Gecenin en zifiri karanlığı, güneşin doğmasına en yakın olan andır. Unutulmasın ki fecrin doğmasıyla uyanmaya başlar insanlar.
Güneşin doğmasıyla aydınlanmaya başlar karanlık yüzler. Utançlarından dolayı karanlıklardan medet umup, yüzlerini karanlıkla maskeleyenler bir bir ayyuka çıkar. Çirkin menfaatler uğruna çözümsüz süreçleri kanla doğurmaya çalışanlar, coğrafyanın en zelil varlıkları olarak ortaya çıkar, kutlu fecrin çıkmasıyla.
Gecenin karanlığı, vampir iştahlıların kanla beslenme zamanı olduğu kadar, mustazafların Rablerine sığındıkları, yakarış ve dualarda bulundukları andır. Zaten dua müminin silahı değil midir? Zalimlerin oyunlarına karşı yardım edecek en büyük merci “O” değil midir? Hem Allah buyurdu ya “Biz istiyorduk ki o yerde mustazaflara lutfedelim, onları önderler yapalım, onları diğerlerinin yerine mirasçı kılalım.(Kasas-5)”.
Ey Kur-ani “İlim”lerin iklimini soluyan “Yusufi” kardeşlerim, beklenen gün yakındır artık. Fecir tüm coşkusuyla yansıtmak için ışığını, kozasında bekleyen bir kelebek gibi aşkla beklemektedir doğacağı günü. Varsın gün doğana kadar kırarcasına sıkalım dişlerimizi. Varsın yüreğimizdeki volkanlar, patlamamak için tutsunlar kendini. Yazın en sıcak günlerinde Sukut orucumuzu bozmadan, iftarın muştusunu bekleyelim. Kudurmuş köpekler varsın azı dişlerini geçirsinler bedenlerimize ama biz vuslatın sevincini yaşamak için yılmadan didinelim. Gülü koklayabilmekse hedefimiz, dikenlerinin açtığı yaraya inadına sabredebilelim.
Doğacak güneşi seyredebilmek için gerekirse en şiddetli acılara göğsümüzü gerelim. Şunu iyi bilelim ki beklenen gün gelecektir ve bu uğurda çekilen her türlü çile kutsaldır.
Evet sabır acıdır fakat şunu iyi bilelim ki meyvesi tatlıdır. Hem ne güzel söylemişti şair “Sabır insanı insan beklide sultan eder, sabırdan yoksun insan her şeyini kaybeder” diye. Allah buyuruyor ki: “Acaba sizden öncekilerin başlarına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeksizin, kolayca Cennet’e gireceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine ağır sıkıntılara ve zorluklara uğradılar, öylesine sarsıldılar ki, peygamberleri ile çevresindeki inanmışlar’; Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” dediler. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır” (Bakara-214).
Ve doğduğunda güneş, gerçekleri tüm çıplaklığıyla çıkardığında ortaya, Rabbe secdelerle yönelelim. “HÜDA” erlerine tekbirlerle bizlerde eşlik edelim. Fecirle birlikte söylenen türküleri bizlerde haykıralım yüreğimizin derinliklerinden. Amedte, Mersinde, Yüksekovada, Cizrede, Silopide, Farqinde ve adı zikredilmemiş tüm diyarlarda baharın gelişini meydanlardan sevinç çığlıklarıyla haykıralım. Saideynin, Ahmedi Xanilerin, Feqiye Teyranların özlemlerinin gerçekleştiği günleri gördüğümüz için Allah’a binlerce şükredelim.
HAFTANIN YAZISI: Mehmet Aydın / Çınar / D.Bakır / yaş-22