VAN- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle, Nisanur Dergisi editörü Elif Yüksek, kadına yönelik şiddet, şiddetin temelinde yatan sebepler ve bu sorunların çözümüne yönelik görüşlerini İLKHA`ya verdiği ropörtajla paylaştı.
Kadına yönelik şiddeti değerlendirirken kişileri bu eyleme iten etkenleri de göz önünde bulundurmak gerektiğini belirten Yüksek, sorunun çözümüne yönelik "Kız çocukları üzerinde yetkin olan babaların, eşlerinin kendilerine bir emanet verildiğini algılamaları ve hakkıyla korumaları için bilinçlendirilmeleri elzemdir" açıklamasında bulundu.
Evvela vicdan muhasebesine değinilmesi ve bu olgunun her vesileyle işlenerek öneminin kavratılması gerektiğine vurgu yapan Yüksek, "Bir kimse şayet şiddet uyguluyor ve bu durum onu rahatsız etmiyorsa, üstelik bundan zevk alıyorsa, ortada ciddi bir kişilik sorunu var demektir.Allah-u Teâlâ, insanı bir değerle yaratmıştır ve bu değeri, en başta koruma altına almıştır. Yüce dinimiz İslam`ın kadına bakış açısı son derece latiftir. Kadına yapılan baskı ve şiddetin, Allah`ın gazabına sebep olduğu bir hakikattir." görüşlerini dile getirdi.
Yüksek, kadına yönelik şiddet, şiddetin temelinde yatan sebepler ve bu sorunun çözümüne yönelik İLKHA `nın yönelttiği soruları yanıtladı.
İLKHA-Sizce, Türkiye`de sık sık gündeme gelen ve çözüm noktasında bir türlü bir gelişme sağlanamayan kadına yönelik şiddetin temelinde neler yatıyor?
"Bunun için evvela şiddetin kaynağının sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Bir kimse şayet şiddet uyguluyor ve bu durum onu rahatsız etmiyorsa, üstelik bundan zevk alıyorsa ortada ciddi bir kişilik sorunu var demektir. Herhangi bir canlıya şiddet uygulayan kimsenin vicdani melekelerinin tam işlemediğini söylemek abartı olmaz sanırım. Nihayetinde kazara bir dalı kırdığımızda bile, neden daha dikkatli olmadığımız hususunda esefleniriz ve vicdan azabı duyarız. Haliyle söz konusu insan olunca bu durumun vahameti artıyor. Hele bir de narinliği ve çoğunlukla korunmasızlığı cihetiyle, kadına şiddet uygulayan biri için vicdan algısı, tamamıyla yön değiştirecektir."
İLKHA- Özellikle kartel medyasında kadına şiddet uygulayanlar Müslümanlarmış gibi yansıtılıp, İslamiyetin kadına şiddeti mubah gördüğü izlenimi verilmek isteniyor. Bunları da göz önüne alarak İslam`ın kadına şiddet konusuna bakış açısını değerlendirir misiniz?
"Yüce dinimizin her canlı için `şiddet` kavramına yaklaşımı öz itibarıyla aynıdır. Siz bir hayvana eziyet etseniz de bunun ceremesini çekeceksiniz, meyve veren, gölgesinde dinlenilen bir ağacı keyfi olarak kesseniz de… Yaratılanların en değerlisi olan insan için de durum aynıdır. Ancak bir de işin mazlum, yetim, düşkün, zayıf boyutu var!"
Peygamber Efendimiz (Sav)`İn hanımlarına karşı tavrı, islam`ın kadına verdiği değere örnektir.
"Şanı yüce Rabbimiz, birçok nedenden dolayı üzerine adeta titrenmesi gereken kadının horlanması, dövülmesi, incitilmesi, hakkının gasp edilmesi ya da herhangi bir şekilde rencide edilmesini yasaklamıştır. Bununla birlikte herhangi bir sorun karşısında kadına karşı erkeğin takınacağı tavır da açıkça belirtilmiştir.
Yüce Rabbimiz buyurur ki,
`Allah`ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için, erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için Saliha kadınlar itaatkardırlar. Allah`ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara nasihat edin, onları yataklarda yalnız bırakın ve ( bunlarla yola gelmezlerse) hafifçe dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın, çünkü Allah yücedir, büyüktür.` (Nisa 34-35)
Elbette bunun üzerine başka söze hacet yoktur. Hz. Peygamberin bu noktadaki yaklaşımı, konunun ehemmiyeti açısından ve meseleye derinlik/incelik katması bakımından çok önemlidir.
Peygamber Efendimiz (SAV), çevresinde bulunan kadınlara ve hanımlarına azami derecede nazik davranarak , onlara kıymet verdiğini her vesileyle izhar ederek, dikkatlerimizi kadının narinliğine çektiği gibi, İslam`ın kadına verdiği değerin de altını çizmiş, böylelikle ümmetini kadına şiddetten men ederek şöyle buyurmuştur,`Onlar, Allah-u Teâlâ`nın size emanetidir. Onlara yumuşak davranın, iyilik edin!` (Müslim)"
İLKHA-Son zamanlarda gerek Ülkemizde gerekse dünyada özellikle artarak devam eden kadına şiddetin önüne nasıl geçilebilir?
"Bu noktada yukarıda belirttiğim gibi, evvela vicdan melekesi üzerinde durmak gerektiğine inanıyorum. Yapılacak olan bir küçücük vicdan muhasebesiyle bile, bu tutumun ne kadar yanlış ve zalimane olduğu, aklı başında bir insana hiç yakışmadığı ve şiddetin, var olan sorunun çözümüne ilişkin de işe yaramadığı, hatta sorunun daha da sarpa saracağı anlaşılabilir.
Bununla birlikte asıl çözüm, elbette ki dikkatleri insana ve değerine çevirmek olacaktır. Allah-u Teâlâ, insanı bir değerle yaratmıştır ve bu değeri en başta kendisi koruma altına almıştır. Kişiler üzerinde söz sahibi olan `veli` ve `vali`lere de bu yönde yükümlülükler yüklemiştir.
Kadın hakları savunuculuğu yapan bir takım yapılanmaların, kirli ellerini toplumdan çekmeleri durumunda kadına yönelik şiddeti körükleyen birçok neden izale olacaktır.
Bu hususta kız çocukları üzerinde yetkin olan ve eşlerinin sorumluluğunu yüklenen kocaların, kendilerine bir emanet olarak verildiğini algılamaları ve hakkıyla korumaları için bilinçlendirilmeleri elzemdir. Bunun için eğitim kurumlarının, STK`ların, basın-yayın kuruluşlarının ve tabi ki medyanın çabalaması ve bu soruna eğilmesi lazımdır. Zira üzerinde durulması durumunda, çözülmeyecek bir sorun, hal olunmayacak bir durum değildir bu sorun. En başta da sözüm ona kadın hakları savunuculuğu yapan bir takım yapılanmaların, kirli ellerini toplumdan çekmeleri durumunda kadına yönelik şiddeti körükleyen birçok neden izale olacaktır.
Bu minvalde `Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü` münasebetiyle çalışmalar yapmanın yanı sıra, konunun temelinde yatan unsurlara, Kur`an ve Sünnet perspektifiyle bakmanın ne derece elzem olduğu algısını, toplumun her kesimine ulaştırmaya çalışılması lazım.
Öte yandan kadına kaybettiği/unuttuğu değerini hatırlatmak ve bu değeri iade etmek isteyen oluşumların faaliyet alanlarını genişletmeleri de, bu sorunun önünü kapatmada etkili olmaya devam edecektir biiznillah."
İLKHA- Özellikle bölgemizde, sözde-kadın hakları adı altında kadınları sömüren, yuvaları dağıtan ve `biz kimsenin namusu değiliz` gibi pankartları annelerin eline tutuşturan zihniyeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Bu zihniyet, tıpkı batıda kol gezip aile ve namus kavramlarını yıkıp yok etmeye çalışan zihniyet gibi inançsızlık ve vicdansızlığın ürünü! Sevgiyi, nuru, aydınlığı, huzuru, mutluluğu ve barışı sevmeyen, karanlığı gözleyen yarasalar misali, aile ve toplumun üzerine abanan ve onları karanlığa gömmek isteyen kimseler bunlar. Bunun için de adeta evinin huzur ve mutluluk kaynağı olan kadın üzerinden sürdürüyorlar çalışmalarını. Adeta kadını kendine yabancılaştırmak istiyorlar ki, rabbiyle olan bağı kopsun bir daha onarılamaz hale gelsin. Bunun için de namus mefhumunu kullanıyorlar. Zira çok iyi biliyorlar ki namusunu yitiren bir kadın, sevgisini, huzurunu, mutluluğunu kısaca onu `eş` ve `anne` yapan tüm erdemlerini bir daha bulamamacasına kaybedecektir. Ancak bacılarımızın çaba ve çalışmaları bu zihniyetin planlarını bertaraf edecektir İnşallah.
Veda Hutbesinde: `Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah`ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah`ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.` diye buyuran Resulü Ekrem Efendimiz ne kadar da güzel ifade ediyor namus kavramını.
Bölgemizin üzerine bir karabasan gibi çöken bu zihniyeti, nurlu bacılarımız ve onların kadir kıymetini bilen veli ve vasilerin rızayı ilahi eksenindeki çaba ve çalışmaları bertaraf edecektir. Ki önümüzdeki günlerde bu gelişmeleri daha ziyade görüp yaşayacağımızın sinyallerini almaktayız elhamdülillah." (Murat Dalgın-İLKHA)