KONYA- Selçuk Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Din ve İnsan Hakları Çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştay'da insan haklarının kavramsal, kuramsal ve tarihsel gelişiminden, din ve insan hakları arasındaki ilişkiye, İslam dininin insan haklarına bakış açısından farklı düşünce ve hayat tarzına sahip bireylerin insan hakları algısına kadar oldukça geniş bir yelpazede konular tartışıldı.

Bera Mevlana Otel'de gerçekleştirilen Çalıştay'a, YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Şaban Çalış, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel, Raoul Wallanberg Enstitüsü Türkiye Koordinatörü Ville Forsman, öğretim üyeleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

"İslamiyet'te insan haklarına verilen önemi görebiliriz"
Çalıştay'ın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Hakkı Gökbel, "Dinlerin özellikle de mensup olduğumuz İslam dininin insan hakları kültürünün oluşmasına ve gelişmesine katkısı göz ardı edilemez. İslam dini, insanların birbiriyle görüşüp konuşmalarına, toplum halinde yaşamalarına büyük bir önem vermiştir. Müslümanların birbirleriyle geçinmelerinde samimiyet, tevazu, saygı, sevgi, sadelik, karşılıklı yardım, nezaket ve hayırseverlik dinimizin önem verdiği esaslardır. Modern döneme ait insan hakları konusunda dünyada önemli olan 3 beyanname ya da sözleşmeden söz edilebilir. Bu beyannamelerde ve sözleşmelerde yer alan insan haklarına ait yüzlerce maddenin zaten İslam dininde ve yüzlerce yıl önce insanlığın hizmetine sunulan Kuran-ı Kerim'de var olduğu gerçeği mensup olduğumuz dinin, insan haklarına yüzyıllar öncesinden verdiği önem ve değeri ortaya koymaktadır." dedi

"İnsan hakları konusunda dini dışarıda bırakamayız"
Din ve insan ilişkilerinin tesadüf olmadığını söyleyen YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Şaban Çalış ise, "Bu yüzden insan haklarının dinden ayrı ele alınmasının sorunlu olduğunu düşünüyorum. Gerçeğe ilişkin inançlarımız bile dinsel motifler taşıyorken insanların zihninde yaratılan seküler bir insan hakları düşüncesi algısı eksik ve yanlıştır. İnsan haklarını ahlaki olarak ele alan hiçbir eser olmamasında da bunu görüyoruz. İslamiyet'in insan hakları konusunda ne kadar önemli şeyler söylediğini görmeliyiz. İnsan haklarının tarihi Magna Carta'dan ibaret değildir. Magna Carta'yı, Veda Hutbesi'yle karşılaştırıldığımızda insan hakları konusunda söylenenlerin ne kadar eski ve önemli olduğunu anlamış olacağız. Kuran'ı Kerim'in bütün mesajı insan, insanlık ve İnsan-ı Kamil olma yolunda uyarılardan oluşmaktadır." Şeklinde konuştu.

"Modern insan kafesin içinde yaşıyor"
Açılış konuşmasının ardından geçilen ilk oturumda insan haklarının kavramsal, kuramsal ve tarihsel gelişimi hakkında konuşan Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen, "Modern insan haklarının temeli dine dayanmaktadır. Bütün dinlerde bunu görebiliyoruz ancak dünyamızda modern insan bir kafesin içindedir. Her türlü teknolojik gelişmeye sahip olmasına rağmen insanlık ihmal edilmiş ve ölüme terk edilmiştir. İnsanlar bütün eylemlerinde kendilerini haklı gördüğü için karşısındakinin hakkını görmüyor ve ihmal ediyor. Bu dünya algısı nedeniyle insanca yaşamamızı sağlayan ve insan onurunu yükseltmek için düzenlenmiş olan ahlaki kuralları yok sayıyoruz. Seküler temelli olan bu insan algısı çok yanlıştır. İnsan haklarının bireyi kapsayan ve onu aşan özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi bir takım özellikleri vardır. Bunların ihmal edilmemesi ve bütün insanların akıl ve vicdan sahibi olduğunun unutulmadan insanların eşit olduğunun bilinmesi gerekir." İfadelerini kullandı.
Oturumun sona ermesinin ardından konuyla ilgili soru ve cevap bölümüne geçilerek ortaya konan düşünceler katılımcılar tarafından tartışıldı.(İlyas Yavuz - İLKHA)