Hüseyin Aydemir
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Karadeniz'de Bartın'ın Amasra ilçesi açıklarında meydana gelen 4.8 büyüklüğündeki depremin ardından açıklamalarda bulundu.
Bir TV kanalı canlı yayınına katılan Naci Görür, Karadeniz'deki depremle ilgili şunları söyledi:
"Bu herhangi bir haberci değil, bu Bartın depremi de değil. Niye 'Bartın depremi' dediler, bilmiyorum. Batı Karadeniz havzasında graben ve horstların bulunduğu faylı bölgede meydana gelmiş bir deprem.
KARADENİZ'DE DEPREMLER OLUR
Bunun herhangi bir şeye etkisi falan yok. Karadeniz’de depremler olur çünkü özgün faylar vardır. Hem batı hem doğu Karadeniz’de. Özellikle Rusya'ya yakın kıta kenarında olan yerlerde faylardan dolayı birtakım depremler meydana gelir. Bunun bizim Türkiye'deki fay sistemiyle de bir ilgisi yoktur."
"TÜRKİYE'DE DEPREM DİRENÇLİ KENTLER OLUŞTURMA, BİLİMSEL ANLAMDA DOĞRU YAPILMAMAKTADIR"
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin ardından yapılan çalışmaların yeterli olup olmadığı sorulan Naci Görür, şu yanıtı verdi:
"Bir ülkede deprem adına yapılan şeyler faydalıdır, yapanlara teşekkür etmek lazım. Ama yapılması gerekenler doğru bir yolda, takvimde, ilimin ışığı altında, mühendislik hizmeti verilerek, planlanarak yapılırsa o zaman deprem dirençli kentleri oluşturabilirsiniz. Yani rastgele, halkın ilgisini çekecek, 'Ya bu adamlar da iş yapıyor' dedirtecek işler yapar gerekeni yapmazsanız bu doğru değildir. Türkiye'de deprem dirençli kentler oluşturma, bilimsel anlamda doğru yapılmamaktadır."
"YAPI STOKUNU TAMAMEN YAPSANIZ BİLE O KENT DEPREME HAZIRDIR DEMEK DOĞRU DEĞİL"
Kentlerin sadece yapı stokunun yenilenmesiyle depreme hazır olmayacağını belirten Görür, şu ifadeleri kullandı:
"Halkın ve yöneticilerin üzerinde durduğu kentin yapı stoku. Halbuki bir kentin yapı stokunu tamamen yapsanız bile o kent depreme hazırdır demek doğru değildir. Bugün Güneydoğu'da alt yapının imha edilmiş olması dolayısıyla az zarar görenleri bile yıkmak mecburiyetinde kalıyoruz. İşin doğru olan bir kenti oluşturan birleşenlerin aynı anda bütünleşik olarak gerekeni yerine getirmektir. Tüm bileşenler dediğimiz zaman yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, ekosistem ve çevre ile ekonomidir. Bunlardan biri eksik olursa o kent depreme hazır değildir. Sadece bina yaparak orayı depreme hazırlamış olmazsınız."
"BUGÜN BEN ÖLMEM, YARIN ÇOCUĞUM ÖLÜR, ÖBÜR GÜN TORUNUM ÖLÜR"
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ekonomi, altyapı ve çevre sorunları olduğuna dikkat çeken Naci Görür, şunları söyledi:
"Güneydoğu bir levha sınırıdır. Arap, Anadolu ve Afrika levhasının sınırıdır. Jeolojik olarak bir sınırdır. 16 milyon sene önce bu sınır oluşmuştur, daha milyonlarca sene bu sınır çalışmaya devam edecektir ve bu sınırlarda muhakkak deprem olur. Siz bugün evleri yenilersiniz ama zamanı gelir yine aynı problemlerle karşı karşıya kalırsınız. Yeni nesillere bu problemi ihraç edersiniz. Özel malzeme, özel yapılaşma, özel müteahhitler, ileri teknoloji kullanılmazsanız bugün yıkılmaz yarın yıkılır. Bugün ben ölmem, yarın çocuğum ölür, öbür gün torunum ölür.
Buranın özelliği belli, bunu bilelim. Her yere özelliğine göre yapı, özelliğine göre kent yerleşimi yapalım. 7,6 depremi 50 bin insanı öldürdü. 3-5 ay önce Tayvan’da oldu 3 kişi tesadüfen öldü. Neden? çünkü deprem dirençli kentler yapıyorlar, özel tasarım, özel malzeme ile yapıyorlar. Oranın deprem üreteceğini biliyorlar."