrayna Hükümeti’nin Avrupa Birliği (AB) ile ortaklık anlaşması sürecini askıya almasına karşı çıkan AB yanlısı muhalifler, eylemlerine devam ediyor. Ukrayna Başbakanlığı önünde 24 Kasım gündüz vakti başlayan eylemler aralıksız devam ediyor. Batı, her imkânı kullanarak Ukrayna halkını hükümete karşı demokratik eylemlerle baskı kurmaya teşvik ediyor. Ukrayna hükümetinin, milli güvenlik gerekçesiyle 21 Kasım’da Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu, AB’ye ve üye devletleriyle yapmayı planladığı ortaklık anlaşması sürecini askıya alması üzerine AB patronlarının bazı hayalleri istedikleri gibi gerçekleşmedi. Ukrayna’da bugünlerde patlak veren ve başlangıcı 9 sene öncesine dayanan Ukrayna meselesi sadece Ukrayna ve AB arasındaki ilişkilerden ibaret değildir.
BDT, BÖLGEDE YENİDEN GÜÇLÜ BİR BİRLİĞE DOĞRU GİDİYOR
Rusya, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, 90’lı yıllarda dünyadaki önceki konumunu ve gücünü yitirmiş ve Batılı emperyalist güçlerin oyuncağı haline gelmişti. Batı, istediği gibi Rusya’da at koşturuyordu. 90’lı yılların sonunda Rusya’da iktidara gelen Putin, Rusya’yı yeniden dünya ekonomisine ve eski gücüne kavuşturmak için uğraştı ve büyük ölçüde bunu başardı diyebiliriz. Planlı bir şekilde yavaşça hedeflerine ulaşan AB patronlarına Putin tarafından “balyozla” bir darbe vuruldu. Sovyetler Birliği’nden dağılan Post-Sovyet cumhuriyetler Rusya’nın önderliğinde yeniden BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) çatısı altında toplandı. Rusya’nın deyimiyle AB bir alternatif olmasa da BDT Rusya’nın desteğiyle bölgede yeniden güçlü bir birliğe doğru gidiyor.
Bunun karşısında Batılı emperyalist güçler, Orta Asya ve Doğu Avrupa ülkelerinde ve hatta Kafkasya’da “turuncu devrimler” gerçekleştirerek Avrupa yanlısı yönetimleri iktidara getirmek için uğraştılar. Baltık ülkelerinin AB’ye girmesiyle birlikte başlayan Rusya’nın güvenlik sorunu, Ukrayna’da gerçekleşen “turuncu devrimle” birlikte ekonomik sorunları da ortaya çıkardı.
UKRAYNA’DA BAŞ GÖSTEREN OLAYLAR VE SEBEPLERİ
Ukrayna, Rusya ve AB arasındaki köprü haline geldi. Ukrayna’ya Rusya’nın desteğiyle turuncu devriminden sonra yeni bir iktidar geldi. AB yanlısı Başkan ise halen hapiste bulunmaktadır. Ukrayna’nın önünde iki alternatif seçenek bulunmaktadır. Birincisi BDT birliğinde kalarak gümrük birliğine girmek; ikincisi BDT’yi bırakarak Avrupa Birliği (AB) ile ortaklık anlaşması imzalayıp 2025 yılında tüm AB üye devletlerinin standartları ve reformlarını gerçekleştirip tam Avrupa üyesi olmak. Ancak, AB’ye girerse ekonomik olarak AB’ye bağlanacak. Bu durumda ülke, Yunanistan’ın durumuna düşebilir. Rusya ile olan ilişkiler ve doğalgaz sorunu gündeme gelir. Ukrayna sonuçta kararını vermek zorunda ve bu karar sadece Ukrayna’nın değil Rusya’nın kaderiyle de bağlantılı olduğu için Ukrayna karar vermeden önce iki kere düşünmek zorunda. Şu anda yeniden seçilme derdi olan Ukrayna Başkanı Yanokoviç, AB ve Rusya gibi iki merkez arasında tarafsızlık kalkanını en iyi çözüm olarak görüyor ve böylece kendi gücünü koruyor. Hem Rusya’dan ucuz gaz alacak hem AB’den finansal yardım almış olacak.
Rusya, Post-Sovyet cumhuriyetlerini elden bırakırsa yeniden güç kaybeder. Elinde bulunan petrol ve doğalgaz gibi stratejik öneme sahip enerjiyi satmakta zorlanacak ve ekonomik olarak zayıflayacak. Bu, askeri bakımından da zayıflayacağı anlamına gelir. İslam Dünyası’ndaki kalelerini kaybeden Rusya, BDT birliğini korumak ve bu oluşumunu AB’ye karşı bir alternatif olarak güçlendirmek istiyor. Orta Asya enerji hatlarını elinde tutan ve AB doğalgaz teminatçısı olarak bugün güçlü konumda olan Rusya bunu kaybetmek istemez. Rusya Avrasya Birliği’ni de gündeminde tutarak AB’yi her konuda tehdit ediyor. Türkiye bile bu oluşuma sıcak bakıyor. Batı zihniyetinin tek kutuplu hayal ettiği dünya idaresinin önünde şimdilik bir Rusya durmaktadır. Bu savaşlar böyle devam ederken eğer Müslüman toplumlardan alternatif bir birlik ve güç ortaya çıkmazsa yakın gelecekte Sovyetler Birliği dönemindeki gibi Rusya ve Amerika öncülüğünde yeniden iki kutuplu bir dünyayı görebiliriz.
BU ÜLKELERDEKİ MÜSLÜMANLARIN DURUMU ÇOK SIKINTILI
Bağımsız Devletler Topluluğu’nda Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Tacikistan gibi Müslüman ülkeler bulunuyor. Ancak bu ülkelerdeki Müslümanların durumu pek parlak değil. Genel anlamıyla BDT üye ülkelerindeki Müslümanların durumu çok sıkıntılı. Ukrayna’nın Kırım bölgesindeki Müslümanlar halen problemler yaşamaktalar. AB ve Rusya çekişmeleri uzarsa ve Ukrayna Rus tarafını tutarsa Kırım Müslüman bölgesi AB’nin siyasi manevralar için kullanabileceği bir pozisyonda olur. Zaten bölgede Hıristiyan aşırı gruplarla sorunlar yaşayan Kırım Tatarları, Batı’nın siyasi desteğiyle Ukrayna’dan bağımsızlık talebinde bile bulunabilirler.
TARİH OLMAKTANSA TARİH YAZMAK
Batı, Rusya’nın hedeflerine karşı Orta Asya ve Kafkaslarda çeşitli grupları ortaya çıkarmakta bölgeyi devamlı sıcak tutarak Orta Asya cumhuriyetlerindeki iktidarlara bir nevi uyarı veriyor. Rusya’nın “doğalgaz ve petrol” tekelinden çıkmak isteyen AB, oyununu yavaşça, acele etmeden, Rusya’yı deneyerek oynuyor. Yeniden gücüne kavuşan ve toparlanan Rusya’da 90’lı yıllardaki gibi at koşturamayan Batı, Rusya’nın ne yapabileceğini ancak bu yollarla öğrenebiliyor. Rusya’da Putin’e karşı ciddi bir muhalefet oluşturmakta başarısız olan Batı, yeni alternatifleri masaya yatırmış gözükmektedir. Dünya haritasına bakılırsa Batı’nın sömürgeci olarak baktığı her bölgeye Rusya da “benim de hakkım var” dercesine diş göstermeye başladı. Tüm yaşanan hadiseler, Rusya’nın ve Batı’nın bir rant ve dünya ticaretini kontrol etme isteklerinden doğuyor. Kim kazanacak birlikte göreceğiz. Eğer bu hadiseler yaşanırken Müslümanlar “seyirci olarak kalırsa” ikisinden birinin kontrolüne girecekler. Dolayısıyla tarih olmaktansa tarih yazmak her zaman daha iyidir.