HÜSEYİN SAĞLAM / DOĞRUHABER / ANALİZ
1990’lı yıllar… Günlerden bir gün pasaport işlemleri için Batman Emniyeti’ne giden bir şahıs, polisin dikkatini çeker. Hizbullah’la ilişkisi olduğu değerlendirilir ve binanın içerisinde kumpas kurulur. Şahsı konuşmak bahanesiyle özel bir odaya alan polis, bir yandan şahsı konuştururken öbür yandan “ikram” babından meyve suyunu adamın önüne koyar. Adamın meyve suyunu yudumlamasıyla bayılıp kendinde geçmesi bir olur.
Uyanınca bir de ne görsün?! Tanımadığı bir kadınla aynı yatakta bulur kendini. Komplo kurulmuş, ilk safhası başarıya ulaşmış, video kaydı bile yapılmıştır.
Sırada şantaj vardır:
“Ya bizimle çalışıp muhbirlik yaparsın ya da bu görüntüleri yayar seni perişan ederiz!”
…
Yıl 1994! Batman’da karıştığı söylenen ölümlü bir olaydan dolayı gözaltına alınan Murat Kurtboğan’ın muhbirliği kabul etmesi sağlanır. Cezaevine gönderilen Kurtboğan, sonradan Batman Emniyeti’nde görevli Komiser Hakan ve ekibinin daha rahat görüşebilmesi için Bitlis Cezaevine nakledilir. Günlerden bir gün Komiser Hakan, polis Ahmet ve PKK itirafçısı Nureddin, yanlarında getirdikleri bir fahişeyle Kurtboğan’ı ziyaret ederler. Cezaevinden alınan Kurtboğan, Komiser Hakan ve ekibi tarafından itirafçı Nureddin ile beraber Tatvan’a doğru yol alırlar. Komiser’in getirdiği iki tabanca Kurtboğan ve itirafçı Nureddin’e verilir.
Hedef, Tatvan Merkez Camii Müezzini Gıyasettin Barlak’tan başkası değildir. Önceden detayları paylaşılan plana göre Gıyasettin Barlak, Hizbullah’a yakın birisidir, katledilmesi lazım ki durağanlık gösteren çatışmalar tekrar alevlensin ve Serhad bölgesine de sıçrasın. Plan uygulanır. Teravih namazı çıkışı Kurtboğan, Gıyasettin Barlak’a iki el, itirafçı Nureddin ise dört el silah sıkarak oracıkta katlederler.
Tekrar Komiser Hakan ve polis Ahmed’le birlikte arabaya binerek Bitlis Cezaevine dönerler. Ve uydurma bir soruşturma yürütülerek PKK ile bağlantılı olduğu iddiasıyla sara hastası Ümit IŞIK adında 19 yaşında bir genç tutuklanarak cezaevine gönderilir.
Derken Murat Kurtboğan cezaevinden çıktıktan sonra polis nezaretinde katıldığı bir sürü eylemden sonra ortadan kaybolur.
Beykoz’daki baskında ele geçen Hizbullah arşivinin bir kısmı içerisinde Murat Kurtboğan’a ait bir video kasetine rastlanır.
Avukatların isteğiyle davanın görüldüğü Diyarbakır DGM heyetince izlenerek içeriği yazıya dökülen sorgu kasetinden sonra toplam 11 yılını Giyasettin Barlak’ın katili diye içerde geçiren sara hastası Ümit IŞIK, serbest bırakılır.
…
Elbette Batman Emniyeti’nin o dönemdeki kirli sabıkası verdiğimiz bu iki örnekle sınırlı değildir.
Yıl 2013! Yine oynanan kirli bir senaryo ve yine senaryonun tam ortasında bulunan Batman Emniyeti…
Bu kez farklı partilerin üyeleri arasında yaşanan bir sürtüşme hemen fırsata çevrilir. Karanlık bir el bir düğüne uzanır ve BDP’li olduğu söylenen Özcan Temel öldürülür. Vali, Ankara’da. Emniyet derhal içeriğinden haberdar olduğu cinayet sonrası senaryoya işlerlik kazandırmak için BDP’lilerle “alt yapı” çalışmalarına başlar.
Vali Ankara’dan dönmek için yola koyulur. Büyük ihtimalle daha makamına bile ulaşmadan Valilik adına bildiri bile yayınlanır.
Derken gözaltı furyası başlar. Ancak suç isnat edilebilecek kimse tespit edilmez. İş yine Emniyet içindeki Komiser Hakanlara düşer. Ne olduğu, kim olduğu belirsiz bir “Gizli Tanık” muhabbetinden sonra komplo farklı bir aşamaya girer. Sanıklardan sanık beğendirilir ve V.G. üzerinde karar kılınır.
Derken eleştiriler baş gösterir. Daha makamına bile ulaşmadan adına bildiri yayınlanan Vali ise “Aman efendim! Ne münasebet! Kararı veren biz veya Emniyet değil ki! Mahkeme karar vermiş. Bizim ne suçumuz var?!” deyip kurulan komployu geçiştirmeye çalışır.
İyi de kim bu gizli tanık? Mahkemenin özel çabasıyla mı peydahlandı? Yoksa?...
Gizli tanık doğurmak, faillerden fail beğendirmekle beraber hazır bildiriyi size okutan Emniyetçileriniz değil miydi? Yargı mı gizli tanık bulup fail beğendirdi?
Ne yani? Emniyet bünyesinde dönen kirli dümenleri yargı süpürgesiyle temizleme modası geçmedi mi?
Unutmadan bir şey soralım: Sakın ola ki kiraladığınız “Gizli Tanık” komiser rütbesinde ya da DİHA’ya yerleştirdiğiniz kelepirlerden biri olmasın mı?! Çünkü kokusu çıkmış bulunan bu pis kumpas, er ya da geç ortaya çıkacaktır. Şimdiden bilginiz olsun.
Öyle ya! Batman gibi bir yerde şayet istenseydi veya planlansaydı bu işi yapabilecek binlerce genç bulunabilecek iken kırk yaşını geçmiş, sivil toplum alanında çalışmış ve halen çalışan, toplumda tanınan birisini “cinayet faili” diye “Gizli tanığınıza” isnat ettirmeniz, zaten başından beri kötü kokulara gebe bir girişim olmuştur.
İnandırıcılığını baştan kaybetmiş “fail peydahlama” işi, işte bu nedenle elinizde kalacak. Şu an için kirli girişiminize en “Kürdistanî duygularıyla” müteşekkir olma yarışında bulunanlarla beraber el âlemin içine çıkamaz duruma düşeceksiniz. Bundan emin olabilirsiniz.