İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kornea Nakil Merkezi Göz Bankası Müdürü Prof. Dr. Cem Çankaya, korneanın, hastalıkların çeşitlerinin ve tedavi yöntemlerinin ne olduğu, erken teşhisin önemi ve erken teşhis konulmadığında ne tür sıkıntıların oluşacağı ile ilgili İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.
"Kornea, gözün dış dünyaya açılan penceresidir"
Korneanın gözde bir kol saatinin camı gibi olduğunu belirten Prof. Dr. Çankaya, "Kornea, gözün dış dünyaya açılan penceresidir. Kornea, birçok göz hastalığının görüldüğü bir doku olarak öne çıkıyor ve bu hastalıklar genellikle doğumsal olabiliyor. Özellikle genetik faktörlere bağlı olarak korneada dejenerasyonlar ve keratokonus gibi hastalıklar bölgemizde sıkça görülüyor. Ayrıca kornea enfeksiyonu da bölgemizde sık görülen hastalıklardan biridir." dedi.
"Keratokonus hastalığı bazı hastalarda kornea nakline kadar gidebiliyor"
Prof. Dr. Cem Çankaya
Keratokonusun korneanın öne doğru bombeleşmesiyle karakterize edilen bir hastalık olduğunu aktaran Prof. Dr. Çankaya, "Genellikle ergenlik döneminde başlayan ve şiddetli göz kaşımasına eşlik eden ilerleyici bir yapıya sahip olan bu hastalık, yüksek miyopi ve astigmatizma ile kendini gösterir. Ortalama 35-40 yaşlarında durabilen keratokonus hastalığı, bazı hastalarda daha hızlı veya daha yavaş ilerlerken, bazı hastalarda ise kornea nakline kadar gidebiliyor." ifadelerini kullandı.
"Hastalık erken teşhis edilip ameliyat edilirse, kornea cross-linking dediğimiz yöntemle hastalık durdurulabilir"
Erken teşhisin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Çankaya, şöyle devam etti: "Hastalık erken teşhis edilip ameliyat edilirse, kornea cross-linking dediğimiz yöntemle hastalık durdurulabilir ve kornea nakline kadar ilerleyebilecek durumların önüne geçilebilir. Bu yüzden erken teşhis önemlidir. Bu hastalığı teşhis ettiğimiz zaman eğer hasta 20 yaş altındaysa ve hasta uygunsa, hızlı bir şekilde cross-linking dediğimiz tedavi yöntemiyle hastalığı durdurabiliyoruz. Bu işlem yüzde 95-100 arası bir başarıya sahiptir. Daha ileri yaşlarda tespit ettiğimiz zaman genellikle hastayı takibe alıyoruz. Eğer hastalık ilerleme gösteriyorsa, bu durumda kornea cross-linking işlemini uyguluyoruz."
"Keratokonus'a bağlı aşırı görme kaybı oluşan hastalar için çeşitli tedavi yöntemleri var"
Hastalığın tedavi yöntemlerine değinen Prof. Dr. Çankaya, "Keratokonus'a bağlı aşırı görme kaybı oluşan hastalar için çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Tedavi seçenekleri arasında sert kontak lensler, göz içi halkalar ve göz içi lensler bulunur. Bu yöntemler, hastanın durumuna ve beklentilerine göre belirlenir." şeklinde konuştu.
"Eğer teşhiste gecikilirse, kornea nakline kadar giden önemli görme kaybına yol açabilir"
Kornea hastalıklarının belirtilerine de değinen Prof. Dr. Çankaya, "Belirtiler arasında görme kaybı, ışığa karşı hassasiyet (fotofobi), gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görme yer alır. Çocuklarda bulanık görme veya hızlı ilerleyen astigmatizma görülmesi durumunda keratokonus'tan şüphelenilmesi gerekir. Eğer teşhiste gecikilirse, kornea nakline kadar giden önemli görme kaybına yol açabilir. Bu hastalıkta genetik yatkınlık önemli ama çevresel faktörler de bu hastalığın oluşumuna katkıda bulunuyor. Bu dönemde başlayan bulanık görme veya hızlı ilerleyen bir astigmatizma görüldüğünde, çocukta mutlaka keratokonus'tan şüphelenilmesi gerekir. Yapılacak detaylı inceleme sonucunda eğer bu hastalığın tanısı konulursa, mutlaka tedavi aşamasına geçilip hastalığı durdurma yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir. Aksi takdirde ciddi görme kayıplarıyla karşılaşabiliriz." diye dikkat çekti.
"Keratokonus şüphesi olan veya bu hastalıktan ameliyat olan hastalar kesinlikle göz ovuşturmasından veya göz kaşımasından sakınsınlar"
Göz kaşımanın hastalığın ilerlemesine neden olabileceğine dikkat çeken Çankaya, "Göz kaşımaya bağlı hastalığın ilerlemesi ve oluşması önemli. O yüzden keratokonus şüphesi olan hastalar veya keratokonus hastalığı nedeniyle ameliyat olan hastalar kesinlikle göz ovuşturmaktan veya göz kaşımasından sakınmalıdır, çünkü bu hastalığın ilerlemesine neden olabiliyor." diye kaydetti.
"Rutin kontroller çok önemli"
Göz hastalıklarının hepsinin önemli olduğunu ama bazı hastalıkların sinsi ve hiç fark edilmediğine dikkat çeken Çankaya, "Örneğin göz tansiyonu hastalığı. Tabii retina, kornea hastalıkları, şaşılık ve çocuklarda görülen göz kaymaları da çok önemlidir. Ailesinde kalıtsal göz hastalığı olan bireylerin şikayet olmasa bile çocuklarını düzenli göz kontrollerine götürmeleri, yetişkinlerin ise 40 yaşından itibaren yıllık göz muayeneleri yaptırmalarını öneriyoruz. Bu rutin kontroller, göz sağlığının korunmasında ve sinsi göz hastalıklarının erken tespitinde kritik rol oynuyor. Çünkü rutin kontroller yapılmadığında, çok geç evreye ulaşmış bazı hastalıklarla karşılaşabiliriz. Bu yüzden rutin kontrollerin mutlaka yapılmasını öneriyoruz." dedi. (İLKHA)