HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu TBMM'de gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Yapıcıoğlu, siyonist işgalcilerin Filistin ve Lübnan saldırıları, İran'ın siyonist işgalcilere karşılık vermesi, Türkiye'deki medyanın dili, Türkiye'nin siyonistlerle devam eden ticari ve diplomatik ilişkileri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Açıklamasında Yapıcıoğlu, ayrıca hükümete ve bölge ülkelerine önemli çağrılarda bulundu.
"SOYKIRIM SUÇU MAALESEF 363. GÜNÜNDE DE HALEN DEVAM EDİYOR"
Yaklaşık bir yıldır Gazze'ye yapılan saldırılar ve soykırımın, devam ettiğini hatırlatan Yapıcıoğlu, "Bu soykırım suçu bir yılını doldurmak üzere, 4 gün sonra ikinci yılına girecek. Maalesef 363. gününde de halen devam ediyor. Bu soykırımla, vahşetle ve bu insanlık suçuyla ilgili aslında söylenmeyen hemen hiçbir şey kalmadı. Söz tükendi söylenebilecek her şey söylendi. Dün yine siyonist terör örgütü top oynayan çocukların üzerine bombalar yağdırdı ve top oynayan çocuklardan 3'ü şehit oldu. Bir yıldır askeri, siyasi hiçbir hedefine ulaşamayan dünyanın en vahşi ve en tehlikeli terör örgütü olan siyonist çete 43 binden fazla insanı Filistin'de şehid etti." dedi.
"SON BİR YILDIR YAŞANANLAR VE ÖZELLİKLE DE GAZZE BİZE BİR IŞIK OLDU"
Siyonist işgalcilerin savaşı bölgeye yaymasına dikkat çeken Yapıcıoğlu, "HAMAS'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'yi Tahran'da resmi davetlisi olarak gittiği İran'ın başkentinde hedef alarak şehid etti. Şimdi aynı vahşetin bir benzerini Lübnan'da da sergilemeye başladı. Sivil yerleşim yerlerini, basın bürolarını, sağlık kuruluşlarını, üstelik yasaklı silahlar da kullanmak suretiyle vurmaya devam ediyor ve Lübnan'daki can kaybı da 2 bine yaklaştı. Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta Hizbullah'ın Genel Sekreteri Seyit Hasan Nasrallah'ı da şehit etti. Belli aralıklarla Suriye'nin başkenti Şam'ı da vuruyor. Son bir yıldır yaşananlar ve özellikle de Gazze bize bir ışık oldu. Uluslararası sistemin karanlık noktalarını, zayıf noktalarını, küresel barışı sağlamaktan ne kadar uzak olduğunu herkese gösterdi. Batının insani değerleri savunmaktan ne kadar uzak olduğunu, insani değerleri savunmak gibi bir dertlerinin de aslında olmadığını gösterdi. Doğu'nun ise ne kadar aciz olduğunu acziyet içerisinde olduğunu gösterdi." ifadelerine yer verdi.
"GAZZE BİR FERYAT VE BİR ÇIĞLIK OLDU"
Yapıcıoğlu, "İslam dünyasının özellikle küresel siyonist sistem tarafından nasıl kuşatıldığını İslam ülkelerinin çoğunun başındaki yönetimlerin hem idare ettikleri halktan hem de halktan ve İslam'dan ne kadar uzak olduklarını da gösterdi. Gazze bir feryat ve bir çığlık oldu. Güce dayalı sistemlerin hakkı, hukuku, barışı, huzuru ve insani değerleri korumak üzere değil, güçlülerin çıkarlarını korumak üzere kurulduğunu, bu şekilde kurgulandığını, sağırlara bile duyurdu. Haktan, hukuktan, adaletten, insanlıktan, huzurdan, barıştan yana olanların bu değerleri korumak için daha güçlü olmak. Birbirleriyle daha fazla dayanışmak ve birlik olmak zorunda olduklarını da haykırmaya halen devam ediyor." şeklinde belirtti.
"İŞGALCİLER 1948 YILINDAN BU YANA FİLİSTİN TOPRAKLARINI ADIM ADIM İŞGAL ETTİ"
Siyonist terör şebekesinin 75 yıldır işgali adım adım genişlettiğini vurgulayan Yapıcıoğlu, "Bu bir yıldır yaşananlar aslında 75 yıldır benzer şeyler yaşanıyordu. Daha önce de siyonist terör rejimi yine soykırım yapıyordu. Yine katliam yapıyordu. Yine hastane vürudu. Yeni ambulans vuruyordu. Birleşmiş Milletler görevlilerini öldürüyordu. Doktorları, gazetecileri doğrudan doğruya hedef alıyordu. Çevresindeki ülkelerin kendisine göre tehdit oluşturduğu düşüncesinin olduğu her noktasına saldırılar yapmakta bir beis görmüyor. Ve 1948 yılından bu yana işgal ettiği toprakları adım adım karış karış da olsa sürekli arttırdı, genişletti. Artık görmek istemeyenler bile siyonizm denen bu sapık ideolojinin arzı mevud diye bir hedefinin olduğunu gördü. Bu toprakların kendisine vaat edildiğini, 4000 yıllık hakları olduğunu ve mutlaka buraların tamamını eninde sonunda işgal edeceklerini söylemeye başladılar." ifadelerine yer verdi.
"ASLINDA ONLARIN HEDEFİNDE BÜTÜN BİR İNSANLIK VARDIR"
Devamında Yapıcıoğlu, "Aksa Tufanı hareketinden hemen sonra hem İran hem de Türkiye asıl hedef biziz. Bizi bu savaşın içine çekmek istiyorlar ve bizim kolumuzu kanadımızı budamak istiyorlar. Amerika'nın hedefi budur. Bu tezgahlananlar nihai hedefte işi bu noktaya getirmek içindir, dediler. Sapık ideoloji siyonizmin hedefinde İran da vardır, Türkiye de vardır, Irak da vardır, Suriye de vardır, Ürdün de vardır, Mısır da vardır. Sadece bu mu? değil. Aslında onların hedefinde bütün bir insanlık vardır. Onlar bütün dünyayı buradan, kendilerine vaat edildiğine inandıkları topraklardan idare etmek istiyorlar. Ve bütün insanların kendilerine hizmet etmek üzere yaratıldığına inanıyorlar. Böyle sapıkça bir ideolojileri vardır." şeklinde belirtti.
"BÖLGE ÜLKELERİ İŞGALCİLERE KARŞI HAREKETE GEÇMELİ"
Bölge ülkelerinin işgalcilere karşı harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Yapıcıoğlu, şunları aktardı: "Asıl soru bize göre şudur; Bölge ülkeleri birer birer sıranın kendilerine gelmesini beklemeli mi yoksa bölge ülkeleri başta olmak üzere insandan yana, insanlıktan yana, insani değerleri, hakkı, hukuku, adaleti savunan, kişiler, gruplar, ülkeler güç birliği yaparak bu vahşete karşı birlik olup bu soykırımı bu insanlık suçunu birlikte durdurmanın bir yolunu mu aramalı? Bize göre soru budur ve cevap da bellidir. Gün birlik olma günüdür. İhtilafları kaşımanın kimseye faydası yoktur. Birkaç cümle de bizim gibi görünen bazı gazetecilere bazı meslektaşlarımıza söylemek istiyorum. israil Beyrut'u, Şam'ı, Tahran'ı, Bağdat'ı ve Gazze'yi vuruyor. Gazze diye bir yer kalmadı. Neredeyse haritadan sildi. 10 binlerce sivil insanı katletti. Okulları ve hastaneleri vurdu. Çocuk hastanelerini fosfor bombasıyla vurdu. Ambulansları vurdu. Gazetecileri vurdu. Birleşmiş Milletler çalışanlarını katletti. Açlıktan kırılmak üzere olan insanlara gıda yardımı götüren konvoyları vurdu. Yardım gönüllülerini katletti. Yani çiğnemedik hiçbir kırmızı çizgi bırakmadı. Sadece oradaki ölümleri bir istatistik gibi buz gibi bir yüz ifadesiyle duygusuz bir şekilde verenler şimdi Tel Aviv birkaç füze düştü diye sivil hassasiyetleri depreşti. israil basını 'İran füzelerinin hedefinde 10 milyon sivil var' diyor. Yani orada yaşayan kaç kişi varsa hepsi o füzelerin hedefiymiş. Bizim burada medyaya sızmış kripto siyonistlerin de buna benzer yorumlarla askeri hedefler Hedef alınmış füzeler oralara doğru fırlatılmış olabilir ama bu füzelerin hedefinden sapma ihtimali yok mu? İşte bu bizi ürkütüyor. Biz üzüyor, endişelendiriyor gibi cümleleri milletin gözünün içine bakarak sarf edebiliyorlar."
"SİYONİZM DÜNYANIN EN SAPIK İDEOLOJİLERİNDEN BİRİDİR"
"Siyonist terör örgütü dünyanın en tehlikeli terör örgütüdür" diyen Yapıcıoğlu, "Buradan bir çağrımız var. Diyoruz ki siyonizm dünyanın en sapık ideolojilerinden birisidir. Ve siyonist terör örgütü dünyanın en tehlikeli terör örgütüdür. Ve yine diyoruz ki bu terör örgütünün varlığı bölge barışının önündeki en büyük engel ve küresel barışa en büyük tehdittir. Bu terör örgütünü öyle veya böyle savunan onun yaptığı vahşetleri masumlaştırmaya çalışanlar ya da soykırıma kılıf bulmaya çalışanlar katıksız siyonisttir. Bu siyonistler hangi ülkenin vatandaşı olurlarsa olsunlar. Mutlak surette siyonist terör örgütünün çıkarlarını kendi yaşadıkları ülkede yaşayan halkların ve orada cari olan sistemin çıkarlarından daha üstün tutacaklardır. Buna kimsenin şüphesi olmasın. Herkesin buna göre bir pozisyon alması gerekir ve biraz önce de söyledim, gün birlik olma günüdür. Aramızdaki küçük ihtilafları kaşımanın kimseye faydası yoktur. Kendi aramızdaki anlaşmazlıkları gerekirse buzdolabına derin dondurucuya koyacağız ve bu küresel tehdit karşısında bütün insanlığı tehdit eden dünyanın en tehlikeli terör örgütü karşısında mutlaka alınması gereken bütün tedbirleri almamız gerekiyor." dedi.
"AKSA TUFANI KARANLIKTA KALAN PEK ÇOK NOKTAYA IŞIK TUTTU"
"Aksa Tufanı bir ışık oldu." diyen Yapıcıoğlu, "Karanlıkta kalan pek çok noktaya ışık tuttu. Bir ayna oldu. Aynayı yüzümüze tuttu. Ne durumda olduğumuzu bizlere gösterdi. Ve küresel sistemin ya da uluslararası hukukun aslında sadece gücü elinde bulunduranların istediği zaman devreye giren ve sadece mazlumlar aleyhine işleyen ya da Avrupalı bir hukukçunun dediği gibi kanunlar için yapmış olduğu bir tarifti. Eşek arılarının delip geçtiği, bal arılarının sadece takıldığı bir ağa benzediğini herkese göstermiş oldu." dedi.
"ARTIK FİİLİ EYLEME GEÇME ZAMANI"
Son olarak Yapıcıoğlu, "Geleceğin daha iyi, daha aydınlık, daha huzurlu barış içerisinde ve insani değerlere saygı çerçevesinde kurulabilmesi için mutlaka herkesin bu hususları gündemine alması gerekir. Çağrımızı yeniliyoruz. Hükümete çağrıda bulunuyoruz. Bu adımları atın. Her şey söylendi, artık fiili eyleme geçme zamanı, fiili adımlar atma zamanı... Parlamentoya da çağrımız; çifte vatandaşlarla ilgili verdiğimiz kanun teklifinin ya da bu konuyu durduracak başka işlerin öncelikli olarak görüşülmesi ve bir an önce parlamentodan geçirerek kanunlaştırılması bizim teklifimizdir." diye konuştu. (İLKHA)