Kadim Aşiretler Federasyonu Iğdır İl Temsilciliğinin düzenlediği programa, HÜDA PAR Iğdır İl Başkanı Mehmet Fatih Durmaz, aşiret liderleri ile kanaat önderlerinin öncülük ettiği basın açıklamasına halk tarafından yoğun bir katılım sağlandı.

Basın açıklamasında hem Müslümanlara hem de dünyadaki Yahudilere çağrıda bulunan Kadim Aşiretler Federasyonu İl Başkanı Ferhat Armağan, şu ifadelere yer verdi.

"76 yıldır İslam aleminin ilk kıblesi işgal altında ve oradaki Müslümanlar katledilmekte. Biz Müslümanlar se olanlara karşı duyarsızlık içerisinde yaşamaktayız.

Rabbimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir. Peygamberimiz bir, dinimiz bir.  Bu kadar birler, vahdet ve tevhidi vifak ve ittifakın muhabbet ve uhuvvetin iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri bir birine bağlayacak manevi zincirler bulundukları halde, nifaka, kin ve adavete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz şeyleri tercih edip mümine ve Müslümana karşı hakiki adavet etmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıtay-ı vahdete bir hürmetsizlik olduğunu kalbin ölmemiş ise ve aklın sönmemiş ise anlarsın.

Neden ehl-i dünya, ehl-i gaflet, hatta ehl-i dalâlet ve ehl-i nifak rekabetsiz ittifak ettikleri halde, ehl-i hak ve ehl-i vifak olan ashab-ı diyanet ve ehl-i ilim ve ehl-i tarikat, neden rekabetli ihtilâf ediyorlar? İttifak, ehl-i vifakın hakkı iken ve hilâf ehl-i nifakın lâzımı iken, neden bu hak oraya geçti ve şu haksızlık şuraya geldi?

Ey ehli iman, zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz. Aklınızı başınıza alınız. İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı, (innemel müminine  ihvetun) kale-i kudsiyesi  içine giriniz. Tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malumdur ki, iki kahraman bir biriyle boğuşurken bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir nizamda iki dağ bir birine karşı muvazenede bulunsa, bir küçük taş muvazenelerini bozup onlarla oynayabilir. Birini yukarı birini aşağı indirir.

İşte ey ehli iman ihtiraslarınızdan ve husumetkarane tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner. Az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Onun için bütün kuvvetinizi birliğe vahdete ve uhuvvete vermek zorundasınız.

Fatih döneminde, Almanya'dan gelen bir grup Yahudi'yi Osmanlı topraklarına yerleştirmişiz. II. Beyazıt döneminde, 1492'de İspanyadan ve 1497'de Portekiz'den kaçan yüzbinlerce Yahudi'yi, Osmanlı topraklarına yerleştirmişiz.

israil ise kurulduğu tarihten beri sürekli işgal ettiği toprakları genişletmekte, Müslümanları evlerinden yurtlarından sürmektedir.

Müslümanların yurtlarını işgal etmekle kalmayıp şehirlerini yakıp yıkmakta, insanlarını katletmektedir.

76 yıldır Filistin'de katliam yapan, şehirleri bombalarla enkaz haline getiren, bunca zaman o evleri enkaz, altlarını yüzbinlerce kadın ve çocuğa mezar haline getiren, bebekleri öldüren, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'yı postallarla kirleten, su kuyularının üzerine beton döken, zeytin ağaçlarını yakan, evlerini arazilerini gasp eden, her Ramaza ayının ilk gecesi üzerlerine fosfor bombaları yağdıran, bu terör devleti israil değil midir?"

Müslümanların vahdeti, ittihadı İslam'ın farziyeti hususuna dair kalabalığa hitap eden Armağan, bütün ehli imanın birbirinin kusurlarına bakmadan birbirine şefkat göstermesi gerektiğini, Müslümanların bir bedenin birer parçaları misali birbirlerinin acısını hissetmesi gerektiğini sözlerine ekleyerek, "Ey Ehli iman, Ey Ehli Şia, Ey Ehli Sünnet bütün bu zulümler gözünüzün önünde olduğu halde, bunca ayet, hadis birlik beraberliği, ittihadı emrettiği halde neden birbirinizin kusurlarını görüyor, kardeş olmuyorsunuz.

Biz bunu yapmadığımız için iki milyarlık İslam alemi, beş milyonluk bir siyonist terör devletinin zulmüne, hakaretine maruz kalıyor." diyerek sözlerini tamamladı. (İLKHA)