Mehmet Zülfi Tan / Doğruhaber
 
Hükümetin dershaneler ile ilgili düzenlemesi cemaati derin derin rahatsız etmiş. Öyle ki meclisin bir karar tasarısı üzerinde çalışmasını duyar duymaz, Hoca efendi ta Amerika`dan hemen gece vakti müdahale etme ihtiyacı duyuyor ve adeta kanun tasarısına karşı oda bir gece yarısı operasyonu yapıyor. Olay ikinci gezi vakıası gibi olmuş. Cemaatin bir sokaklara inip polisi taşlayıp molotof atmadığı kalmış. 


Hükümet kurulduğundan beri, dershaneleri kapatacağını söylüyor. Bunu söylemekle kalmıyor aynı zamanda parti programına da almış durumda. Bunu cemaat de biliyor. Hükümet bu zamana kadar başta kaldı, cemaatle beraber çalıştı. Bu meseleyi hiç mi gündemine almadı? Hükümetle konuşmadı? Böyle gece yarısı açıklamalar yapıp hükümete karşı bir medya savaşı başlatmak en başta cemaate zarar verir. 


Ben bu olayla ilgili çok insanla konuştum. Çoğunluk, cemaati bu aşırı tepkisinden dolayı eleştiriyor. Hele hele hoca efendinin başbakana karşı bu ağır ithamlarına kelimenin tam anlamıyla şoke olmuş durumdalar. Şu anda cemaat tek kelime ile bindiği dalı kesiyor. Artık milletin her şeyden haberi var. Cemaatin daha önce halkın hassasiyet gösterdiği meselelerde sürekli devletten ve otoritelerden yana tavır takınması ile bugünkü bu meseleyi karşı karşıya getirip cemaatin tavrını hele hele hoca efendinin celallenmelerini görünce neye uğradığını şaşırmışlar. Tam bir şok hali yaşıyorlar. 


Cemaat bu konuda kesinlikle bu saldırgan tavrından vazgeçmeli. Hele hele hükümetle boy ölçüşmemeli ve kameralar önünde bu savaşı sürdürmemeli. keskin sirke küpüne zarar. Ha eğer bu meseleyi hayat meyat meselesi olarak görüyorsa o başka. 


Ayrıca bu meselenin birde halkı ilgilendiren boyutu vardır. Yüz binlerce insan çocuğunu dershanelere gönderemiyor. Gönderenler de büyük sıkıntıya girerek gönderiyor. Halkın kahir ekseriyeti de bu dershanelere karşıdır. Cemaat bu konuda da tam bir yanıltma ve saptırma harekatı yapıyor. Kaçak güreşip bel altından vuruyor. Sürekli fakirleri çıkarıp konuşturuyor duygusal bir sömürü yapıyor, ama çok abartılıyor. İnsanların duygularını rencide ediyor. Ayrıca okuma salonlarını da bu işe katıyor ki onun da bu işle bir alakası bile yok. 


İmam hatip okulları kapatılırken ses çıkarmayan, kuran kursları kapatılırken ses çıkarmayan, başörtüsünde ses çıkarmayıp üstelik aleyhte fetva veren, 28 şubat döneminde dershanelerin değil okullarının anahtarlarını darbecilere sunan, mavi marmara meselesinde israili haklı gören cemaatin dershaneler konusunda hükümete etmediğini ve demediğini bırakmaması halk nazarında hiç de hoş karşılanmıyor. 


Şu anda cemaat kendi çalıp kendi oynuyor. Kuru bir gürültü ile hükümeti ürküteceğini ve halk nazarında haklı olacağını düşünüyor. Ama inanınki halk bu konuda cemaati haksız görüyor. Onun için cemaatin her bir çırpınışı daha da batmasına sebep oluyor. Halk hocanın o engin sabrını ve engin hoşgörüsünün nereye gittiğini soruyor. 


Cemaat hükümeti çok zor duruma sokuyor. Bu işi açık açık, ulu orta dillendirip hükümete, başbakana saldırarak yapması işi içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bu konuda aklıselim ile hareket etmek lazım. Kazanılmış mevzilerin kaybedilmesine sebep olacak, hükümetin ve cemaatin gücünü birbirine karşı kullanıp tüketecek bir durumdan ve savaştan bir an önce vazgeçilmelidir. 


Hükümet de bu konuda hassas olmalı ve kameralar önünde işi bir güçler savaşına çevirmekten sakınmalıdır. 


Yoksa pusuda bekleyen bir kurt değil bir sürü kurt ve çapulcular var.