Riyad Makayev / Doğruhaber

Rusya Federasyonu Güvenlik güçlerinin özel raporuna göre, Kuzey Kafkasya’da Kasım ayına kadar bu yıl içerisinde özel operasyonlar sırasında 42 militanın öldürüldüğü açıklanıyor. Bu veriler Rusya’nın İçişleri Bakanlığı Kuzey Kafkasya Federal Bölge Genel Müdürlüğü tarafından 4 Kasım’da yayımlandı.

Aynı zamanda Kuzey Kafkasya Federal Bölgesinde aynı dönemde yani Kasım ayına kadar bu yıl içerisinde mayın patlamaları, askerlere ve kolluk personeline yönelik silahlı saldırılar, intihar eylemleri gibi 300 terör saldırısı kaydedildiği de vurgulanıyor. Rusya’nın Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi Araştırma birimi, verdiği bilgilerle geçen yılın aynı dönemine göre bu tür saldırıların sayısının yüzde altı buçuk düştüğünü savunuyor.

RUSYA TÜM GÜCÜNE RAĞMEN DİRENİŞİ KIRAMADI

Rapor bu yıl Ocak ile Kasım ayları arasında Kuzey Kafkasya’da güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen silah ve mühimmat hakkında şu çarpıcı bilgiler içeriyor; 42 militan öldürüldü, federal arananlar listesinde bulunan 15 kişi gözaltına alındı. Ele geçirilen 112 adet silah, 22 bomba atar, 253 el bombası. 456 top mermisi ve mayın… 40 el yapımı patlayıcı ve 22 binden fazla farklı silah... Sonuçlar ilk bakışta gerçekten şaşırtıcı görünüyor. Ancak madalyonun öbür tarafına bir göz atıldığında Kuzey Kafkasya’da kişi başına düşen güvenlik elemanlarının sayısı göz önüne alınarak ve silahlı direnişin bastırılması için uygulanan sert ve acımasız yöntemlere rağmen Rus güvenlik güçleri ve istihbarat teşkilatı, Kuzey Kafkasya’daki mücahitlere ve askeri gruplara karşı başarısız oldu. 14 senedir Çeçenistan’dan başlanarak bölgede uygulanan Kremlin’in sert politikası ve acımasız yöntemleri, direnişi kırdıramadı. Tam tersine mücadele tüm Kuzey Kafkasya’ya yayıldı.

Bölgedeki savaşçı gruplardan ve mücahitlerden bahsedilirken sayı yüzler, hatta binler olarak ifade ediliyor. O halde kendi toprağı, namusu ve dini için savaşan toplum için senede 42 şehit çok sayılır mı? Ancak, raporda mücahitlerin saldırıları, eminim resmi olarak az gösterilmiştir ki 300 saldırı olarak ifade ediliyor. Bu demektir ki Kuzey Kafkasya’da bu yıl içerisinde ortalama her gün Rus güvenlik güçlerine karşı mücahitler tarafından bir saldırı gerçekleştirildi. Ve bu saldırılar sık sık askeri veya güvenlik güçlerinden iki kişi kaybı veya yaralanma ile devam etmiştir. Demek ki bu yıl içerisinde mücahitler tarafından en az 150 Rus işgalci öldürüldü.

MÜCADELE TÜM KAFKASYA’YA YAYILDI

Son 13-14 yıl içinde Çeçenistan ikinci savaşının başından beri bizler, mücahitlere karşı Rus askeri birliklerinin ve bölgedeki Rus yanlısı hükümetlerin güvenlik güçlerinin elde ettikleri başarıları ve ilerlemelerini Rusya İçişleri Bakanlığı’nın ve istihbarat servislerinin verdiği raporları ile duyuyoruz. Çeçenistan’da sadece ilk birkaç ay içinde dağlar kadar silah ve mühimmat ele geçirdikleri, birkaç bin mücahit öldürdükleri, yüzlerce terörist üsleri ve eğitim kampları imha ettikleri şeklinde rapor edilmişti. Ancak gerçeği söylemek gerekirse durum değişmedi, ama askeri harekât yavaş yavaş tüm diğer Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerine yayıldı.

KUZEY KAFKASYALILAR DA ÜMMETİN BİR PARÇASI DEĞİL Mİ?

Kuzey Kafkasya’dan her ay verilen aylık raporlar ve istatistikler, ele geçirilen silahlar, imha edilen kamplar ve öldürülen “yasadışı” silahlı gruplar, aslında bölgedeki işlerin gerçek durumunu yansıtmamaktadır. Düşünelim, 14 senedir bölgede devam eden operasyonlar ve Kremlin’ce uygulanan sert politikadan ve acımasız metotlardan sonra neden bölgeye beklenen barış gelmedi? Acaba hiç kimse bu konu hakkında düşündü mü? Neden Rusya gibi “büyük” bir devletin yüzbinlerce profesyonel askeri, özel kuvvetleri, kolluk kuvvetleri ve FSB teşkilatı Kuzey Kafkasya’daki durumla başa çıkamıyor. Neden Kafkasya’da saldırılar, suikastlar ve bombalamalar devam ediyor? Belki uluslararası ilişkiler uzmanları, siyaset uzmanları, askeri uzmanlar, istihbarat elemanları konu hakkında kendince görüşlerini öne çıkarabilirler. Zaten öyle olmadı mı? Mesela Türkiye’nin Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya politikası 180 derece değişti. Suudi Arabistan’ın politikası 180 derece değil 900 derece değişti. Neden? Çünkü Türkiye ve Suudi Arabistan; siyaset, uluslararası ilişkiler, askeri ve ekonomi açısından olaya yaklaştılar. Ancak kimse İslami açından bölgedeki olaya yaklaşmadı. Hani Müslüman Müslüman’ın kardeşi idi. Filistinli, Suriyeli, Afganlı, Somalili, Doğu Türkistanlı, Iraklı ve diğerleri gibi değil mi Kuzey Kafkasyalılar? Rusya bölgedeki Müslümanların kanlarını akıtarak boru hatları döşedi. Ancak kimseye zalim denmedi. Esad zalim oluyor da Putin zalim değil mi? İsrail zalim oluyor da Rusya zalim değil mi? Elbette zalim, bizler Müslümanlar olarak onların hepsine zalim diyoruz. Ancak, bizi yönetenler hepsine zalim demiyor, siyaseten yaklaşıyorlar olaylara. Artık yeter diyorum, şimdi biraz İslam açısından olaylara yaklaşma zamanı geldi. Kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde Allah (CC) “Kuzey Kafkasyalı Müslümanların kanları akıtılırken sizler ne yaptınız?” diye sorarsa ne diye cevap verecekler? Evet, Kuzey Kafkasya’daki durumun değişmemesinin sebebi, bölgede gerçek anlamıyla Allah’a teslim olan mücahitlerin varlığıdır.

MURSİ, ÖRNEK BİR DAVRANIŞ SERGİLEMİŞTİ

Bugün Mısır’daki Müslüman kardeşlerin durumunu herkes biliyor. Firavunlara karşı çok zor bir mücadele veriyorlar. Ama inanın, halen Kuzey Kafkasya’daki mücahitlerin yetim kalan çocuklarına ve ailelerine yardımlarını devam ettiriyorlar. Mısır’ın gerçek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi (Allah ondan razı olsun) Rusya ile görüşürken Rus yetkililer tarafından Kuzey Kafkasya’ya yönelik yardımları durdurma talebini duyunca “Dinimiz gereği, Kuzey Kafkasya’daki Müslüman kardeşlerimize yaptığımız yardımlarımızı durduramayız” demiştir. İşte bu, İslam açısından olaya yaklaşmak demektir. İşte bu, Allah’a verdiği sözü hatırlamaktır. Eğer bizler her olaya İslam açısından yaklaşırsak ve Allah’a tam teslim olursak eninde sonunda Allah (CC) bizi muzaffer kılacaktır. Elbette bu üç günlük dünyada çok zorluklar önümüze çıkabilir. Bulunduğumuz bu zorluklar arasında Allah, kullarının gönüllerine ve hayatlarına “inşirah ederek” hem onları teselli eder hem de onların daha iyi kul olmaları için yollar gösterir. Bugün Kuzey Kafkasya’daki mücahitlerin ve bizim için en iyi sırdaş, en iyi dost Allah’tır. Biz dille bir şeyler zikretmesek de O, halimizi görüyor ve inayeti ile bize zafer ikram edecektir. Eğer biz O’na tam teslim olursak bize ağır gelen yükü alacak, ellerimizden tutacak ve düştüğümüz çukurlardan çıkaracaktır. Başımızın dik olması için cesaret verecektir in