Ayasofya`nın ibadete açılması için kanun teklifi veren Türk Tarih Kurumu eski Başkanı ve MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, ortaya ilginç iddialar attı.
Halaçoğlu, Ayasofya`yı müze haline getiren belgeyi de ortaya çıkardı ve belgedeki imzaların sahte olduğunu öne sürdü. Fatih Sultan Mehmet`in İstanbul`u fethetmesinin ardından Ayasofya cami haline getirilmiş ve 1934`e kadar da cami olarak kalmıştı.
İşte 24 Kasım 1934 tarihli belgeyi devletin arşivinden bulup çıkaran Halaçoğlu`nun iddiaları:
K HARFİNİ İMZADA ÜSTTEN UZATMAZ`
"Ayasofya`yı müze haline getiren kararname geçerli değil. Çünkü Resmi Gazete`de hiçbir zaman yayımlanmadı. Oldubittiye getirildi. Resmi Gazete`de yayımlanmamış bir Bakanlar Kurulu kararı olamaz.
Atatürk`ün imzası sahte. Atatürk hiçbir imzasında K harfini üstten uzatmaz. Üstelik bu imza daha köşeli. Diğer imzalarına uymuyor.
Atatürk`ün imzasında `Atatürk` soyadını kullanarak imza atması da sahte olduğunu ispatlıyor zira bu imzadan 3 gün sonra Gazi Mustafa Kemal`e `Atatürk` soyadı verildi.
Başvekil olan İsmet İnönü`nün de imzası sahte. İnönü imzasını adı ve soyadını yazarak atıyor. Bu belgede ise öyle bir durum yok.
Ayasofya`nın Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan vakfı yok sayıldı. Vakfın belgesi ortadan kaybedildi. Yıllar sonra bulundu ama iş işten geçmiş oldu. Belge bulunmasa bile Fatih`in Ayasofya`yı vakıfsız bırakmayacağı bilinmeliydi.
Müze kararını veren 8 kişilik heyette farklı amaçlarla çalışanlar vardı. Bunlardan bazılarının özellikle ABD ile yakın temasları biliniyordu. Heyetteki tek Alman üye, "Cami olarak kalmalı" görüşünü dile getirirken, incelemeyi yapıp karar verecek heyettekiler baştan zaten cami olmasını istemiyorlardı.
Müze önerisini hem Atatürk hem de İsmet İnönü kabul etmediği halde uygulandı. Atatürk kararı duyduğunda küplere bindi ve "Ne münasebet!" diyerek tepki gösterdi. İnönü de müze kararına kızmış ve bu oldubittinin nasıl olduğu bir türlü anlaşılamamıştır." `
VAKIF YOK ` İDİASINA DA KARŞI ÇIKTI
Yıllar sonra ortaya çıkan belgede Ayasofya Camisi `Eşsiz bir sanat abidesi" olarak tanımlanıyor. "Müzeye çevrilmesi tüm Şark âlemini sevindirecektir" denilirken, Bizans eseri olduğu ve vakfı bulunmadığı bildiriliyor. Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, 481 yıl cami olarak hizmet veren 80 yıldır müze olan Ayasofya`nın vakfının bulunmadığı yönünde kararnamede yer alan ibarelere de karşı çıktı.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü`nde Ayasofya ile ilgili Fatih Sultan Mehmet`e ait bir vakfiye bulunduğunu kaydeden Halaçoğlu, vakfiyede Fatih`in, "Bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah`ın, Peygamber`in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın" ifadelerinin yer aldığını belirtiyor.
1937 yılında çalınarak ortadan kaybolan vakfiye belgesi, sonradan bulunmuş, TBMM deposunda kaldıktan sonra bu kez de çöpteyken bir memur tarafından gün yüzüne çıkarılmıştı. Bugün Tapu Kadastro Müzesi`nde bulunan vakfiye belgesinde Ayasofya`nın bir cami olduğu belirtiliyor.