Hüseyin Aydemir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni'ne katıldı. Burada konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarında kaymakam adaylarına seslenerek; "Devlet yönetiminde bizim rehberimiz 'İnsanı yaşat ki; devlet yaşasın' ilkesidir. Kaymakamlarımız görevlerini ne kadar etkin icra ederse devletimiz de o derece güçlü olur." dedi.

Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde;

"MİLLETİMİZİN HER FERDİ DEVLETİMİZİN EŞİT VATANDAŞIDIR"
Ülkemizdeki 81 vilayetimiz nazarımızda değerlidir, önemlidir. Görev yapacağınız ilçeler arasında asla uzak yakın, küçük büyük ayrımına gitmemenizi rica ediyorum. Milletimizin her ferdi eşittir. Asırlardır zalimlerin karşısında duran bir millet olduk. Mazlumlara kulak tıkamak Türk milletine yakışmaz. Hangi kökene, meşrebe, kimliğe, inanca, görüşe mensup olursa olsun milletimizin her ferdi devletimizin eşit vatandaşıdır. 

Milletin adamı olmadan hakiki devlet adamı olunmaz. Millete hizmet büyük bir misyondur. Milletin derdiyle dertleniyoruz. 

Devletimiz unvanınıza uygun vasıflarla donanmanız için her türlü gayreti göstermiştir. Toplam 42 ay süren yoğun, kapsamlı bir eğitim programını alnınızın akıyla tamamladınız. Bu zaman zarfında tecrübe paylaşımından mevzuata, iletişimden protokol kurallarına kadar ihtiyaç duyacağınız her konuda en üst düzeyde eğitim aldınız. Devleti, millet için hizmet üreten bir sisteme kavuşturmanın yolu bu milletin gönlüne girmekten geçer.

Kaymakamlarımız görevlerini ne kadar etkin icra ederse devletimiz de o derece güçlü olur. Millete hizmet için koşturmalısınız. 

"ELİTİST ZİHNİYET GEÇMİŞTE ÇOK ZARAR VERDİ"
Tarihte kurduğumuz devletlerin iki taşıyıcı sütunu oldu. Bunlardan ilki “mülkün temeli olan” adalet; diğeri de merhametti. Aynı durum bugün de geçerlidir. Türkiye bir hukuk devletidir. Medeniyetimiz de bir merhamet medeniyetidir. 

Vatandaşına üstten bakan, vatandaşların bir kısmını tehdit kaynağı gören 'bürokratik oligarşinin' devlet tasavvurumuzda yeri yoktur. Elitist zihniyet geçmişte zarar verdi.

Milli iradenin askıya alındığı dönemlerde devlet vatandaşlarının bir kısmını tehdit kaynağı olarak gördü; dış görünüşüyle, kılık kıyafetiyle, kadınların başörtüsü, erkeklerin saçı ve sakalıyla uğraştı. İrticacı, takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, laik-antilaik, ilerici-gerici diyerek insanımızı birbirine düşürülmeye çalışıldı. Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, maalesef, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı. Bunun bedelini ise demokrasimiz ödedi, devletimiz ve milletimiz ödedi.

Devlet milletinin hizmetindedir. Kamu görevlisi de milletin hizmetkarıdır. Devlet yönetiminde bizim rehberimiz 'İnsanı yaşat ki; devlet yaşasın' ilkesidir. 

Osmanlı'yı 6 asır boyunca ayakta tutan temel ilke işte budur. 

22 yıldır millete kulak verdik. Tüm başarıları milletin sağduyusuna güvenerek elde ettik.

"TAHAMMÜLÜMÜZ YOKTUR..."
Devlet ile millet arasında mesafe açılırsa hizmetin anlamı kalmaz. Halktan kopuk, sokaktan kopuk, köylüden kopuk idareciye tahammülümüz yoktur. Yeri gelecek kamyoneti alacaksınız nerede kömürü olmayan var onlara bunu siz bizzat götüreceksiniz. 

Sorumluluğu altındaki personele makamın gücünü de kullanarak ezen mütekebbir idareci tipine de tolerans göstermeyiz. Vatandaşı aileniz kabul edeceksiniz. Mülki idare amiri olarak emanete sıkı sıkıya sahip çıkacaksınız. 

"MEVCUDU KORUMAK GERİLEMEK DEMEKTİR"
Mevcudu korumak gerilemek demektir. Dünyadaki baş döndürücü dönüşüm, çok çalışmamızı gerektirir. 

Hatırlatmak isterim ki; bulunduğunuz makam devletin sadece otoritesini, sadece gücünü değil; aynı zamanda “kerim” vasfını da göstermenizi gerektiriyor. Dolayısıyla atandığınız her yerde devletin şefkatli, merhametli, adaletli, gülümseyen yüzü, müşfik eli olmanızı sizlerden özellikle bekliyorum. 

"24 SAAT KAPINIZI AÇIK TUTACAKSINIZ"
Benim vatandaşıma hiçbir zaman “devlet nerede” dedirtmeyeceksiniz. İhtiyacı olan vatandaşın gelip sizi bulmasını da beklemeyeceksiniz. Tam tersine önce siz davranacak, ihtiyaç sahibini, mazlumu, mağduru, garip-gurebayı bulup derdiyle hemdert olacak, hemhal olacaksınız.

Görev yaptığınız mahalde sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmayı koordine edecek, vatandaşın talep ve şikâyetlerine 24 saat kapınızı açık tutacaksınız. İnsanımızı devletinden uzaklaştıracak veya soğutacak gelişmelere karşı sıfır toleransla yaklaşacaksınız.