637 yılında Ebu Ubeyde bin Cerrah komutası altındaki İslam ordularının Kudüs'ü fethinden 1099 yılındaki Haçlı işgaline, 1187'de Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü Haçlı zulmü ve işgalinden kurtarmasından 1918’de İngiltere ve sonrasındaki siyonist işgale kadar Filistin hep İslam yönetiminde kaldı. Kudüs ve Filistin son olarak yaklaşık 400 yıl Osmanlı İslam Hilafeti idaresinde kaldı. Fakat Filistin davasının adeta son kalesi olan Abdülhamit Han’ın fitnelerle bertaraf edilmesinden sonra Kudüs ve Filistin, 1918’de İngiltere, siyonist çeteler ve yerli işbirlikçileri tarafından işgal edildi. 25 Nisan 1920'de İngiltere bölgenin manda idaresini aldı. İşte bu tarihten sonra Filistin'de kan ve gözyaşı hiç eksik olmadı. Siyonist çetelerin küresel fesat çalışmaları sonucu yüz yılı aşan bir süreçte Filistin’in Müslüman halkı ya zorla yurdundan edildi ya da soykırımlara katliamlara maruz kaldı. 1948’de İslam Ümmeti’nin hayat damarlarından birisi olan Kudüs ve Filistin’e kanlı bir hançer saplandı: israil! Günümüze kadar on yıllardır Filistin halkı bu vahşi terörist çete tarafından her türlü baskıya, adaletsizliğe, temel haklarının gasp edilmesine ve soykırım politikalarına maruz kaldı. Özellikle Gazze Şeridi, siyonist çete tarafından 2007'den itibaren 17 yıldır süren ve bölgeyi dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştüren boğucu bir ablukaya maruz kaldı. Ve yakın tarihe baktığımızda gün geçmedi ki Filistin’den şehadet, işkence, zindan ve siyonist çapulcuların vahşi zulümlerinin haberleri duyulmamış olsun…

FİLİSTİNLİ MÜSLÜMAN ESİRLERİN KURTULUŞU İÇİN NE YAPILDI?

Peki, yüzyılı aşan acımasız işgal ve ızdırabın ardından, başta dünya halklarını temsilen Birleşmiş Milletler ve İslam Ümmeti’ni temsilen İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere tüm dünya sürekli kanayan bu yara için ne yaptı? Hiçbir yaptırım gücü olmayan boş kınama kararları dışında küresel insan hakları örgütleri ne yaptı? Filistin’in ve Kudüs’ün özgürlüğü için somut hangi adım atıldı? Katil israilin mübarek Mescid-i Aksa'yı Yahudileştirme planları, zamansal ve mekânsal bölme girişimleri ve siyonist yerleşimcilerin mübarek Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları karşısında kim durabildi? Siyonist vahşet zindanlarında korkunç işkencelere maruz kalan aralarında kadın ve çocukların da olduğu Filistinli Müslüman esirlerin kurtuluşu için ne yapıldı? Ne yazık ki kocaman bir hiç!...

MUHAMMED ED-DAYF, “KURTULUŞ SAVAŞI”NIN İLK AÇIKLAMASINI YAPTI

İşte bu kan ve gözyaşı atmosferinde, korkunç siyonist zulümlerin darbelerine karşı bir özgürlük, direniş ve kurtuluş “tufan”ı esti. Toprakları gasp edilmiş ve yurtlarından sürülerek mülteci kamplarına mahkum edilmiş mazlum Filistin halkının bağrından çıkan İslami Direniş Hareketi (HAMAS)’a bağlı Şeyh İzzeddin El Kassam Tugayları, 7 Ekim 2023 tarihinde siyonist işgal rejiminin vahşi zulümlerine karşı Aksa Tufanı Operasyonu’nu gerçekleştirdi.  Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf, "israil'in ihlallerine karşı bir çizgi çekme kararı aldık, ‘El-Aksa Tufanı’ savaşının başladığını ilan ediyoruz” diyerek “kurtuluş savaşı”nın ilk açıklamasını yaptı. İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık vermek ve işgalci çete zindanlarındaki Filistinli esirlerin özgürlüklerine kavuşturmak” amacıyla bu operasyonu başlattıklarını duyurdu.

SİYONİSTLER KUDURMUŞ BİR KÖPEK GİBİ GAZZE’YE SALDIRDI

HAMAS ile arkasına büyük şeytan ABD ve Batı’nın korkunç ekonomik siyasi ve askeri desteğini alan israil arasındaki savaşın üzerinden tam bir yıl geçti… Soykırımcı siyonist terör çetesi bir yıldır bu vahşi küresel güçlerden aldığı destekle kudurmuş bir köpek gibi Gazze’ye saldırdı. Terör elebaşı Netanyahu, bu katliamı nedeniyle ABD kongresinde yamyam senatörler tarafından çılgınca ayakta alkışlandı. Bu terörist elebaşının şahsında şu kanlı bilanço alkışlandı:

“Siyonist saldırılarda bir yıl içinde 17 bini çocuk, 11 binden fazla kadın, yaklaşık 42 bin Filistinli katledildi. Binlerce Gazzelinin mübarek naaşlarına ise yıkıntılar içinde ulaşılamadı. 100 bin Filistinli yaralandı. Gazze'de güvenli bir yer kalmadı. Her 10 Gazzeliden 9'u evini, yerini, yurdunu terk etmek zorunda kaldı hem de defalarca... Bir yıl içinde 885 sağlık personeli ve 83 sivil savunma görevlisi israil tarafından katledildi.

Soykırımcı israil, 162 sağlık kuruluşunu vurdu, 131 ambulansı hedef aldı, 80 sağlık merkezi ile 34 hastaneyi hizmet dışı bıraktı.

Gazze'nin en büyük tüp bebek merkezini vurdu. 5 binden fazla tüp bebek embriyosu yok oldu.

Azgın çete okulları, ibadethaneleri ve Filistinlilerin kültürel hafızasını da hedef aldı.

190 okul ve üniversite binası terörist saldırılarda yerle bir oldu. 814 cami ile 3 kilise yıkıldı.”

İstisnasız her gün Gazze’de kan akıtıldı. Gazze sadece Ümmet’in değil; tüm dünyanın kurumuş insanlık damarlarına hayat veren şehid kanlarını pompaladı. Tüm dünyanın gözleri önünde yapılan bu vahşet ve Gazzelilerin mübarek direnişi, azmi ve yüksek insani duruşu nihayet tüm dünyada karşılığını buldu.

HALİD MEŞAL, MEDYA TUFANI’NA DESTEK OLUNMASINI İSTEMİŞTİ

HAMAS'ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, Aksa Tufanı'nın 5 alanda ilan edilen büyük bir operasyon olduğunu belirterek bu 5 tufanı şöyle sıralamıştı: 1. Askeri Tufan, 2. Halk Tufanı, 3. Ekonomik Tufan, 4. Siyasi Tufan 5. Medya Tufanı. Meşal, Medya Tufan için, “İslam ülkelerinin şerefli halklarını ve vicdan sahibi özgür ruhlu insanları, klasik medya ve sosyal medya mecralarında, Filistin halkının haklı mücadelesini duyurmaya ve işgalci siyonist terör örgütünün gerçek yüzünün açığa çıkması için mücadele etmeye çağırıyoruz.

Filistin halkının haklı mücadelesini her mecrada duyurmak ve savaş meydanlarında mücahidlerimizin yazdığı kahramanlık destanlarını, işgal ordusunun perişanlığını ve askeri acziyetini tüm dünyaya duyurmak için harekete geçin” demişti.

ŞEYH AHMED YASİN’İN ÇAĞRISI GERÇEKLEŞTİ

HAMAS’ın kurucusu Şehid Şeyh Ahmed Yasin de ümmete vasiyet niteliğindeki mektubunda, “Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim! Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim! Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların YAZMASIDIR!” diyerek Filistin’in haklı davasını duyurmaları için eli kalem tutanlara bir çağrıda bulunmuştu. Ve bugün bu çağrı yerini buldu. Bugün artık Gazze tüm dünyada tanınıyor. Dünyanın hemen her ülkesinde milyonlarca insan Gazzelilerin haklı davasını meydanlara inerek haykırıyor. Bugün israil tüm yeryüzü insanlığının vicdanlarında “soykırımcı” olarak hüküm giymiştir. Bu büyük bir olay, büyük bir başarıdır. Ve bu büyük başarıda Gazze’nin mübarek direnişinin, mücahidlerinin ve şehidlerinin sesi olmak onurunu üstlenen basın kurumları önemli bir rol oynamıştır.

GAZZE KURUMUŞ İNSANLIK DAMARLARINA ŞEHİD KANLARINI POMPALADI

Siyonist çeteninin tüm manipülasyon ve baskılarına rağmen özgür ruhlu ve adaletin yanında saf tutan basın çalışanları Gazze’nin feryadını tüm dünyaya ulaştırmayı başardılar. Evet, birçok baskıya göğüs gerdiler hatta 2. Dünya Savaşı’nda ölen gazeteci sayısının üç katı şehid verdiler. 2. Dünya Savaşı'nda 6 yılda 69 gazeteci hayatını kaybetmişti. Gazze'de ise bugüne kadar şehid olan gazeteci sayısı 175'e yükseldi. Gazze’nin feryadını dünyaya duyurmak ve soykırımı belgelemek uğruna ülkemizden Anadolu Ajansı muhabirleri Gazze’de şehid oldu. TRT Haber’in muhabirleri defalarca siyonist çete askerlerinin saldırılarına maruz kaldı. Yine El Cezire’den muhabirler şehid oldu. The Palestine Chronicle, El-Meyadin, El-Menar, El-Alem ve benzeri insaf ve adalet duygusunu ayakta tutmaya çalışan basın kuruluşları Gazze’nin mesajını tüm zorluklara rağmen dünyaya ulaştırmayı başardılar.

365 GÜNDÜR DOĞRUHABER GAZETESİ’NİN TEK MANŞETİ OLDU: GAZZE!

Doğru Medya grubu olarak kuruluşumuzdan itibaren yayın politikamızın en önemli prensiplerinden birisi de Filistin’in haklı davasını ve mübarek Mescid-i Aksa’ya karşı işlenen zulümleri tüm dünyaya duyurmak oldu. Gelinen son noktada Gazze’de HAMAS tarafından 7 Ekim 2023’te başlatılan “Aksa Tufanı” operasyonunda dünyadaki özgür ruhlu tüm basın kuruluşları gibi “Medya Tufanı” içerisinde yer aldık. Doğruhaber Gazetesi olarak Gazze’nin kan ve gözyaşıyla yoğrulan feryadını, Aksa Tufanı’nın başlamasıyla birlikte 8 Ekim 2023’ten beri hep manşetimizden verdik. Ülkemizde ve dünyada Gazze’yi gündemden düşürecek başka bir konuyu manşetimize taşımadık. Bugün itibariyle 365 gündür Doğruhaber Gazetesi’nin tek manşeti oldu: GAZZE! İnsani hak ve özgürlüklerin, İslami değerlerin ve İslam Ümmeti’nin kutsallarının yanında yer alan duruşumuzu bugüne kadar muhafaza ettik ve etmeye de devam edeceğiz.

Yayın kurulu olarak aldığımız karar doğrultusunda zafere kadar, siyonist işgal ve soykırım son bulana kadar bu çizgimizden şaşmayacağız. Dünya sussa da biz susmayacak, sözüm ona insan hakları savunucuları, kadın hakları savunucuları vs… sözde kalmış kuruluşlar üç maymunu oynamaya devam etse de her gün yaşanan siyonist soykırımı manşetlerimizden ifşa etmeye devam edeceğiz.   

YAPICIOĞLU: “BASIN TARİHİNE GEÇECEK BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİ”

Doğruhaber Gazetesi’nin Gazze hassasiyeti hakkında Ankara temsilcimize açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriyya Yapıcıoğlu, “Bu tavır, insanlığın, hakikatin ve adaletin yanında duruşu gösteriyor. Doğruhaber Gazetesi, izlediği yayın politikasıyla Filistin’in ve Gazze’nin sesi olmuştur. Doğruhaber Gazetesi’nin sabırlı, tutarlı ve kararlı bir şekilde Gazze’yi manşetlerinde tutması, basın tarihine geçecek bir dayanışma örneğidir. Tebrik ediyorum” diyerek teşekkür etti.

KARAMAN: “BU TAVRIN DUYARLI DİĞER MEDYAYA DA YANSIMASINI BEKLİYORUZ”

Filistin ile Lübnan'da yaşananlar ve Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP) Dönem Sözcüsü, Şehir ve Medeniyet Derneği Başkanı Aziz Oğuzhan Karaman da gazetemize konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Doğruhaber Gazetesi bir yıldır manşetini Aksa Tufanı operasyonu ve Gazze'ye ayırmıştır. Gazze'nin gündemde kalması için çok kıymetli olan bu tavır aynı zamanda doğru bilginin yaygınlaşmasına siyonistlerin kontrolündeki medyanın algı operasyonlarına karşı mücadeledir. Doğruhaber’in bu tavrı desteklenmeyi ve takdiri hak ediyor. Filistin'de yaşananların doğru olarak bilinmesi için bu tavrın duyarlı diğer medyaya da yansımasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

TAKİYYE: “BAŞKALARINA ÖRNEK OLMASINI DİLİYORUM”

Filistin İletişimciler ve Medya Derneği(FİMED) Yönetim Kurulu üyesi Filsitinli gazeteci Muhammed Ebu Takiyye, gazetemizin yayın politikası hakkında yaptığı açıklamada,  “Özellikle 7 Ekim’le başlamasıyla birlikte farkındalık konusunda ciddi eksiklikler gördük ve maalesef görmeye devam ediyoruz. Bunların bir kısmı Batının ve siyonistlerin propagandalarından dolayı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak daha büyük bir kısmı da bu yapmadıklarımızın sonucudur. Bu bağlamda farkındalık mücadelesinde Gazze’nin sesi olma mücadelesinde sizleri tebrik ediyorum. Bundan önce de Mescid-i Aksa’nın, Filistin’deki işgalin olumsuzluklarını aktarıyor dünyaya duyuruyordunuz. 7 Ekim’den önce de bu büyük görevi yerine getiriyordunuz ve bugün de buna devam ediyorsunuz. Doğruhaber Gazetesi’nin bir yıldır manşetinin bu bağlamda olması Filistin halkı tarafından ve bir Filistinli gazeteci olarak orada soykırım altında yaşayan bir ailenin ferdi olarak takdir ediyorum, bundan gurur duyuyor ve başkalarına da örnek olmasını diliyorum” ifadelerini kullanarak gazetemize yayın politikasından dolayı teşekkür etti.