Haber Merkezi


Kürtlerin “serok” ve “ulusal lider”i olma hayaliyle yola çıkan ama Bekaa Vadisi’nde oluşturduğu kült ile kendisini “yarı tanrı” olarak görecek bir meczuba dönüşen birinin; Devletten daha çok Kürt kanı döken, Kürtlere özgürlüklerini verememesi bir yana Kürtlerin dinini, kültürünü, geleneklerini, göreneklerini en önemlisi de evlatlarını gözünü kırpmadan onlardan alan bir “önder”in devrim hayallerinin geldiği noktayı hepimiz birlikte müşahede etmekteyiz.

Kendi ifadesiyle yıllarca Kürtlerin hak ve özgürlükleri için “mücadele” etmiş Öcalan’ın, yakalanma anına dair görüntüleri hepiniz hatırlarsınız. Yıllarca dağlarda silahlı “mücadele” vermiş birinin düşman olarak nitelendirdiği tarafın eline geçmesi durumunda normal şartlarda dik ve daha kararlı bir duruş sergilemesini beklersiniz. Ancak, Öcalan’ın, ABD eliyle Türkiye’ye teslim edildiği ve Türkiye’ye getirildiği anların kamera görüntülerini sonradan ortaya çıkan sorgu görüntülerini tekrardan izlerseniz durumun çokta öyle olmadığını hepiniz hatırlarsınız.

-“Ben devletime hizmet etmek isterim” diyen sözde “önderin” sonradan ortaya çıkan sorgu görüntülerinde söylediği bazı sözler o gün çok anlaşılmamıştı. Neydi o sözler:

-"Benim ilk üyeliğim Ülkü Ocakları'nadır”

-“Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet etmek acılarımı biraz olsun hafifleticektir” sözleri o zamanlar herkese ilginç gelmişti.

25 sene önce Amerika eliyle Türkiye’ye teslim edilen Öcalan’ın yakalanır yakalanmaz söylediği bu sözler Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin: “Terörist başının tecridi kaldırılırsın, Meclis'e gelsin ve DEM Parti Grup Toplantısında konuşup PKK'nın tek taraflı lağvedildiğini söylesin. Biz her şeye varız.” açıklaması sonrası yeniden anlam kazandı. Buradan şunu mu anlamalıyız acaba; Tilkinin dönüp dolaşacağı yer Türkçü pardon Kürkçü dükkânıdır.