Mehmet Salih Gönül / Haber-Yorum

Malumunuz dershanelerin kapanmasıyla ilgili bir haber furyasıdır almış başını gidiyor. Destekleyenler de var, desteklemeyenler de. Öyle bir hale getirildi ki iş çığırından çıktı adeta. STV bir saatlik haberlerinin dörtte üçünü bu habere ayırıyor. Salya sümük ağlayan dershaneciler, kapanmaya şiddetle karşı çıkan veliler, iş adamları ve daha kimler kimler… Meğerse neymiş bu dershaneler de biz farkında değilmişiz. Yüzlerce öğrencinin hayata tutunmasını sağlayan, çocuklarımızı geleceğe eksiksiz hazırlayan, gençlerimizi kahve köşelerinden, içki masalarından ve uyuşturucu illetinden koruyan en önemli etken dershanelermiş de biz bilememişiz. İçinde yaşadığımız çağın ahlaki ve manevi boşluklarını nasıl da dolduruyormuş ta biz görememişiz. Dershanelerinde Allah ve Peygamber sevgisini eksiksiz öğretiyorlarmış da biz anlamamışız. Böyle ahlaki ve manevi bir ortamın kapatılmasından sonra oluşacak çöküntüyü varın siz hesap edin. Doğu ve güney doğudaki gençler meğer bu dershanelerle ayaktalarmış ta, şimdi ne olacak diye feryat etmektelermiş.

Bu feryat haberlerde, gazetelerde ve internette çarşaf çarşaf yayınlanıyor eski Türk filmlerinin duygusal müzikleri eşliğinde. Veliler, öğrenciler gözyaşları dökerken, birileri de kudurmuş gibi saldırıyor sağa sola. Hakaretler, küfürler ve ağza alınmayacak sözler. Ve hedefte bunların tek sorumlusu olarak görülen başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Başbakana alenice hakareti bile aşan davranış ve sözler sarf edildi. Bırakın başbakanı, hâşâ peygamber bile kıblesini şaşırmışken bu davranışların yadırganmaması gerekirmiş. Yalakalık her zaman olduğu gibi devam edecekmiş. Be Allahtan korkmaz, kuldan utanmazlar. Allahu Tealanın habibim, sevgilim dediği o yüce Peygambere siz kimsiniz kıblesini şaşırmış diyorsunuz ve bunu gazetenizde yayınlıyorsunuz. Siz kaç paralık adamlarsınız ki eğitim adı altında yaptığınız rezillikleriniz sekteye uğrayınca Hz. Peygamberimiz(s.a.v.)’e hakaret etme cüretini gösteriyorsunuz. Aslında Gülen yüzünüz altındaki çirkinlik bu şekilde ortaya çıkmış oldu.

Devlet bürokrasisine bir bürokrat daha fazla atmak için şer’i hükümleri bile tersine çeviren siz değil miydiniz? Birilerine şirin görünmek için Atatürk’ü sevmiyorum diyen bir hanımefendiyi ajan ilan etmediniz mi? Şovenist beyninizden çıkan kafatasçı fikirlerinizle kendiniz dışındaki bütün cemaatleri yok saymadınız mı? 28 Şubat döneminde her zaman devam edecek deyip eleştirdiğiniz yalakalığı okullarda ders diye okutulacak şekilde yapmadınız mı? Başörtümüz onurumuzdur diyerek direnen binlerce Müslüman genç kızın şerefli direnişini baltalamadınız mı? Sadece Hizbullah cemaatini kötülemek ve onlara olan kininizden dolayı Ankara’da namuslu bir bayanı iffetsizlikle suçlamadınız mı? Daha hangisini yazayım. Hizmet güvercini olup bir avuç yem için atmadık takla bırakmadınız. Ve bakın öyle bir hale geldiniz ki Allahu Teala`nın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberimize hakaret bile ettiniz.

Şimdi oturup düşünme zamanı. Allah rızası için yola çıktığını düşündüğümüz bir hareket bu hale nasıl gelir? Nasıl olur da kendi âli menfaatleri için Allah`ın emirlerini bile yok saymaya varacak hareketleri sarf eder? Demek ki kıblesini şaşıran, rotasından çıkan ve ne yaptığını bilmeyenler bu duruma düşenlerdir. Türkçe olimpiyatları adı altında yaptığınız rezaletler de bunun açık örneğidir. İslami hiçbir tarafı olmayan bu olimpiyatları bir gurur vesilesi olarak sunmak ta bu çöküntünün en büyük göstergesidir. Aslında bir dolusu yazı yazılır bu konuda ama zaten bilen biliyor. Bilmeyenler için de bir hatırlatma babındandır bu yazı.
 
Selam ve dua ile.