MARDİN-Kızıltepe`de ikamet eden Muharrem Turgut İmamlık Yeterlilik Sınavlarına yoğun şekilde hazırlandıktan sonra girdiği yazılı ve sözlü sınavları kazandı. Hak ettiği imamlık hizmeti için ailece sevinmişti. Ancak atama beklerken Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliğinden gelen yazı, Turgut ve ailesini hayal kırıklığına uğrattı.
 
Turgut İLKHA`ya durumunu anlatarak, "Ben İmamlık için Yeterlilik yazılı ve sözlü sınavına girip kazandım. Akabinde yer için tercih yaptım. Ardından Diyarbakır`ın Çermik ilçesi Göktepe Fıstıklı mezrasına atamam gerçekleşti.Başvuru için gerekli evraklarımı hazırlayıp Diyarbakır İl Müftülüğüne müracaatta bulundum. Evraklarımın arasında, Adli Sicil Arşiv Kaydı olduğu için müracaatı alan memur, dosyayı Diyanet İşleri Başkanlığına göndereceklerini söyledi. Kendisine mahkemeden aldığım `Memnu hakların iadesi` kararını verdim. Baktı ve `Bir engel görünmüyor fakat yine de göndermemiz lazım.` diyerek evrakları mahkeme kararı ile beraber Diyanete gönderdi.
 
Uygun değildir. İşlemini yapmayın.
İki gün sonra Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliğinden gelen yazıya dayanarak, dosyamdaki arşiv kaydı ile TCK`nın 53. Maddesi kapsamında aldığım ceza gerekçe gösterilerek işe başlatılmam uygun görülmedi. Oysaki mahkeme, `Kamuda çalışmamsına engel yok.` diyor. Mahkeme de 53. Maddeye vurgu yapıyor. Diyanet ise, `Ben kanunları hakimden savcıdan daha iyi bilirim, sen çalışamazsın.` diyor. Ben öyle anlıyorum." dedi.
 
Her İki tarafın da aynı maddeyi gerekçe gösterdiğini dile getiren Turgut, "Eski TCK`da ceza alan biri ömür boyu kamu haklarından men edilirdi. Fakat 2005`te yeniden düzenlenen TCK`da ise, ceza infaz edildikten sonra, kamu hakları iade edilir. Diyanetin hukuk müşavirinin, ya yeni kanundan haberi yok, ya da bunu bilinçli yapıyor. Çünkü diğer kurumlar benim durumumda olanları almış çalıştırıyor." ifadelerini kullandı.
 
Diyanet, kapısını dindar insanlara kapatıyor
Diyanetin mütedeyyin insanlara sahip çıkacağına, onları mağdur ettiğini belirten Turgut, konuşmasına,"Ben altı yıl önce ceza evinden çıktım. Mahkeme kararı ile kamu haklarımı geri aldım. 28 Şubat sürecinde 1999 yılında mütedeyyin Müslümanlara baskıların zirvede olduğu bir zamanda polisler beni camiden aldılar. Çocuklara Kur`an dersi verme suçlamasıyla ceza evine attılar. Yıllarca cezaevinde kaldım. Ben de 28 Şubat mağdurlarındanım. Devletin diğer kurumları 28 Şubat mağdurlarına kapısını açmışken, en çok mağdur olan dindar insanlara Diyanet niye kapısını kapatmış anlamıyorum. Halbuki en başta kendisi kapıyı ardına kadar açmalıydı. İdare mahkemesine dava açtık. Davanın sonuçlanmasını bekliyorum. Son olarak diyanete çağrım şudur İslami yaşantılarından dolayı mağdur olan bu insanları bir de siz mağdur etmeyin bunun vebalı Allah katında ağır olur altından kalkamazsınız." sözleri ile son verdi. (Masum Erden-İLKHA)