VAN - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın hafta sonu Diyarbakır ve ilçelerine yaptığı ziyareti değerlendiren Vanlı siyasiler, çözümün sadece Devlet ile PKK arasında çatışmazlık olmadığına dikkat çekerek, PKK`nin bölgede kendisi dışındaki yapılarla çatışması durumunda kalıcı bir çözümün düşünülemeyeceğine vurgu yaptılar.

"PKK bu güne kadar bölgede hiçbir örgütlü yapıya müsaade etmemiştir"
Hür Dava Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Av. Mehmet Mehdi Oğuz, Türkiye`de tek partili dönemle birlikte Kürtlerin dışlandığını siyasi, ekonomi ve kültürel haklarının inkâr edildiğini hatırlatarak, "Tek tipçi bir anlayışla Kürt halkı idare edilmeye çalışıldı. Son zamanlarda Türkiye ve Bölgemizde olumlu adımlar atılıyor. Ama burada özellikle PKK/BDP cenahının bu süreçteki olumsuz tavrı dikkat çekmektedir. Malumunuz PKK kurulduğundan bu yana CHP`nin tek parti döneminde olduğu gibi hareket etmekte ve kendisi dışında hiçbir yapıya hayat hakkı tanımamaktadır. PKK 80`li yıllarda Kürt solunu tasfiye ederek çalışmalarına başladı. 90`lı yıllarda İslami kesimlerle çatıştı. PKK bu güne kadar kendisi dışında farklı fikirlere sahip olan örgütlü yapılar ve siyasi partilere STK`lara hiçbir şekilde tahammül göstermemiş ve Bugün yaşadığımız süreç de bunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır." dedi.

"Bölgede tek parti dayatmasının kalkması gerektiği anlayışı doğru bir anlayıştır"
PKK/BDP`nin bölgedeki tutumuyla bu anlayışını sürdürdüğünü ifade eden Mehmet Mehdi Oğuz, bugün bölgede İslami STK`ların hedef alınması ve siyasi partilere yapılan saldırıların bunu ortaya koyduğunu belirterek, "Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda PKK`nin söyledikleriyle çok tezat bir uygulama içerisinde olduğu görülmektedir. Başbakan`ın bu anlamda `tek parti dayatmasının kalkması` gerektiği anlayışı doğrudur. Fakat maalesef hükümetin de bu noktada PKK`nin uygulamış olduğu baskı politikaları karşısında çok ciddi bir adım attığı söylenemez. Bu güne kadar PKK/BDP`nin STK üye ve gönüllülerine ve siyasi partilere yönelik yapılan saldırılarda hiçbir failin bulmaması maalesef bu tezi doğrulamaktadır." şeklinde konuştu.

"Çözüm sadece PKK-Devlet çatışmazlığı değildir"
Hükümetle örgüt arasında fiili bir ateşkes olduğunu ancak PKK`nin bölgede kendisi dışındaki yapılara hayat hakkı tanımak istemediğine dikkat çeken Oğuz, "Kolluk kuvvetleri ile PKK militanlarının çatışmadığı doğrudur. Bizler de bunun böyle olmasını doğru buluyor ve destekliyoruz. Fakat burada çözümden bahsedilecekse silahların sadece güvenlik güçlerine karşı değil. Bölgede yaşayan herkese karşı susması gerekir. Ancak PKK ve ona bağlı yapılar her ne kadar güvenlik güçlerine yönelik saldırılara ara vermişlerse de kendileri gibi düşünmeyen halka, İslami STK`lara, mütedeyyin insanlara ve siyasi partilere karşı saldırıları olanca hızı ile devam etmektedir. Hükümet de bunu çok açık bir şekilde görmesine rağmen müdahale etmemektedir." ifadelerini kullandı.

"Kürdistan halkı PKK`nin insafına terk etmemeli"
PKK`nin zaman zaman bölgede dağıttığı bildirilerde de bu hususun teyit edildiğini aktaran Oğuz, yapılan ateşkesin sadece Türkiye Cumhuriyeti`nin resmi kurumlarına karşı yapıldığını diğer kesimlere karşı bir ateşkesin söz konusu olmadığını belirterek, "Devlet yıllarca halkı kurumak için PKK ile mücadele ettiğini iddia etmiyor muydu? Şimdi ne oldu da halkı koruyamıyor ya da halkı örgütün insafına terk ediliyor. Maalesef şu anda sadece güvenlik güçlerine karşı bir çatışmazlık söz konusudur. Halka yönelik saldırılar devam etmektedir. PKK/BDP bu güne kadar baskı ve şiddetle kendisi dışında hiçbir yapıya müsaade etmemiştir. Kaldı ki Başbakan`ın söylemlerini elbette doğru buluyoruz. Ancak buna yönelik hükümet ve PKK/BDP tarafından bir adım atılmadığı sürece bu söylemler havada kalacak ve bölgede çatışmalı bir ortamın devam etmesi Kürtler açısından büyük bir tehlike arz etmektedir." diye konuştu.

PKK/BDP`nin Barzani`yi suçladığına da değinen Mehmet Mehdi Oğuz, Barzani`nin Kuzey Kürdistan`da kendisi dışındaki farklı yapılara gösterdiği müsamahanın onda birini dahi PKK tarafından Güney Kürdistan`da farklı yapılara tanınmadığını kaydetti.

"Hükümet ve PKK`nin kendi çıkarlarını halkın menfaatlerinin üstünde tutmamalı"
Çözüm sürecinin tıkanmasının en önemli sebeplerinin gerek devletin gerekse PKK`nin kendi çıkarlarını halkın menfaatlerinin üstünde görmesinden kaynaklandığını vurgulayan Oğuz, "Kürtlerin bütün örgütlü yapıların masada olduğu ve dikkate alındığı bir çözüm sürecinin olması gerektiği kanaatindeyiz. Bu olmadığı sürece gerçek anlamda çözüm sürecinin ilerlemeyeceği kanaatindeyiz." diye konuştu.

Silahlar halka yöneltildi
HAK PAR Van İl Başkanı Tayyip Kızılyıldız da bu süreçte Başbakan`ın Diyarbakır`a yaptığı ziyaretin son derece önemli olduğunu ifade ederek, kimisinin çözüm süreci kimisinin ise barış süreci olarak nitelendirdiği bu süreçte PKK`nin Öcalan tarafından söylenen "Silahlı mücadele miadını doldurmuştur" sözünü yerine getirilmediğini ve silahlı unsurların sınır dışına çekilmediği gibi halka ve kendisi dışındaki yapılara yöneldiğini söyledi.

"Başbakan`ın Diyarbakır ziyareti Çözüm sürecinin bitmediğini ortaya koydu"
Siyasi mücadelede şiddetin devre dışı bırakılmasını amaçlayan bu çözüm girişimini desteklediklerini dile getiren Tayyip Kızılyıldız, çözüm sürecinden kastın Kürt sorununun çözülmesi olduğunu ifade ederek, "Sonuçta bölgemizde Kürt sorunu var. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Bu çözüm süreci bunu ifade etse de bunun ismini BDP tarafı da PKK tarafı da doğru koymadı. Barış süreci olarak ifade ettiler bunun böyle olmadığını biliniyordu." dedi.

Kamuoyunda oluşan `Çözüm süreci tıkandı-bitti` söylemlerinin ortadan kalkması adına Başbakan`ın ziyaretinin önemli olduğunu söyleyen Kızılyıldız, "Kamuoyunda sürecin sekteye uğradığı ya da bitirildiği algısı oluşmaya başlamıştı. Bu algının bitirilmesi noktasında Barzani`nin Kürdistan ziyareti, Diyarbakır`a gelişi ve Şivan Perver`in ilk defa 37 yıl sonra topraklarına dönmesi bu etkinliğe önem katmaktadır. Atılan adım ise cesurca bir adımdır." şeklinde konuştu.

"Buradaki faşist zihniyetin önüne geçilmelidir"
Çözüm sürecinde güvenlik problemi olarak algılanmaması gerektiğini söyleyen Kızılyıldız, sözlerini şöyle sürdürdü. "Buradaki sorun sadece güvenlik sorunu değildir. Başbakan`ın da ifade ettiği gibi burada tep tipçi bir zihniyet vardır. Faşist bir zihniyet vardır. Bunun da önüne geçilmelidir. Bölgede PKK kendisi dışındaki tüm siyasi ya da örgütlü yapılara hayat hakkı tanımadığı gerçeği vardır. İşaret edilen nokta da budur. Onun için Başbakan söylemlerinde haklı ve yerindedir ancak bunun çözümü ise PKK/BDP`nin kendisi dışındaki örgütlü yapıları kabul etmesi ve bunlara müsamaha göstermesidir."

Başbakan`ın söylemleri sadece kendisi ve BDP için mi?
Olaya farklı bir açıdan bakan Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan ise Başbakan`ın söylemleri ile eylemlerinin birbirlerine uymadığını öne sürerek, Başbakan`ın buradaki söyleminin sadece kendisi ve BDP için geçerli olduğunu belirtti.

Çözüm sürecinin halka mal olduğunu belirten Özay İlhan, gerçek anlamda bu bölgede barışın hakim olması için herkesin serbest bir şekilde kendi düşüncesini siyasi propagandasını yapması gerektiğini belirterek, "Bölge halkı artık baskı ve sindirme istemiyor. Çözüm süreci herkesin kapı kapı dolaşıp kendi davasını anlata bildiği gün başarıya ulaşmış demektir. Yoksa bölgede PKK/BDP kendisi dışındaki gruplara hayat hakkı tanımadığı sürece sadece devletle PKK çatışmazlığı olur yani çözüm olmaz." tespitinde bulundu.

"İslami yapılara yönelik çatışmalar devam ediyor"
Bölgede çatışma ortamının oluşturulmak istendiğine değinen İlhan, "Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde bizim partimize yönelik de bir saldırı gerçekleşti. HÜDA PAR ve İslami STK`lara saldırılar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Böyle bir zamanda bu ziyaretin yapılması bölge açısından önemlidir. Halkın artık burada savaş kan ve gözyaşı istemediğini ortaya koydu. Bu açıdan olay önemsenebilir. Yoksa daha düne kadar bir aşiret lideri olarak bilinen birinin Diyarbakır`da gelmesinin çok fazla bir önemi yoktur." ifadelerini kullandı. (Murat Dalgın-İLKHA)