Kamer Genç, yeni bir vukuata daha imza atmış.
Başbakan’ın eşinin konuşma yapmasına engel olmak isteyince korumalar tarafından tartaklanmış.
Farklı tepkiler yansıdı basına bu olay üzerine.
Tepkisini dile getiren Süleyman Özışık’ın ilginç yazısından bazı bölümleri alıyorum buraya:
“Tuzsuz Deli Bekir’in hikâyesini bilmeyen yoktur. Bir gün mahallede bir cenaze olunca yıkayıp defnedecek adam bulamayınca el eman diyerek Tuzsuz Deli Bekir’den yardım ister mahalleli.
“Yahu ben ne anlarım cenaze yıkamaktan, gömmekten” dese de sözünü dinletemez. Gönülsüz bir halde cenazeyi yıkar; ama kefenlemeden önce mevtanın kulağına eğilip bir şeyler fısıldar.
Onun bu halini gören mahalleli şaşkındır. Cenazeyi gömdükten sonra etrafında toplanıp, “Sen cenazenin kulağına ne söyledin?” diye zorla konuştururlar.
Bakar ki kurtuluş yok, ne dediğini anlatır:
“Sen şimdi öbür dünyaya gideceksin. Orada sana dünya ne haldedir diye sorarlarsa fazla açıklama yapmana gerek yok. Deli Bekir imam olmuş dedin mi onlar gerisini anlar dedim” cevabını verir.
Ben de size “Kamer Genç ve Tolga Çandar gibiler milletin vekili olmuş” diyeyim, siz siyaset hayatının ne kadar çamurlaştığını, ne kadar çukurlaştığını oradan anlayın.
Bu ağır sözleri neden mi söylüyorum?
Anlatayım...
Hafta sonu bir televizyon kanalında tesadüfen izledim CHP’li Tolga Çandar’ı... Bir toplantıda konuşuyor, daha doğrusu hezeyanlar içinde Başbakan’a hakaretler, küfürler ediyordu.
Gerekçesini ise şu sözlerle anlatıyordu:
“Haram olsun. Başbakan diyorlar ya şimdi. Gözleri kör olsun inşallah. Yani inleye inleye gebersin inşallah. Bir Tümgeneralin oğlu öldürülüyor, bir kere ‘başın sağolsun’ demiyor.”
Özışık, bu konuda ağır eleştiriler getirdikten sonra konuyu Kamer Genç’e getiriyor.
“Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Yutaka Yokoi’nin ev sahipliğinde büyükelçilik rezidansında düzenlenen resepsiyona Başbakan
Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan konuşurken Kamer Genç’in çıkardığı rezilliği izlemişsinizdir.
Genç, Emine Erdoğan’a, “Sen hangi sıfatla konuşuyorsun?” diyerek sataşıyordu. Haberi bir de internet sitelerinden okuyayım dedim. Bazı kişiler, “Emine Erdoğan hangi sıfatla konuşuyor. Bence bu bile diktatörlüğün göstergesidir” diyerek Kamer Genç’e hak veriyordu.
Bilmeyenler için anlatayım.
29 Ekim’de Japonya’daki Türk Büyükelçiliğinde Japon başbakanının eşi onur konuğuydu ve orada bir konuşma yaptı.
Mütekabiliyet çerçevesinde Japon büyükelçiliği de başbakanın eşini onur konuğu olarak çağırdı. Devletlerarası gelenek böyledir.
Gerçi bunu, “Tünel patlasa da insanlar içinde ölse de iktidar devrilse” diyenlere anlatmak beyhude bir çaba ama ben yine de anlatmak istedim.”
Özışık, esas vurucu sözlerini bundan sonra söylüyor:
“Siyasi iradeye saygısızlık etmek istemem lakin artık şuna inanıyorum.
Galiba Tunceli halkı Dersim’in bombalanmasının ahını, Kamer Genç’i Meclis’e göndererek alıyor tüm Türkiye’den. Yoksa kürsüde konuşurken bile iki kelimeyi bir araya getiremeyen, edebi muaşeretten bu kadar yoksun, …… diyen biri neden her
dönem seçilip Meclis’e gönderilir ki?
Dersimliler bu şekilde intikam alıyor olabilirler mi?
Aslında hiç de mantıksız değil. Kamer Genç, bazen bombalardan daha fazla tahribat yapabiliyor.
Ama bir de şöyle bir şey var. Kamer Genç’in Dersim’i bombalayanlarla bir problemi yok!
Bunu nereye oturtabiliriz, bilemiyorum.