Siyonist rejimin sözde  parlamentosu Knesset, Filistin Devletinden mali yardım alan her Filistinli esirin  vatandaşlığının düşürülmesine yönelik hazırlanan yasa tasarısını geçtiğimiz yıl onaylamıştı. İşgal rejimi işgal altındaki topraklarda düzenlenen direniş eylemlerinin ardından direnişçilerin ailelerinin de vatandaşlığını iptal etmeye hazırlanıyor. Direnişçilerinin ailelerinin vatandaşlıktan atılmasını öngören tasarı hukuk komisyonunda onayladı.

Soykırımcı İsrail'in Filistinlilere yönelik zulmü her alanda devam ederken Türkiye henüz soykırım suçuna dahil olan çifte vatandaşların vatandaşlıktan atılmasına yönelik bir adım atmadı. 

HÜDA PAR, Türkiye’den işgal rejimine  giderek Gazze’deki soykırıma katılan çifte vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılmasına yönelik kanun teklifini  TBMM Genel Kurulu'na sunmuş, 9 Temmuz 2024’te yapılan oylamada kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi kabul edilmişti. Ancak tasarı henüz Genel Kurul’un gündemine alınmadı. Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik beyanında bulunan Türkiye'den soykırıma katılan çifte vatandaşlar için de somut adım atması bekleniyor.  

Katar medyası Türkiye vatandaşı olup Siyonist İsrail için Gazze’de soykırıma gidenlerin sayısının  4.000 Dört bin olduğunu iddia etti.  Türkiye'deki Sivil toplum kuruluşları, siyasi partilerden HÜDA PAR'ın kanunu teklifinin Genel Kurul’un gündemine taşınması için destek talep ediyor. 

HÜDA PAR sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı konuya ilişkin yaptığı açıklamada,

“Kanun teklifimiz rafa kalkmış değil. Bizim hala başta AK Parti grubu olmak üzere Meclis’te grubu bulunan partilerle bu konudaki görüşmelerimiz, müzakerelerimiz devam ediyor. Bizim umudumuz ve dileğimiz odur ki bir an önce bu kanun teklifi Meclis’e gelsin ve yasalaşsın. Çünkü biz, kendi içimizden, kendi pasaportumuzu taşıyan insanların gidip Gazze'de soykırıma katılmalarına katlanamıyoruz. İçimizde siyonist istemiyoruz, soykırımcı istemiyoruz. Genel Kurul’da görüşülmesi kabul edilen teklifimizin kanunlaşması için yeniden Genel Kurul’un gündemine gelmesi hususunda somut adım atılabilmiş değil. Şu anda mevcut 4 Milletvekilimizle grubumuz olmadığı için bu kanun teklifini kendi imzamızla, kendi teklifimizle maalesef Genel Kurul’un gündemine taşıyamıyoruz. Bunun için Meclis’te grubu bulunan bir partinin bunu taşıması gerekiyor. Bu konuda bugün itibariyle Cumhur İttifakı’nı oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi dahil olmak üzere çoğunluğu elinde bulunduran partilerin öncülüğünde bu kanun teklifinin gelmesi bizim birinci önceliğimizdir. Şayet olmazsa grubu bulunan diğer siyasi partilerle birlikte bu kanun teklifinin Meclis Genel Kurulu’na getirilmesi yönündeki çalışmalarımızı ve çabalarımızı bu süreçte arttıracağız.” dedi.

YAPICIOĞLU'NDAN DESTEK ÇAĞRISI

Parlamentoya bir çağrıda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya   Yapıcıoğlu da kanun teklifinin gündeme alınması için destek talep ederek şu ifadeleri kullanmıştı:

"Geçtiğimiz yıl aralık ayının sonunda meclis başkanlığına bir kanun teklifi verdik. Teklifimiz şuydu; aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve soykırım suçuna iştirak etmiş olan siyonistlerin cezalandırılması için Türk Ceza kanununda ve haklarında dava açılması, soruşturma açılması halinde ifadeye çağrılıp da gelmeyenler ile ilgili olarak çifte vatandaş olanların, vatandaşların iptal edilmesi için vatandaşlık kanununda bunların mal varlıklarına el konulup aile ve gençlik fonuna devredilmesi için de ilgili kanunda değişiklik yapılması için meclis başkanına bir kanun teklifimiz vardı. Bu kanun teklifimiz geçtiğimiz yasama yılında yani meclis tatile girmeden önce genel kurulda görüşülmesi hususu oylandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve DEM Parti dışındaki diğer partilerin desteğiyle genel kurulda doğrudan görüşülmesine yönelik önergemizi kabul edildi. Şimdi bunu genel kurulda görüşmesine destek vermeyen CHP ve DEM Parti de dahil olmak üzere parlamentoda bulunan bütün partilere buradan bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum. Bahsettiğimiz mesele yani bu insanlık suçunun bu soykırımın durdurulması sadece bir siyasi partinin meselesi değildir. Sadece belli bir siyasi görüşte olan insanların meselesi değildir. Sadece belli bir millete mensup olanların meselesi de değildir. Belli bir inanca mensup olanların meselesi de değildir. Bu bir insanlık meselesidir. Soykırım suçu bütün insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bu nedenle evrensellik prensibi gereği bütün ülkelerin iç hukuklarına da bu suç olarak kabul ediliyor ve suç nerede işlenirse işlensin bunlarla ilgili soruşturmaların yapılması gerektiği ve mutlaka soykırım suçunun önlenmesi ve bu suçu işleyenlerin cezalandırılması gerektiği uluslararası sözleşmelerle de kayıt altına alınmış durumdadır. Bütün siyasi partilere çağrımız şudur; gelin bunu bir an önce meclise genel kurula getirelim ve bütün partilerin oy birliğiyle bunu kararlaştırıp. Soykırımın durdurulması noktasında en azından parlamenterler olarak. Meclis olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmiş olalım."