Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Analiz
 
Başbakan Erdoğan’ın “öğrenci evleri” ilgili sözleri gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Mesele o kadar farklı yere çekildi ki, gerçekte neyin tartışıldığı da, neden tartışıldığı da unutuldu gibi.

İsterseniz başa dönelim ve oradan itibaren iz sürmeye başlayalım.

Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında basına kapalı bir toplantı yaptı.

Orada kız-erkek karışık apartların sebep olduğu tehlikeden söz edildi.

Bu konu Zaman Gazetesinde yer alınca hükümet kanadından ilk gelen tepkiler “asparagas bir haber” şeklinde oldu.

Sonrasında Başbakan Erdoğan, dış geziye çıkarken gazetecilerin sorusu üzerine haberi doğruladı.

Gündem allak bullak oldu.

Bir taraftan Bülent Arınç’ın tepkisi, diğer taraftan liberallerden “Erdoğan ayağına sıktı” iddiası…

Muhalefetin, ulusalcıların, solcuların, anarşistlerin, Kemalistlerin tepe tepe kullanacağı bir konu vardı artık. Herkes bir tarafından dâhil oldu meseleye.

Gerçekten de Erdoğan bunu neden yaptı?

Bilinçli bir zamanlama mıydı yoksa istemeden girmek zorunda mı kalmıştı?

Konuya birkaç açıdan bakılması gerektiği kanaatindeyiz.

-Erdoğan, böyle bir konuyla laik-ulusalcı kesimin sinir uçlarına dokunacağını biliyordu. Bu açıklamayla gündemi meşgul etti.
 
Bu arada başka bir siyasi operasyon, ya da görüşme yapılmış olabilir. Önemli siyasi operasyonlardan önce genellikle gündeme tartışılacak bir konu atmada gerçekten de ustadır Başbakan Erdoğan.

-Liberaller büyük oranda Erdoğan’a olan desteklerini çektiler. Bazıları desteği çekmekle beraber bir de düşmanlığa başladı. Bu son meselede M. Barlas gibileri hakarete varan sözler sarf ettiler Başbakan için. Onların duruşundan rahatsız olan Başbakan bilerek bu açıklamayı yapıp onlarla yollarını ayırmak istemiş olabilir.

-Ahlaki yozlaşmanın çok artması ve bir önlem alma çabası da olabilir. İstihbaratın Erdoğan’a, öğrenciler arasında çok artan kürtaj olaylarını haber verdiği ve bundan sonra bir çabanın söz konusu olduğu da iddia ediliyor.

-Erdoğan’ın “Biz muhafazakar demokratız” demesi yeni girişimlerde bulunacağının işaretini de veriyor. Başlangıç olarak böyle bir adım atılmış olabilir.

Meseleyle ilgi bir başka görüş daha var ki üzerinde durulması gerekir sanırım.

İddiaya göre Başbakan’ın Kızılcaham’daki konuşması “Cemaat”e yakın iki miletvekili tarafından kaydedildi.
 
Haber Zaman Gazetesine servis edildi ve Başbakanın bundan haberi oldu. Eğer Başbakan da Arınç gibi haberi reddetseydi bu kez görüntüleri servis edip onu zor durumda bırakacaklardı. Aslında olayın bir diğer yönü de devam eden hüküm-cemaat çekişmesinde gizli.

Bundan kısa bir süre önce Emniyet istihbaratına yönelik yeni bir operasyon gerçekleştirilmiş. Yeni müdür envantere kayıtlı dinleme böceklerinin eksik olduğunu fark edip teftiş heyeti görevlendirmiş. Bu cihazların kayıtsız olarak kullanıldığının ortaya çıkması durumunda yeni bir tasfiye daha gerçekleşebilir.

Kritik bir süreçten geçiyoruz. Önümüzdeki günlerde gayri resmi dinleme ve izleme yapan bir “resmi görevlilerden oluşan çete” ortaya çıkarsa şaşırmayın.
***