Erbaş, Diyanet TV ekranlarında yayınlanan "İyilik Vakti" programında yapılan çalışmalara ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erbaş, Mevlid-i Nebi Haftası’nın bu yılki temasının "Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası" olduğuna işaret ederek, "Her şey iyi bir şahsiyetle başlıyor. Yani bizler insanımızın şahsiyetini, karakterini Kur’an ve sünnet çizgisinde oluşturabilirsek, gençlerimizi, çocuklarımızı Peygamberi bir şahsiyet ve ahlakla yetiştirebilirsek o zaman daha sağlıklı bir topluma ulaşmış oluruz." dedi.
4-6 ile 7-10 yaş Kur’an kurslarının şahsiyet inşasının en önemli parçalarından birisi olduğuna vurgu yapan Erbaş, "Biz şahsiyet inşası projemizi on yıl önce başlattık. Zaten 4-6 yaş Kur’an kurslarımız için hazırladığımız kitapta birinci ünite sevgidir. Sevgi olmadan hiçbir şey olmaz. İkinci ünite saygıdır, sonra dürüstlüktür ve benzeri değerler; paylaşma, dayanışma, yardımlaşma, bir arada yaşama tecrübesi, bütün bunları etkinliklerle eğlendirerek, oynayarak çocuklarımıza öğretmeye gayret ediyoruz." diye konuştu.
"15 bin hocamız bölgede depremzede kardeşimize hizmet etti"
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı’nın (TDV) 6 Şubat depremlerinde bölgeye açtığı diyanet çocuk sınıflarıyla depremzede çocuklara verilen değerler eğitiminin yanı sıra rehabilitasyon ortamının da oluşturulduğunu ifade ederek, "15 bin kadar hocamız manevi ilk yardım ya da işte manevi danışmanlık eğitimi alarak bölgede hem çocuklarımıza hem gençlere hem onların annelerine, babalarına yani depremzede kardeşlerimize hizmet ettiler. Cenab-ı Hak hepsinden razı olsun. Rabbim bir daha böyle afet ve felaketleri, acıları, milletimize, devletimize, ülkemize, tüm insanlığa hiçbir kimseye yaşatmasın." ifadelerini kullandı.
"Bütün insanlığı mazlumun yanında, zalimlerin karşısında yer almaya davet ediyoruz"
7 Ekim’den bu yana 90 bin camide her hafta Gazze zulmüne, oradaki siyonistlerin, işgalcilerin soykırımına dikkat çektiklerine işaret eden Erbaş, "Zaten kalbimizle hep mazlumun yanında zalimin karşısı durmaya gayret ediyoruz ve sadece milletimizi ya da Müslümanları değil, bütün insanlığı mazlumun yanında, zalimlerin karşısında yer almaya davet ediyoruz ve sonucunu da görüyoruz elhamdülillah." diye konuştu.
"Zalimler zulmünü sadece oradaki insanları bombalayarak yapmıyorlar, aç bırakarak da yapıyorlar"
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV olarak hem maddi hem de manevi desteklerini Gazze’ye ulaştırmaya çalıştıklarını kaydederek, sözlerine şöyle devam etti:
"TDV’nin hem Gazze’de hem Mısır’da birlikte çalıştığı, hareket ettiği paydaşları var, o paydaşlara ulaştırıyoruz. Mersin’den gemilerle önce Mısır’a, Mısır’dan Gazze’ye geçiş şeklinde bunları ulaştırmaya gayret ediyoruz. Zorlanıyor muyuz? Çok zorlanıyoruz. Yani zalimler zulmünü sadece oradaki insanları bombalayarak yapmıyorlar, aç bırakarak da yapıyorlar. İşte hem biz hem binlerce hayır sahibi insan var, dernekler, vakıflar var. Sadece Türkiye’den değil, Türkiye dışından da gidenler var. Onların Gazzelilere, Filistinlilere ulaşmasını engelleyerek de zulümlerini gösteriyorlar. Her türlü şiddet, her türlü engelleme var. Bütün bu engelleri aşarak biz bu desteği, bu yardımı Gazzeli kardeşlerimize, oradaki mazlumlara ulaştırmaya çalışıyoruz."
"28 bin hisse kurbanımızı Gazzelilerin yarısından çoğuna ulaştırdık"
TDV’nin kurban bağışlarının da bölgede dağıtıldığına işaret eden Başkan Erbaş, "Kurban Bayramı’nda 28 bin hisse kurban etini 2’şer kiloluk paketler halinde Gazze’deki kardeşlerimize ulaştırdık. Oradaki 2 milyon kişinin yarısından çoğuna ulaştırmış olduk." dedi.
"Zalimlerin bu kadar fütursuzca zulümlerinin sebebi İslam aleminin dağınıklığından kaynaklı"
Erbaş, Mescid-i Aksa’nın bütün Müslümanlar için mukaddes bir yer olduğunu ve farkındalık oluşturulması gerektiğini belirterek, "Oranın özgürlüğü için çalışmamız lazım. Kudüs, Mescid-i Aksa özgür oluncaya kadar, zalimlerin, işgalcilerin engellemelerinden kurtuluncaya kadar bütün Müslümanlar olarak mücadelemizin sürmesi lazım. Burada gerçekten çok önemli bir zulüm var. Ben her zaman şunu söylüyorum; zalimlerin bu kadar fütursuzca zulümlerinin bir sebebi de Müslümanların, İslam aleminin dağınıklığıdır. Müslümanların bir olması, beraber olması, güçlerini birleştirmesi, zalimlerin karşısında tek yürek olması noktasında çağrımızı her zaman yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
"Gazze meselesi sadece küçük bir kara parçasını ilgilendiren bir mesele değil"
TSK'nın sınır ötesi operasyonlarına dikkati çeken Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim kimsenin toprağında, arazisinde gözümüz yok ama oralarda ortaya çıkan fitneyi, fesadı, kötülüğü, saldırıyı, terör faaliyetlerini görmezden gelemeyiz. Oradaki terör odaklanmaları Türkiye için yapılıyor. Türkiye için yapılan terör odaklanmalarına göz mü yumacağız? Hemen şuracıkta yani sınırımızın dibinde… Millet olarak bunun idrakinde olmamız lazım. Oradan ‘bize ne’ diyenlere ‘10 bin kilometre öteden gelen filan devletin askerlerinin orada ne işi var’ diye sormak lazım. Okyanus ötesinden filan devletin neredeyse bir ordusu, üsleri var. Neden? İşte o terör odaklarını Türkiye’ye karşı desteklemek için. Çok açık bir şekilde bunu söylememiz lazım. O yüzden millet olarak bizim her zaman uyanık olmamız lazım. Gazze meselesi, Kudüs meselesi öyle sadece küçük bir kara parçasını ilgilendiren bir mesele değil. 100 sene önce de değildi bugün de değil."
"8 bin yetime sahip çıkıyoruz"
Erbaş, yetimlere bakmanın öneminden de bahsederek, "TDV olarak yetimlerle ilgili yurt içinde ve yurt dışında çok önemli çalışmalar yapıyoruz. Yetimhaneler kuruyoruz. Rakamlarla ifade edecek olursak neredeyse 8 bin kadar yetime sahip çıkıyoruz. Yani nerede bir yetim varsa oraya mutlaka el uzatmak lazım. Çünkü yetimlerin duası, mazlumun duası gibidir. Yetimlerin duasını almamız lazım." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)