Hipokondriya, halk arasında "hastalık hastalığı" olarak bilinen psikolojik bir rahatsızlık olup, bireylerin sağlık durumları hakkında sürekli endişe duymalarına yol açar.

Psikolojik Danışman Feyzullah Akdağ, hipokondriya rahatsızlığının nedenlerini, etkilerini ve tedavi sürecini açıklayarak bireylerin bu durumu daha iyi anlamalarına yardımcı oldu.

Akdağ, hipokondriyanın genetik ve çevresel etkenlerden kaynaklandığını belirterek, geçmişte yaşanan hastalıkların bu durumu tetikleyebileceğine dikkat çekti.

Akdağ, hipokondriya, diğer adıyla "hastalık hastalığı" hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

"Hipokondriya, halk arasında 'hastalık hastalığı' olarak bilinen psikolojik bir rahatsızlık"

Hipokondriyanın kişinin sürekli olarak kendisinde bir sağlık sorunu olduğuna inanmasıyla ortaya çıktığını belirten Akdağ, "Kişinin kendi sağlığıyla ilgili sürekli bir problem olduğuna inanmasıyla başlar." dedi.

"Hipokondriya'nın en önemli nedenlerinden biri, kişinin geçmişte yaşadığı ciddi bir hastalıktır"

Bu rahatsızlığın çeşitli nedenlerinin olduğunu ifade eden Akdağ, "Hipokondriya'nın en önemli nedenlerinden biri, kişinin geçmişte yaşadığı ciddi bir hastalıktır. Kişi, aynı hastalığın tekrar etmesinden korktuğu için aşırı hassasiyet geliştirebilir. Ayrıca ailede hipokondri hastasının bulunması genetik bir etkendir. Maalesef genetik tarafı da var; ailede hipokondri hastası varsa, çevresindekiler de bu rahatsızlığa maruz kalabiliyor." ifadelerini kullandı.

"Çocukluk travmaları, bu konuda ciddi bir etken"

Akdağ, çocukluk travmalarının da hipokondriya üzerinde büyük etkisi olduğunu vurgulayarak, "Çocukluk travmaları, bu konuda ciddi bir etken. Ayrıca depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ve anksiyete bozukluğu olan kişilerde hipokondriya sıkça görülebiliyor. Bunun yanında, aşırı kontrolcü düşünce biçimleri de bu hastalığı tetikleyebilir." diye konuştu.

"Bu hastalığın en belirgin belirtilerinden biri, kişinin insanlardan soyutlanmasıdır"

Hipokondriyanın belirtileri hakkında bilgi veren Akdağ, "Bu hastalığın en belirgin belirtilerinden biri, kişinin insanlardan soyutlanmasıdır. Eğer kişi, hasta olmamak için dışarı çıkmaktan veya sosyal ortamlara girmekten kaçınıyorsa burada bir sorun var demektir. Ayrıca sürekli hastanelere gitme ve internet üzerinden hastalık belirtilerini araştırma gibi davranışlar da ciddi belirtilerdir. Kişi sürekli ‘Bende bir şey var mı?’ sorusunu sorup bu konuda aşırı bir kontrol duygusuna kapılıyorsa bu, hipokondriyanın ciddi bir belirtisidir." ifadelerine yer verdi.

"Hipokondriya, zamanla kişinin hayatını çok zorlaştırır"

Bu rahatsızlığın kişinin hayatını derinden etkilediğini vurgulayan Akdağ, "Hipokondriya, zamanla kişinin hayatını çok zorlaştırır. Çevresindeki insanlar yavaş yavaş ondan uzaklaşmaya başlar ve kişi, bir kısır döngüye girer. Bu da yalnızlaşmasına ve depresyona neden olabilir.  Kişinin sosyal ve akrabalık ilişkileri de bu hastalık nedeniyle zarar görebilir. Maalesef hipokondriya, kişinin arkadaşlık ve aile ilişkilerinde huzur bulamamasına yol açar." açıklamalarında bulundu.

"Hipokondriya tedavisi tek yönlü değildir"

Tedavi süreci hakkında bilgi veren Akdağ, "Hipokondriya tedavisi tek yönlü değildir. Bu rahatsızlık, hem terapi hem de gerekirse ilaç tedavisi ile birlikte yönetilmelidir. Eğer hipokondriya hastalığınız varsa, öncelikle bir psikiyatri uzmanına başvurup gerekli muayeneyi olmalısınız. Tedavi, düzenli olarak ilaç kullanımı ve terapi ile devam ettirilmelidir." ifadelerine yer verdi.

Akdağ, hipokondri hastalarına yakın çevrenin yaklaşımının da tedavi sürecinde büyük önem taşıdığını belirterek, "Eğer bir kişinin hipokondriya hastalığı teşhis edilmişse, yakın çevresi bu hastalığın ne olduğunu iyi bilmeli ve ona göre davranmalıdır. Kişiye güvence vermek ve hastalık dışındaki konulara yönlendirmek, tedavi sürecini olumlu etkiler. Ayrıca hoşgörü ve şefkat bu süreçte kritik bir rol oynar." şeklinde konuştu.

"İnternet ve sosyal medya, hipokondriya hastalarını çok daha kötü bir duruma sürükleyebilir"

Sosyal medya ve internetin bu hastalığı daha da tetiklediğini belirten Akdağ, "İnternet ve sosyal medya, hipokondriya hastalarını çok daha kötü bir duruma sürükleyebilir. Özellikle ‘Şu belirtiler varsa bu hastalığa sahip olabilirsiniz’ gibi ifadeler, bu rahatsızlığa eğilimi olan kişiler için tehlikelidir. Reyting kaygısıyla hazırlanan haberler ve paylaşımlar, hipokondriya eğilimli kişilerin durumunu daha da zorlaştırıyor." şeklinde ifade etti.

"Her belirti hastalık anlamına gelmez"

Akdağ, sosyal medya tuzaklarına karşı uyarıda bulunarak, "Her belirti hastalık anlamına gelmez. Özellikle psikolojik rahatsızlıklarda, sağlıklı insanlarda da benzer belirtiler görülebilir. Önemli olan, bu belirtilerin kişinin hayatını tamamen ele geçirmemesi ve sorumluluklarını yerine getirmesine engel olmamasıdır." ifadelerini kullandı.

Kendi başına teşhis koymanın tehlikelerine dikkat çeken Akdağ, "Hipokondriya ya da diğer hastalıklar hakkında kendi kendinize teşhis koymaktan kaçının. Teşhis koyma yetkisi yalnızca doktorlardadır. Eğer şüpheleniyorsanız, uzman bir doktora başvurun."  uyarısında bulunda.

"Hipokondriya, diğer psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi tamamen iyileşmez"

Son olarak, hipokondriyanın tam olarak iyileştirilemeyeceğini, ancak belirtilerin yönetilmesi gerektiğini belirten Akdağ, "Hipokondriya, diğer psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi tamamen iyileşmez. Ancak belirtileri tanıyıp, bu rahatsızlığı kabul ederek yeni bir yaşam düzenine geçmek mümkündür. Bu şekilde, belirtileri bertaraf ederek daha huzurlu bir hayat sürdürebilirsiniz." açıklamalarında bulundu. (İLKHA)