Mehmet Zülfi Tan / Doğruhaber
 
Günlerdir dershane ile yatıp dershane ile kalkıyoruz. Bu iş o kadar kötü bir duruma geldi ki şu anda bir kapışmaya ve kamplaşmaya doğru gidiyor. Sadece dershanelerle sınırlı olmayan bir duruma dönüştü. Dershane üzerinden görülmemiş hesaplar, kapanmamış defterler, bitmemiş hesaplar bitirilmeye çalışılıyor. İşte asıl tehlikeli olan kısmı burası. 


İş, gezi olaylarındaki gibi, ağaç kesme olaylarından geçti, hükümeti kesme, budama meselesine geldi. Şimdi de "dershane üzerinden bu yapılmaya çalışılıyor" izlenimi halkta oluşmaya başladı. Halk iki seçim arasında seçim yapılması için zorlanıyor. Ya cemaat ya da hükümet, diye. İşte işin başka bir tehlikeli boyutu daha. Halk "ne oluyor?" diye soruyor. Bir birlerine destek olan bu iki güç, şimdi kapışacaklar mı diye endişe ediyor. Bence bu konuda geri adım atması gereken cemaattir. Çünkü hükümet siyasi bir gücün temsilcisidir. Bunun için ortaya çıkmış. Ama cemaat insani bir hizmet hareketi olduğunu söylüyor. Kalkıp da siyasi bir tavır takınması kendi kendisiyle çelişmesi demektir. 


Ama gelinen noktada bakıyoruz ki, cemaatin gazetelerinde yazan yazarların dediğine göre asıl konu, hükümetin kimi konulardaki siyasi tutumu ile alakalı meseleler imiş. İpin koptuğu bu meseleler öyle alelade meseleler değil, çok ciddi ve bu konuda hükümetin bedel ödediği, dik duruşundan dolayı takdir edilen meselelermiş. Aslında biz bu meselelerde cemaatin halk nezdinde hiç de hoş karşılanmayan pısırık ve teslimiyetçi yaklaşımlarını biliyoruz. Ve de çok rahatsızız. Ama bunu getirip hükümete de dayatması, bir devlet politikası haline getirmesi için baskı yapması, kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir. Hükümetin, dershaneler konusunda ciddi bir plan ve paroğramı yokmuş görüntüsü, cemaati halk nezdinde kısmi bir hakvermşliğe getirse desiyasi diğer meselelerin su yüzüne çıkması, halkta cemaate karşı bir endişenin oluşmasına sebep olmuştur. 


Şimdiye kadar cemaati siyasetten uzak bir şekilde, hizmete adanmışlık üzerine kurulmuş bir hareket olarak gören halk, bu son çıkıştan sonra işin sadece dershanelerle sınırlı bir durum olmadığını anladı. Ve derin bir hayal kırıklığına ve endişeye uğradı. 


Şu anda dershaneler meselesini sadece bir kalkan olarak kullanılıyor olarak görüyor. Bunun arkasında cemaatin hükümete dayattığı siyasi birtakım meseleler de bulunuyor. Birikmiş olan uluslar arası siyasi meseleleri de bu şekilde hükümete kabul ettirmeye çalışıyorlar. Hangi meseleler bunlar. Kendi yazarlarının söylemleri ile şunlarmış; israil ile ilişkiler, AB ilişkileri, çözüm süreci, gezi olayları. 


Şimdi bu meselelere bakıp sormak lazım "bu meselelerin hizmet hareketi ile ne alakası var?" Sadece bu meselelere bakmak bile cemaatin boğazına kadar siyasete battığının bir göstergesidir. Hizmet hareketi bu dayatmalarla bundan sonra sadece kendi hezimetine çalışmış olur. Bu yukarıda sayılan meselelerin tümünde halkın büyük desteğini de arkasına alan hükümet ile bir rekabete girmesi, olayın başka boyutlarının olduğunu ve cemaat hakkında söylenen olumsuz söylemlerin ete kemiğe bürünerek görünmesine sebep olacaktır. Hükümetin bile cesaret edemeyerek gizli gizli sürdürdüğü bazı meseleleri cemaatin böyle açık açık ortaya koyup savunması cemaati derinden yaralar. 


Ey hizmet ehli kardeşlerim. Bu siyasi söylemler size ve hareketinize zarar veriyor. Her ne kadar uluslar arası arenada sizlere bir meşrutiyet sağlasa da, hareketinizin temeli, kökü ve gövdesinin olduğu bu topraklarda, yıkılmasına sebep oluyor. 


İslami bir hareket iseniz islami bir çizgide hareket edin. Yok siyasi bir hareket iseniz siyasi bir çizgi belirleyin, yok her iki şekilde de temsiliyet istiyorsanız o zaman da her iki alanda da oluşumlarınızı oluşturun ve halka bu şekilde gidin. Başkasının arabasına binipte, şoför mahallini istemeyin veya ikide bir şoföre müdahale etmeyin. Eğer onu şoför olarak kabul edip arabasına bindiyseniz yolcu gibi hareket edin. 


Yoksa şoför her an sizi arabadan indirebilir?